Çok parçalı siyasi yapısındaki anlaşmazlıklardan ötürü hükümet dayanmayan İtalya'da, geçmişte 'Euro Bölgesi'nin kurtarıcısı' olduğu görüşüne atıfla 'Süper Mario' lakabını taşıyan Başbakan Mario Draghi’nin teknokrat hükümeti çöktü.
İlk istifası Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella tarafından geri çevrilen Draghi, güvenoyu almasına rağmen koalisyon ortaklarından yeterince işbirliği göremediği gerekçesiyle sunduğu ikinci istifa onaylandı. İtalya'yı ağır geçen pandemi süreciyle geçen Draghi hükümetinin ardından sonbaharda seçim bekliyor.
İlk istifası Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella tarafından geri çevrilen Draghi, güvenoyu almasına rağmen koalisyon ortaklarından yeterince işbirliği göremediği gerekçesiyle sunduğu ikinci istifa onaylandı. İtalya'yı ağır geçen pandemi süreciyle geçen Draghi hükümetinin ardından sonbaharda seçim bekliyor.
Ukrayna krizi sonrası Avrupa'da Britanya'dan Boris Johnson'ın çöküşü sonrası sonra ikinci iktidar sıkıntısının patladığı İtalya'yı, 'Süper Mario' hükümetinin çöküşünü gazeteci Birgül Göker Perdisa ile konuştuk.
‘İtalyanlar Draghi'nin neden istifa ettiğini anlamaya çalışıyor'
Birgül Göker Perdisa’ya göre, İtalyanlar Mario Draghi'nin istifa sebebini anlamaya çalışıyor. İtalyan liderinin parlamentoya sunduğu ekonomi paketi dahil her önerisini geçirdiği halde en son koalisyon oraklarının oylamaya katılmamasını gerekçe yaptığını söyleyen Perdisa, bu yolla ülkenin seçimlere taşındığını belirtti:
“İtalyanlar da anlamaya çalışıyor, çünkü ortada somut bir kriz yok. Draghi parlamentoya ekonomik yardım paketi sunmuştu. Ulusal Birlik hükümeti kurulmuştu. Bu çerçevede iktidar ve muhalefet Draghi’nin getirdiği yasa önerilerini anında kabul ediyor. Son teklifte ise Beş Yıldız Hareketi oylamaya katılmadı, oylama sırasında parlamento dışına çıktılar. Ne evet ne de hayır oyu kullandı. Bunun üzerine Draghi parlamentoda çoğunluğu kaybettiği iddiasıyla istifasını sundu, hemen kabul edilmedi, birkaç gün süre tanındı. Bu çarşamba yapılan görüşmelerde güvenoyu aldı. Ama onun üzerine yine istifasını sundu. Çünkü bu sefer oylamaya yine Conte’nin liderliğindeki Beş Yıldız Hareketi, Berlusconi liderliğindeki Porto İtalya katılmamıştı. O nedenle ulusal birliğin bozulmuş olduğunu Draghi iddia etti. Ülkeyi baskın seçime taşıdı. Aslında somut bir neden yok. hem istediği yasaları geçiriyor, yani yüzde 80 oylamayla da olsa yasalar geçti. Güvenoyu da aldı ama Draghi istifasını verdi. Aslında yeni bir hükümet kurulabilirdi. Draghi’nin geçici olarak ülkenin başına getirildiği bütün İtalya biliyordu. Çünkü siyasetçi değil. Baharda yapılacak seçimlere kadar ülkeyi götürüp sonra seçim kampanyası yapmayacağı biliniyordu. Draghi’nin ayrılış tarihi hemen hemen sonbahardı. Büyük ihtimal eylülde seçimlerden sonra da ülkeyi bırakacak. Yani aslında programı tam tutuyor."
'Erken seçimin gelmesinin nedeni zorlu kışı görmemek'
Perdisa'ya göre İtalyan liderinin erken seçimi tercih etme nedeni zorlu kışı görmemek. Ülkenin Kovid-19'dan çıkışta Ukrayna kriziyle birlikte sıkıntıları aşamadığını belirten Perdisa, düzen partilerinin seçim tercihlerinin de işi bu yaz insanların tatilden rahatlamış halde çıktıkları bir sırada yapmak olduğu görüşünde.
"Burada yapılmak istenen erken seçimin gelmesinin nedeni zorlu kışı görmemek. Zaten ülke Kovid’den çıktı, savaş nedeniyle sıkıntılar baş gösterdi; faturalar ve enflasyonun yükselmiş olması, enerji krizi yaşanacak. Bu krizler kış aylarında daha ağır hissedilecek. Böyle ağır bir kışın ardından ülkeyi seçime götürmek düzen partileri için uygun değil, halktan oy alamayacak. Bunu bildiği için insanlar yaz tatili nedeniyle rahatlamışken, ardından seçime götürelim ve düzen partileri yeniden kazansın’a oynuyor aslında. Bir yandan da yeni partiler ortaya çıktı. Daha ulusalcı partiler. Bunları baskı içinde götürerek hazırlanmasını da engellemiş oldu. Çünkü bahara kalmış olsa bu partiler kendilerini halka daha iyi anlatacak, seçim listelerini ona göre yapacaklar. Şu anda iki ayakları bir pabuca girmiş durumda. Yani iki ay içinde her şeyi yapmaları, kendilerini halka anlatmaları, oy istemeleri lazım. O nedenle İtalya erken seçime gitti.”
'Asık suraklı Draghi yerine güler yüzlü Meloni tercih edilebilir'
Perdisa, İtalyan sağında yükselen ismin ise Georgia Meloni olduğunu akardı. Daha önce bakanlık yapmış Atlantikçi bir isim olan Meloni'nin asık suraklı Draghi yerine güler yüzlü bir isim olarak sağı toparlamasının öngörüldüğü görüşündeki Perdisa, buna karşılık komünist kökenli Marco Rizzo'nun da solu toparlamaya çalıştığını dile getirdi:
“Burada yapılmak istenen bir şekilde Draghi yerine Meloni’yi getirmek. Meloni daha deneyimli bir siyasetçi. Konuşmasını bilen, daha önce bakanlık yapmış, çok da yetersiz değil. Çok Atlantikçi, Amerika eğilimli, o yüzden Draghi’nin yerine getirilmek isteniyor. Ama halkın gözünde de oturmasını konuşmasını bilen, sözü olan bir kişi. Sağı beğenir beğenmezsiniz ama şu an Kanada’da olan, Finlandiya’da olan liderler gibi çok da iş bilmeyen bir siyasetçi değil. Meloni’nin belli bir oyu var. Draghi’ye nazaran daha güler yüzlüdür. Draghi asık suratlı bir politikacı çünkü. Dolayısıyla halk bütününde hem sağ hem solda bütünleşme var. Şu an herhangi bir parti reaksiyon oylarını almak için merkezde bir partiyle ortaya çıkarsa tüm oyları toparlayacak görünüyor. Bunu engellemeye çalışıyor. İtalya’da da Fransa’da olan durum olmasın diye yapıyorlar aslında. Conte’yi bir yandan parlattılar. Conte, Draghi’ye karşı çıkmış gibi Beş Yıldız Hareketi’nin oylarını ona kaydırırlar. Bir yandan Meloni’yi parlatıyorlar. Halk tabanında oluşan bu bütünlüğü kırmak amaçlı aynı zamanda. O nedenle ülkeyi aceleyle seçime götürüyorlar. Bu partiler daha merkez solda. Bir tanesinin başında Marco Rizzo var, aslında komünist parti kökenli. Solu toparlamaya çalışıyor. Diğer yandan daha ulusalcı önce İtalya çıkarlarını savunan parti oluşumları var. Bunlar bir yandan NATO, savaş ve AB karşıtı diyebilirim. Bunlar birleşebilirler mi, henüz netleşmiş değil. Ama daha fazla zamanları olsaydı birleşip seçime giderlerdi ama henüz bunu söylemek için erken.”
'Enerji krizinde pandemide alıştırılan şartlarda evlere dönüş olabilir'
İtalya'da enflasyonun çok yükseldiği ve dar gelirli aileler üzerinde yükün arttığını belirten Perdisa, enerji kriziyle birlikte bu kış yeniden pandemi şartlarına dönülebileceğini söyledi:
“Enflasyon çok yüksek, bunun ailelere yükü fazla. Elektrik faturaları ya da benzin fiyatı yüksek. Bir sanayi ülkesi olan İtalya’da küçük-orta ölçekli fabrikalar sıkıntı çekiyor. Faturaların altından onlar da zorlukla kalkıyor. Ama İtalya önümüzdeki kış israfları görecek, işsizlik oranı yükselecek. Bu sürpriz değil, görünen köy kılavuz istemez. Yeterli enerji bulamadığı için muhtemelen daha önce Kovid döneminde gördüğümüz gibi evlerde çalışmak ya da öğrencilerin okullarda değil de evlerde online ders görmesi gibi bir şekilde alıştırılmış sisteme İtalya geri dönecek. Okulları ısıtamadığı için okullara gitmesini istemeyecek. Bunlar seçime kadar netleşmeyecek şeyler. Bunlar gündeme gelirse oyları düşecek. İtalya’nın durumu ancak seçimden sonra netleşecek. Ama yoğun krizler bekleniyor. Bu krizlerin altından ülkeyi baharda seçime götürmüş olsalardı İtalya’da bir devrim bile görülebilirdi. Bu yüzden öne çekiyorlar. Halk rahatlamış, Kovid sıkıntılarından çıkmış olarak ve diğer partileri tanımadan seçime götürüyorlar.
‘NATO ve Amerika çizgisi İtalya’da ağır, ulusal çıkarları ekonomik krizde de dış politikada da görmüyoruz’
Ukrayna krizinde Draghi'nin Rusya ile ticari ilişkilerine rağmen İtalya'nın çıkarları aleyhine hareket ettiğini belirten Perdisa, ülkede NATO ve Amerika çizgisinin ağırlığına dikkat çekti:
"NATO ve Amerika çizgisi İtalya’da ağır. Draghi ile böyleydi, bu Meloni gelse de değişmeyecek muhtemelen. İtalya’daki ekonomik kriz, gözetilerek dış politika takip edilmiyor. Draghi döneminde bunu gördük. Çünkü Draghi silah gönderimine okey verdi, Rusya’ya yönelik yaptırımlara okey verdi. Avrupa’da İtalya, Rusya ile en fazla ticari ilişkileri olan ülkelerden biri. Bu ilişkiler zarar gördüğü için kaybı çok yüksek. Ona rağmen sanayi ve sermayenin de belirttiği üzere Draghi daha fazla İtalya’nın çıkarlarını gözeten politikalar izlemiyor. Bundan geri adım atmadı. ABD liderliğindeki NATO’da nasıl bir politika izlenirse devam etti. Rusya’ya yönelik kısıtlamaları en fazla savunan lider. Ulusal çıkarları ekonomik krizde de dış politikada da görmüyoruz.”