DÜNYA

‘Tahran’dan ABD’ye verilen mesajlar Astana formatının yeni bir kutbun öncüsü olduğunu gösteriyor’

Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin Tahran’daki Astana zirvesinde en net mesajlar ABD’ye iletildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Amerika Fırat’ın doğusunu terk etmek durumunda” açıklaması da Türkiye’nin kararlılığının en ifadesi olarak kayıtlara geçti. Gazeteci Aslan, Astana ülkelerinin yeni bir kutbun öncüsü olarak ortaya çıktığını ifade ediyor.
Sitede oku
Türkiye-Rusya-İran arasında Tahran'da düzenlenen "Astana Formatında 7. Üçlü Zirve Toplantısı" tamamlandı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve ülkelerin üst düzey heyetlerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantının ardından yapılan açıklamalarda ortak vurgu ABD’nin artık Suriye’nin kuzeyinden çekilmesi yönünde oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tahran dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada bu konuda çok net ifadeler kullandı:
“Amerika şu anda bir defa Fırat’ın doğusunu terk etmek durumunda. Astana sürecinden çıkan tespit bu. Diyorlar ki, Fırat’ın doğusundan Amerika askerini çeksin. Şimdi buradan çıkacak bir netice Türkiye’nin de beklentisidir. Çünkü oradaki terör örgütlerini besleyen Amerika. Amerika terör örgütlerini beslediğine göre, biz de bu terör örgütleriyle mücadele ettiğimize göre, oradan çekildiği anda veya bu terör örgütlerini beslemediği takdirde bizim işimiz kolaylaşacaktır.”
Aslında bu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin çekilmesi gerektiğine dair ilk açıklaması değildi. Nisan 2021’de CBS televizyon kanalından Margaret Brennan’ın sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’deki 900 ABD askerinin kalmasını mı yoksa gitmesini mi istiyorsunuz?” sorusu üzerine “Tabi ki benim burada tasarrufum olursa Suriye’den çıkmalarıdır, Irak’tan çıkmalarıdır; Afganistan’dan çıktıkları gibi çıkmalarıdır. Çünkü eğer dünyada biz barışa hizmet etmeyi istiyorsak barış için o bölgelerde kalmanın hiçbir anlamı yok. Bırakalım o bölge halkı, o bölgedeki yönetim kararını kendisi versin” yanıtını vermişti.
Ancak Erdoğan’ın son açıklamasını, Ukrayna krizi olduğu bir dönemde Rusya ve İran’la buluşmasının ardından yapması ve net ifadelerle ABD’yi “terörü besleyen ülke” sıfatıyla tanımlaması açısından son derece önem taşıyor.
Astana toplantısında sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan değil, İran Cumhurbaşkanı Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Putin de ABD’nin bölgedeki varlığını hedef aldı.

Reisi ve Putin’in de hedefinde ABD vardı

İran Cumhurbaşkanı Reisi, "Amerikalıların Fırat'ın doğusundaki varlığı kabul edilebilir değil ve onların buraları terk etmesi gerekiyor. Suriye'nin topraklarının her noktasının Suriye'nin meşru hükümetinin denetimine ve kontrolü altına girmesi gerekiyor" dedi.
Rusya lideri Putin ise “Bazı ülkelerin desteğiyle Suriye’nin egemenliğini bozmaya ve gayri meşru yabancı askeri varlığı sağlama almaya yönelik çabalar var. Rusya tarafı olarak Fırat’ın doğusunun Suriye’nin meşru hükümetinin kontrolüne geçmesi yönündeki ilkesel duruşumuzu teyit ettik” açıklamasında bulundu.

‘Astana süreci adım adım kararlılığını gösterecek’

Gazeteci Yakup Aslan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışını ve Astana toplantısı sonrası gelişecek süreci Sputnik’e değerlendirdi.
Aslan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin direkt teröre destek verdiğini söylemesi birçok açıdan önemli” diyerek şunları belirtti:
“Bunu bir NATO ülkesinin cumhurbaşkanı söylüyor. Aynı zamanda İsveç ve Finlandiya ile imzalanan memorandum ikliminin artık olmadığı kanaatini de iletiyor. Astana formatının artık fiilen sahada çok kutuplu dünya düzeninde yeni bir kutbun öncüsü olarak ortaya çıktığı görülüyor. Türkiye her zaman denge siyaseti izleyen bir ülkeydi ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye dair bu ifadelerinde ben artık bir denge görmüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’yi doğrudan terörü destekleyen düşman bir kuvvet olarak tarif ediyor. Astana’nın daha önceki toplantılarında İran ve Rusya’nın tavırları Fırat’ın doğusu konusunda bu kadar net değildi. Burada Türkiye’nin Astana ortaklarıyla iyi bir yol kat ettiğini görüyoruz. Astana süreci çok hızlı olmasa bile adım adım kararlılığını gösterecek. Burada Türkiye’nin bir adım atması gerekiyor. Astana sürecinin kesin zafere ulaşması için Ankara’nın Suriye hükümeti ile olan diyalogunu daha pozitif bir düzeye taşıması gerekiyor.”

Irak’taki saldırı ne anlama geliyor?

Astana toplantısının hemen ardından Irak’ta dikkat çeken bir olay meydana geldi. Irak’ın Dohuk Vilayeti’nin Zaho İlçesi’nde bir dere kenarına 20 Temmuz’da gerçekleştirilen saldırıda, ilk belirlemelere göre 8 kişinin hayatını kaybetti; 23 kişinin ise yaralandı. Bu olayın duyulmasının ardından saldırının Türkiye tarafından gerçekleştirildiği iddia edildi, ülkede Türkiye karşıtı gösteriler düzenlendi, diplomatik misyonlar basıldı.
Irak merkezi hükümeti de Türkiye’yi suçlayan açıklamalarda bulundu.
Türk Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, “Türkiye sivilleri hedef alan her türlü saldırının karşısındadır. Masum insanları hedef alan ve terör örgütü kaynaklı olduğu değerlendirilen bu gibi saldırılarla ülkemizin terörle mücadeledeki haklı ve kararlı tutumunun hedef alındığı kıymetlendirilmektedir. Türkiye gerçeğin açığa çıkması noktasında her türlü adımı atmaya hazırdır. Irak hükümeti yetkililerini hain terör örgütünün söylem ve propagandasının etkisi altında açıklamalar yapmamaya, bu elim hadisenin gerçek faillerinin açığa çıkarılması için iş birliği yapmaya davet ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.
TÜRKİYE
Dışişleri'nden Irak için mesaj: Türkiye, sivilleri hedef alan her türlü saldırının karşısındadır

‘Irak’taki saldırı, Astana’ya provokasyon’

Gazeteci Yakup Aslan da bu saldırıyı Astana’yı hedef alan bir provokasyon olarak nitelendiriyor:
“Astana’nın hemen ardından ABD’nin beslediği örgütlerin Türk Silahlı Kuvvetleri’ni zan altında bırakacak bir eyleme imza atması, ABD’nin bölgede Türkiye’yi rahatsız etmek için girişimlerde bulunduğunu gösteriyor. Astana formatındaki birlikteliği hedef alan bir provokasyon olduğu görülüyor. Irak’taki bu durum büyüyecek gibi duruyor. Irak içinde Şii gruplar denildiği zaman hep İran akla gelir ama bunların içinde ABD ve İngiltere’yle ciddi ilişkiler içinde olan gruplar da var. Kılığını baktığınızda molladır ama ABD ve İngiltere ile bağlantılıdır. Hatta Kum ve Necef ekolü vardır, bu grupların bu bölgelere girmesi yasaktır. Mesela İngiltere’de faaliyet gösteren Şirazi grubu var, bunlar Irak’ta da faaliyet gösteriyor ama İran’da faaliyetleri yasaklandı. Bu gruplar Türkiye’yi bölge ülke ülkeleri ile karşı karşıya getirmek için ortalığı hareketlendiriyor. Yakında zamanda Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmak için de bir provokasyon görebiliriz. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ifadeleri artık eylemsel olarak sahada yeni dünya düzeninin kurulduğunu, Türkiye, Rusya ve İran’ın da çok kutuplu dünya düzeninin bir kutbu haline geldiğinin temel göstergesi olarak görülüyor.”
Aslan, “Astana zirvesi sonrası yeni provokasyonlara mahal vermeden Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik operasyonunu önümüzdeki 48 saat içinde başlamasını bekliyorum. Operasyonla birlikte olumlu bir seyir olacak ve olumlu yönde adımlar atılacak” diye de ekledi.
TÜRKİYE
Çavuşoğlu: Tahıl konusunda önümüzdeki günlerde güzel haberler vermeyi diliyoruz
Yorum yaz