EKSEN

'Avrupalılar savaş istemiyor, ABD Asya-Pasifik'e tek başına gitse Ukrayna savaşı bir haftada biter'

Dr. Barış Adıbelli’ye göre, Avrupa kanadı NATO stratejik konseptinde ekonomik ilişkileri nedeniyle Çin'in sert hedef alınmasına itiraz eti. "Avrupalılar, Avrupa’da da Çin’de de savaş istemiyor, ABD Asya-Pasifik'e tek başına gitse, Ukrayna savaşı bir haftada çözülür" diyen Adıbelli, ABD'nin başka yerde savaş kıvılcımı yakabileceği görüşünde
Sitede oku
NATO'nun 28-29 Haziran'da Madrid zirvesinde onaylanan yeni stratejik konseptinde Rusya Federasyonu beklendiği gibi 'doğrudan tehdit' olarak tanımlanırken, Çin de ilk kez yerini aldı. Çin Halk Cumhuriyeti ittifakın konseptine 'hırsları ve zorlayıcı' diye nitelenen politikalarıyla 'değerler, güvenlik ve çıkarlara sistematik meydan okuma' olarak geçirildi. Rusya Federasyonu ile Çin'in geliştirdiği 'stratejik ortaklıkla' Batı'nın 'kurallara dayalı uluslararası düzenine' karşı 'otoriter bir tepkinin ön safında yer aldıkları' savunuldu. Zirveye Asya-Pasifik bölgesinden Japonya ve Güney Kore ile Avustralya ve Yeni Zelanda'nın da davet edilerek 'ortak sınamalarda işbirliğinin' vurgulanması dikkat çekti.
NATO'nun bu formülasyonu Biden yönetiminin bir süredir Çin'e yönelik 'utangaç' hamlelerini pekiştirmiş görünüyor. 23 Mayıs’ta Tokyo'da "Yeni kuralları yazıyoruz. 21. yüzyılın ekonomisinin geleceği büyük oranda Hint-Pasifik'te yazılacak" sözleriyle Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi'nin (IPEF) lansmanını yapan Biden, 24 Mayıs'ta 'Asya NATO'su QUAD'ı toplarken, Pekin'e 'Tayvan'a saldırı olursa müdahale ederiz' ifadelerini kullanmıştı.
NATO'nun geleneksel alanının ötesinde Asya'ya uzanan stratejik konseptini Asya Politikaları Uzmanı Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk.

‘Avrupa, stratejik konseptin Çin’den oluşmasına isyan etti’

Dr. Barış Adıbelli’ye göre, son dönemde stratejik konseptin tamamen Çin ile ilgili olacağının öne sürülmesine karşın NATO zirvesinde ‘ezber bozan’ bir durum yaşandı. İttifakın Avrupa kanadının kapalı kapılar ardında 'isyan bayrağı' çıkardığı görüşünü dile getiren Adıbelli, Çin ile önemli ekonomik ilişkileri sahip Avrupalıların Asya-Pasifik'e uzanmak arzusunda olmadıkları değerlendirmesinde bulundu. Adıbelli, Türkiye'nin de zirvede gündem bozucu etkisi olduğunu dile getirdi:
“Bu sefer ezber bozan bir durum oldu. NATO Genel Sekreteri bu zirveyi anlatırken bir hafta öncesinde öyle bir tablo çizdi ki dedik bu stratejik konsept herhalde Çin ile dopdolu olacak. Çünkü son dönemeçte NATO’nun verdiği mesaj buydu. Hep Çin’e odaklıydı. Son birkaç aydan beri Asya-Pasifik gündemde, Biden’ın bir Asya turu var. Bu da QUAD zirvesi, G20 zirvesi oldu, Hint-Pasifik çerçevesi denen Asya-Pasifik’e yönelik sonra küresel olacak yeni bir ekonomik model zeminine 13 ülke katıldı, Tayvan ile ilgili ilginç bir şey söylenince o ilan edildi. Güney Kore, Japonya, Yeni Zelanda ve Avustralya ilk defa zirveye davet edildi. Bunları üst üste binince 'Çin bu sefer sağlam geliyor, stratejik konsept tamamen Çin olacak' diye düşünüldü. Fakat Avrupa 'Asya Pasifik nereden çıktı. Ukrayna’da sürmekte olan bir savaş var, burnumuzun dibinde Rusya, Avrupa güvenlik mimarisini yerle bir etti, bu meseleler çözülmüş gibi, Asya-Pasifik’te yeniden bir dünya inşası, Tayvan meselesi, NATO’nun rotasının tamamen Asya-Pasifik’e kayması, Çin’in temel hedef tahtasına oturtulması nereden çıktı' dedi. Ve Avrupa şunu sordu, 'Peki Rusya’ya ne olacak, Ukrayna savaşını kim halledecek?' Bunlar çok yansımadı ama kapalı kapılar ardında yoğun tartışıldı. Dağ fare doğurdu. Bir baktık ki stratejik konsept sadece iki paragrafı Çin’e ayırmış, kalan tamamen Rusya. En önemli ve doğrudan tehdit olarak Rusya gündeme geldi. Burada gündemi bozan bir ülke daha var. Türkiye, İsveç ve Finlandiya’ya vetoyu koyunca NATO’nun gündemini de bozdu. NATO tamamen bu tarafa kaydı. Dünya medyasında stratejik konseptten çok Türkiye konuşuldu. Stratejik konseptte Rusya’yı Avrupa’nın zorlamasıyla ana başlığa oturttular. Öyle bir ustalık yapılmış ki bunda AB’nin rolü var. Birinci paragrafta Çin’i tehdit ilan ediyor, güvenliğe yönelik en büyük tehdit deniyor, ilk defa stratejik konseptte kavrama giriyor. Fakat ikinci paragrafa geçen 'diyalog kanallarımız açık' diye bir ibare var.”

‘Çin’in, Güney Kore ve Japonya’nın NATO kanatları altında askeri güç haline getirilmesi endişesi var’

Adıbelli, ABD’nin NATO’yu küreselleştirme isteğine rağmen Avrupa’nın aynı fikirde olmadığı görüşünde. ABD için Asya-Pasifikte Japonya ve Güney Kore'nin öne çıktığını dile getiren Adıbelli, Pekin yönetiminin de yeni konseptle bu iki ülkenin ‘NATO kanatları altında’ bölgede askeri güç haline getirilmesinden endişe duyduğu değerlendirmesinde bulundu:
“Avrupa’da Amerika’nın istediği bir tablo yok, çıkmıyor... NATO’yu küreselleştirip her yere sürelim meselesi. Avrupa şunu söylüyor, başımıza bir Ukrayna meselesi çıkarttın, bela ettin, bunu çözmeden biz hiçbir şeye imza atmayız diyor. G7’de 600 milyar dolarlık bir proje ortaya attılar, gelişmekte olan ülkelere yardım meselesi çıktı. Küresel altyapı ve yatırım ortaklığı diyorlar. Kuşak ve Yol’a karşı. Bir tane de Asya’da yaptı, Hint Pasifik ekonomik çerçevesi. Aslında ABD zaten çaktırmadan gelişmekte olan ülkelere yardım derken Avrupalılara Kuşak ve Yol’a karşı bir hamleyi kabul ettirmeye çalışıyor. İkinci Hindistan vakası yaşandı aslında. Avrupa Birliği’nden yumuşatılmış stratejik kararın çıkması Amerika’nın B planı olan Asya Pasifik ülkeleri Güney Kore, Japonya, Yeni Zelanda ve Avustralya’yı onun için NATO’ya eklemişti. Yani ABD, Avrupa ile Asya Pasifik’te zaten bir şey yapamayacağının kendisi de farkında. Sadece orada İngiltere yanında duracak, Kanada olacak. Bir de bunun yanına Güney Kore, Japonya, Yeni Zelanda ve Avustralya olacak ama onlar o kadar etkili değil, Amerika çizgisinde hareket ediyorlar. Dolayısıyla burada önemli olan Japonya ve Güney Kore. Çin’in burada iki şeye tepkisi var. Birincisi, küresel sisteme yönelik Çin’in bir tehdit oluşturduğu ile ilgili teorik zeminde bir karşı çıkışı var. Çin şunu da biliyor, oradan Litvanya, Letonya, Romanya, Bulgaristan’ın çıkıp da Tayvan için Güney Çin Denizi’ne gelip Çin ile mücadele etmeyeceğini Çin de biliyor. Çin’in, Güney Kore ve Japonya’nın NATO kanatları altında yeni bir konseptle burada askeri güç haline getirilmesi konusunda endişesi var.”

‘Avrupalılar, Avrupa’da da Çin’de de savaş istemiyor, ABD Asya-Pasifik'e tek başına gitse, Ukrayna savaşı bir haftada çözülür’

Adıbelliye’ye göre, 1945’ten beri ilk defa Japonlar bağımsız bir aktör olarak uluslararası politikada ağırlıklarını hissettiriyor. NATO’nun bölgesellikten küreselliğe gittiği görüşündeki Adıbelli, ABD’nin ‘tek başına’ Asya-Pasifik’e ‘gitmesi’ halinde aslında savaş istemeyen Avrupalıların Ukrayna meselesini bir haftada çözeceklerini söyledi. AB'nin de muazzam ticari ilişkileri bulunan Çin ile çatışmaya girişmek istemediğini belirten Adıbelli, ABD için Asya'da Japonya ve Güney Kore'nin 'hevesli aktörler' olarak göründüğünü ekledi:
“Japonya ilk defa memnun. Çünkü 1945’ten bu yana ilk defa dünya politikasında muhatap alındılar, bağımsız bir aktör olarak ciddi ciddi uluslararası politikada ağırlıklarını hissettirdiler. Bu Japonya için önemli, buna Japonya’nın dirilişi diyorlar. NATO’nun Asya’ya gelmesini dolaylı olarak (eski ABD Dışişleri Bakanı Mike) Pompeo icat etti. 'QUAD’ı Asya’nın NATO’su yapacağız' dedi. Amerika bu işi çalıştı, Hindistan olmayınca olmuyor. Dedi ki biz burada çakmasıyla uğraşana kadar NATO’nun kendisini getirelim. Şimdi de bölgesellikten küreselliğe gidiyor. Bu stratejik konseptin bir sonraki aşaması daha olacak. Kissenger ısrarla ‘Rusya ile masaya oturun’ diyor, onlar ‘artık cumhuriyetçi bunağı susturalım’ diyorlar. Demokratlar ve Biden yönetimi rahatsız. Çünkü Kissenger 'Eğer Çin’e gidecekseniz Rusya meselesini bir an önce çözmeniz lazım' diyor. Amerika tek başına Asya-Pasifik’e gitse Avrupa’yı Avrupalılara bıraksa, Avrupalılar Ukrayna meselesini bir haftada çözerler, çünkü Avrupa savaş istemiyor. Avrupa, Çin ile de savaşmak istemiyor. AB’nin Çin ile muazzam bir ticari ilişkisi var. Bütün üretim sermayesi, doğrudan yatırımı Çin’de, kendi fabrikaları Çin’de. Çin’i karşısına alınca Avrupa tekrar o fabrikaları Avrupa’da mı kuracak? Amerika’nın oynadığı koz, Asya-Pasifik’te bu işe hevesli birkaç ülke olması. Biri Güney Kore, orada da bir ikilem var. Japonya bodoslama işin içinde. Güney Kore’nin de son dönemde Çin ile ticari, siyasi ilişkileri çok iyi. Güney Kore’de yol ayrımı var. Dolaylı olarak Rusya da var ya da eskisi gibi tarafsız daha çok Japonya ile mesafeli konumunu koruyacak. Amerika tarafını seçerse Japonya ile tarihsel durumları var, birlikte hareket edecekler. Sadece Çin’in sisteme meydan okuması değil, Asya-Pasifik’e düzen yeniden değişecek. Çin’de de şunu söyleyelim, Şi Cinping’e kadar Çin teorik olarak bir şeye girmedi. Çin, Amerikan emperyalizmini niye eleştirmiyor dediler. 'Sosyalist bir ülke, kağıttan komünist' diye çok eleştirdiler. Ancak 2012’den itibaren Şi Cinping ile birlikte Amerikan emperyalizmi ve NATO’yu eleştiren muazzam teorik yazılar çıkmaya başladı. 1999’de Çin’in Belgrad Büyükelçiliği, NATO uçakları tarafından bombalandığında dahi Çin’in şu anda verdiği tepki kadar verilmemişti.”

‘ABD, Çin'i kendi düzenine meydan okuma görüyor'

Çin yönetiminin ABD'ye verdiği yanıtlarda kendi ideolojisi çerçevesinde teorik analizler yapıldığını anlatan Adıbelli, ABD'nin bunları kendi düzenine meydan okuma' olarak gördüğünü anımsattı:
“Çin’in yanıtlarında hamaset de yok. Kendi ideolojileri çerçevesinde muazzam bir teorik analiz yapıyorlar. Amerika’nın en büyük korkusu bu. Uluslararası düzene bir meydan okuma, kendi düzeniyle meydan okuma var. Amerika kendince yeni bir düzen kurmaya çalışıyor ama kuralları kendisi ilan etti. 2006’da Çin’in Beyrut'taki büyükelçiliğini İsrail vurduğunda Çinli BM gözlem noktasındaki askerler ölmüştü. Çin, daimi üye olarak BMGK’ya taşıdı, 'İsrail’i en azından kınayın' dedi. Amerika, mesela veto etti bunu. Burada kural kalmadı. O günden beri Şi, BM sistemini de eleştiriyor. Eğer kurallara Çin sahip çıksa aslında dünya düzeni yürür gider. Çin’in dünya düzeninden kastı şu; 'Çok merkezli, çok sesli, çok kutuplu. Kimseye rejim dayatması yapmayalım, halk kendi kararını verir. Herkes kendi koşulları içerisinde demokrasi gibi kavramları tanımlıyor' diye. Herhalde Amerika’nın çekincesi bu. Amerika artık teorik, akademik tezler oluşturmaya da gitmiyor. Bu yönde yazım çalışmaları, isim yapmış yazarlar tekrar bir yeşermeye başladı, sadece sahada ekonomik, askeri anlamda değil teorik akademik anlamda da büyük bir mücadele var. Muazzam zengin içerikler çıkmaya başladı."

'NATO zirvesinde Asya-Pasifik mi Hint-Pasifik mi diyeceklerini bile karıştırdılar'

Adıbelli, ABD yönetiminin iki cephede birden mücadelesinin zorluğuna Ukrayna çatışmasıyla işaret ederken, NATO zirvesiyle eşzamanlı olarak toplanan Hazar zirvesi ve Putin'in mesajlarına dikkat çekti. AB'nin kış yaklaşırken kara kara düşündüğü ve barış ister hale geldiğini söyleyen Adıbelli'ye göre ABD başka bir yerde savaş kıvılcımı çıkarmaya çalışacak ve bunun adı da 'Tayvan' olacak. Adıbelli, ABD NATO konseptiyle Asya'yı işaret etse bile ittifakın zirvesinde Asya-Pasifik/Hint-Pasifik adlandırmalarının bile karışmasına işaret etti:
"Ancak ABD'nin aynı anda iki cephede bu mücadeleyi yürütmesinin mümkün olmadığını Rusya ile süreçte gördük. 2-3 ay sonra Avrupa’da havalar soğuyacak. Amerika, doğalgaz ve petrolü Mars’tan mı getirecek? Bunu Avrupalılar söylüyor, 'Tayvan’dan mı getireceksiniz' diye. Tam zirvenin olduğu gün Putin’in Hazar beşlisi toplantısı oldu. Burada NATO’ya mesaj neydi? Bunlar doğalgaz ve petrol üreten ülkeler. Avrupa’nın en büyük umudu burası. Havzadaki enerjiyi alacak, Türkiye üzerinden. Putin bu ülkelerle yaptığı toplantıda NATO zirvesini yorumluyor. Satır arasındaki mesaj ne? 'Sen buradan enerji alacaksın, bakalım alabilecek misin?' Onun için AB kara kara düşünüyor. Çin’in rahatlığı burada. Çin yoğun eleştiriyor ama AB’nin nihayetinde ABD ile bu yolu yürümeyeceğini düşünüyor. Ticari ilişkileri son aşamaya gelmiş, kapsamlı yatırım ortaklığı imzalandı, askıya aldılar ama yeniden başlar, üstüne Amerika gelişmekte olan ülkelere para dağıtmak için sizi 600 milyar dolar borçlandırıyor. G7 de dahil, çünkü dünyadaki ekonomi negatife dönüyor. Siz 600 milyar doları beş yıl içinde verin diyor. O ertelenen anlaşmalar tekrar canlandırılır. Ukrayna’da barış sağlansın tedarik zinciri, enerji, para bir anda dünyada bollaşır. Şu anda başladı bir barış özlemi. Sonbaharda farklı bir sürece girileceğini düşünüyorum. Burada Ukrayna ve Rusya cephesinde barış umutları belirirken Amerika, başka bir yerde savaş kıvılcımı atmaya çalışacak. Onun da adresi Tayvan. Bir kavram kargaşası oldu Asya-Pasifik ile ilgili. Genel sekreter bazen Asya-Pasifik dedi, Amerikan tarafı Hint-Pasifik dedi, Avrupalılar Asya-Pasifik ve Asyalılar Hint-Pasifik dedi. Kavramı bile oturtamamışken hangi Asya-Pasifik’ten bahsedildiği bile belli değilken NATO’yu Asya-Pasifik’e angajlama adına sürüklüyorlar. Orada olsak sorardık, Asya-Pasifik’ mi Hint-Pasifik’e mi gideceğiz?”
Yorum yaz