GÖRÜŞ

Arjantin ve İran BRICS’e başvurdu: ‘Rusya’yı yalnızlaştırmaya çalışan ABD başarısız oldu’

Arjantin ve İran, halihazırda dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasını temsil eden BRICS’e katılma kararı aldı. Asya Politikaları Uzmanı Dr. Barış Adıbelli, “Merkezin Çin ve Rusya olduğu yeni bir dünya düzeni gündemde, bu düzen ekonomik temelli olması nedeniyle BRICS etrafında şekilleniyor ve Türkiye bunu da gündemine alacak” dedi.
Sitede oku
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın oluşturduğu ekonomik işbirliği yapılanması olan BRICS, İran ve Arjantin’in katılım için başvurduklarını açıklamasıyla yeni üyelerini bünyesine almaya hazırlanıyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, bu kararı "Beyaz Saray, dünyada başka nelerin kapatılacağını, yasaklanacağını ve bozulacağını düşünürken, Arjantin ve İran BRICS'e katılmak için başvurdu" şeklinde duyurmuştu. Ardından, örgüte en son 11 yıl önce Güney Afrika’nın üye olduğu BRICS ülkeleri, adaylığın prosedür ve şartlarına karar verilmesi gerektiğini açıkladı. Diğer yandan Arjantin ve İran, bu birliğe katılmakta kararlı görünüyor. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, örgütün ‘çok yaratıcı bir mekanizmaya’ dayandığını ve Tahran'ın katılımının herkese ‘ek faydalar’ getireceğini umduğunu belirtti. Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez ise ülkesinin ‘güvenli ve sorumlu bir gıda tedarikçisi’ olduğunu ve biyoteknoloji ile uygulamalı lojistik alanında ‘tanınmış bir oyuncu’ olduğunu vurgulayarak ‘herkesin bundan faydalı çıkacağını’ söyledi. Bu açıklamaları değerlendiren uzmanlar, iki ülkenin katılımının BRICS'in G7'ye karşı bir denge unsuru oluşturacağını düşünüyor.
Halihazırda dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasını temsil eden BRICS, önemli kalkınma projeleri nedeniyle de ülkelerin dikkatini çekmeye devam ediyor. Örgüt en son 24 Haziran’da Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika'nın yanı sıra Cezayir, Arjantin, Kamboçya, Mısır, Endonezya, İran, Kazakistan, Malezya, Senegal, Tayland, Özbekistan, Fiji ve Etiyopya'dan da siyasi liderlerin bir araya geldiği bir zirve düzenlemiş, tüm bu ülkelerin aday olma potansiyeli olduğu kararlaştırılmıştı. Zirvede ‘tek kutuplu dünya düzeninin’ sona erdiğini belirten Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, katılımcı ülkelerin yanında Türkiye’nin de denklem dışı olmadığını açıkça belli ediyor. Türkiye'nin gelişmiş yönleri ve avantajları olduğunu söyleyen Putin, “Birlikte çalışırsak ve arzu edersek, o zaman her zaman karşılıklı kazanç elde ederiz. Bu, BRICS çerçevesinde de olabilir. Saydığım ülkelerde, dünya nüfusunun üçte ikisi yaşıyor. Asya'nın önemi çok büyük. Ekonomik büyüme oranı, Avrupa'nın 5, Amerika'nın 3 katı” açıklamasında bulunmuş, BRICS ile Türkiye’ye ılımlı bir mesaj vermişti.
Arjantin ve İran’ın dahil olma arzusuyla daha da büyüyeceği öngörülen BRICS’i, Batı’nın engelleme çabaları ile Türkiye’nin örgüte dahil olabilme olasılığı çerçevesinde Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya politikaları uzmanı Dr. Barış Adıbelli Sputnik’e anlattı.

‘Merkezin Çin ve Rusya olduğu yeni bir dünya düzeni gündemde’

Arjantin ve İran’ın kararının zamanlamasını önemli olarak değerlendiren Adıbelli, “ABD’nin yeni bir Batı-Doğu ayrışması ve krizi konusunda çok büyük çabaları var. Hatta bunun için yeni bir soğuk savaş terimi de kullanılmıştı. Hatta Biden, yeni bir dünya düzeninin kurulmakta olduğunu da açıkça söyledi. Dolayısıyla merkezin Çin ve Rusya olduğu yeni bir dünya düzeni gündemde. Ukrayna krizi ile birlikte bu söylemler daha belirgin bir şekil almaya başladı. ABD, her zaman savaşın Ukrayna’da başladığını ve Asya-Pasifik’te devam edeceğini söylüyor. Yani ABD, Ukrayna krizini bir sıçrama tahtası olarak kullanıp Asya-Pasifik bölgesinde yeni bir dünya düzeni inşa etme arayışında. Ancak bu krizle de görüldü ki ABD’nin bu fikri konusunda Birleşmiş Milletler oylamalarında çekimser kalan çok ülke var. Bunların 150 civarı ülke olduğu söyleniyor, çoğu da Afrika ve Asya ülkeleri” dedi.

‘Yeni küresel mücadele ve kutuplaşma ideoloji üzerinden değil, ekonomik merkezli olacak’

Adıbelli, dünyanın yeni bir kutuplaşma düzenine doğru gittiği yönündeki söylemlerin artığını ifade ederek şunları söyledi:
“Bu olayda en önemli gelişme ABD’nin Pasifik stratejisinde en kritik ortağı olan Hindistan’ın ABD’nin yanında durmayıp, Rusya safında yer alması. Hatta Rusya ile ilişkilerini bu süreç içerisinde daha da geliştirdiler. Bu ABD için sürpriz bir adım oldu çünkü Hindistan’ı ikna edebilmek için her şeyi yapmıştı. Henry Kissinger’ın en başında beri söylediği net bir şey vardı. ‘Çin’e karşı bir hamle yapacaksanız dikkat edin çünkü bu bizim soğuk savaşımızdaki Sovyetler Birliği’ne benzemiyor, dünyanın bir numaralı ekonomik gücü, dolayısıyla bu duruma dikkat etmek gerekiyor’ demişti. Aslında önemli bir hususun altını çizdi. Yeni küresel mücadele ve kutuplaşma ideoloji üzerinden değil, ekonomik merkezli olacak. Temeli ekonomik işbirliği olan yapılar öne çıkacak.”

‘BRICS bir işbirliği yapısıyken artık bir eksen merkezi olarak ortaya çıktı, küresel bir yapıya dönüşmeye başladı’

Adıbelli, ABD’nin G7, AB ve NATO gibi yapıların etrafında yeni bir kümeleşme ve yeni bir eksen kutbu yaratmaya çalışırken, Asya’da da BRICS gibi ekonomik topluluklar bölgeselken yeni üyelerle birlikte daha küresel yapılara dönüşmeye başladığına dikkat çekti ve ekledi:

“BRICS’in bir işbirliği yapısıyken, bugün itibarıyla artık bir eksen merkezi olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Son G7 zirvesine Arjantin, Güney Afrika, Brezilya ve Senegal gibi ülkeler davet edilmişti. Bu noktadan bakıldığı zaman, Arjantin G7’ye davet edilmesinin üzerine BRICS’e katılım için başvurdu. Bu çok önemli bir nokta. Bu G7’ye karşı bir hamle olarak gözüküyor. Son BRICS zirvesinde Çin devlet başkanının açıklamaları da Batı’ya karşı adeta bir meydan okumaydı. Bunun üzerine karşı hamle olarak G7’ye BRICS’in bazı üyeleri çağırıldı.”

‘Yeni bir dünya düzeni geliyor, bu düzen ekonomik temelli olması nedeniyle BRICS etrafında şekilleniyor’

G7’de Çin’in Kuşak ve Yol projesine karşı 600 milyar dolarlık bir bütçe oluşturulduğuna dikkat çeken Adıbelli, “Yeni bir dünya düzeni geliyor. Bu düzenin ekonomik temelli olmasıyla bu yeni eksenin BRICS etrafında şekillendiğini söyleyebiliriz. BRICS’e karşı ABD, Asya-Pasifik bölgesinde Hint-Pasifik stratejisinin bir uzantısı olarak Japonya ziyaretini duyurmuştu. Ayrıca ABD 13 bölge ülkesini Hint-Pasifik Ekonomik çerçevesiyle bunu oluşturmaya çalışıyor. Bu yapının içinde Hindistan’da var ama Hindistan aynı zamanda Şangay İşbirliği Örgütü’nde de var, BRICS’te de var. İkincisi ise İran meselesi. İran zaten kendi başına ABD’ye meydan okuma içinde. Geçtiğimiz Eylül ayında İran’ın Şangay İşbirliği Örgütü’ne tam katılım süreci başlatılmıştı. Şimdi İran’ın bu yeni hamlesiyle BRICS’de üye olacağı gözüküyor” şeklinde konuştu.

‘BRICS, yeni üyeleri kendine dahil etmeye devam edecek’

Rusya’nın özellikle Hindistan’a mal sevkiyatında İran üzerinden yeni bir koridor oluşturduğuna işaret eden Adıbelli, “St. Petersburg’tan Hindistan’a kadar olan bir rotada 25 günlük bir taşıma süresi var. Bu alternatif bir ticari koridorun oluşturulduğu anlamına geliyor. Dolayısıyla BRICS’in hamlesini G7’de alınan son kararlara bir meydan okuma olarak görüyorum. ABD’nin yalnızlaştırmaya çalıştığı, hatta rejimi devirmeye çalıştığı İran’ın da BRICS’e üye olma başvurusunda bulunmasını çok önemli bir adım olarak görüyorum. BRICS bunlarla yetinmeyerek yeni üyeleri kendine dahil etmeye devam edecektir” dedi.

‘Rusya’yı yalnızlaştırmaya çalışan ABD’nin bu politikası başarısız olmuş gibi görünüyor’

NATO toplantısında asıl konunun NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından da Ukrayna veya Avrupa yerine ‘Çin’ olacağının açıklanmasına dikkat çeken Adıbelli, “Bundan Avrupalılar rahatsız. Avrupalılar Çin ile bir çatışma sürecine girmek istemiyorlar. AB’nin asıl istediği şey, Ukrayna krizinin bir an önce çözülüp Avrupa’nın temel enerji ihtiyacının karşılanması üzerine. Bu nedenle Avrupalılar şu an ABD’yi eleştirmeye başladı. Rusya ile yaşanan enerji krizi Avrupa’da üretim maliyetlerini de yakında etkiledi. Buna ek olarak tedarik zincirleri de bozulmuş durumda. Asya’dan ve Çin’den Rusya rotası üzerinden rahat bir şekilde mal aktarımı yapılamıyor. Bu nedenle maliyetler artmışken Avrupalılar ABD’nin kendi küresel hegamonyasını korumak adına 600 milyon dolarlık bir bütçe ayırmak istemiyor. Bir şekilde Rusya’yı yalnızlaştırmaya çalışan ABD’nin bu politikası başarısız olmuş gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

‘BRICS belki de ileride siyasi olacak bir düzen avantajı sağlıyor’

Avrupa’nın kendi kapılarını Rusya’ya kapatırken, Rusya’nın da kendisine BRICS üzerinde hem küresel hem de bölgesel olarak yeni bir dünyanın kapılarını araladığını söyleyen Adıbelli, “Batı’nın bir sonraki hamlesi de zaten Çin’e yönelik olacak. BRICS dünya nüfusunun çok büyük bir dilimini temsil ediyor. Yükselen Asya’da BRICS gibi bir ekonomik gücün bulunması ve giderek küresel etkisi olan ekonomik bir yapıya dönüşmesi, diğer uluslar içinde de artık tekel haline gelmiş Batı düzenine alternatif bir ekonomik yapı, hatta belki de ileride buna bağlı olan bir siyasi düzen bulmak için de büyük bir avantaj sağlıyor” dedi.

‘Yakın zamanda Türkiye BRICS’i gündemine alacak’

Putin’in BRICS’e Türkiye’yi de davet etmesi üzerine bir değerlendirmede bulunan Adıbelli, “Türkiye de bütün bu olanakları ve avantajları değerlendiriyor. Şu noktada Türkiye’nin BRICS’i de değerlendirdiğini biliyoruz. Türkiye sadece BRICS’in de değil, Şangay İşbirliği Örgütü’nün ve ASEAN’ın da diyalog ortağı. Dolayısıyla Türkiye, BRICS’in ilk kurulmasından bu yana yapıyı yakın takibe almış, ilgilenmiş hatta BRICS’e üye olmayı da zaman zaman dile getirmiştir. Dolayısıyla ben Putin’in bu açıklamasını Türkiye'ye iyi niyetinin bir göstergesi olarak düşünüyorum. Bunun Türkiye’nin diğer politikaları ile de çelişecek bir durum ortaya çıkarmayacağı fikrindeyim. Zaten BRICS, İran ile birlikte bizim yanı başımıza geldi. Türkiye’nin bu anlamda da BRICS’i alternatif bir işbirliği zemini olarak değerlendireceğini de düşünüyorum. Bunun siyasi bir yönü yok, daha çok ekonomik işbirliğini önemseyen bir yapı. Böyle olması da BRICS’i Türkiye için daha da cazip bir hale getiriyor. Ben yakın bir zamanda Türkiye’nin BRICS’i gündemine alacağını düşünüyorum” dedi.
Ukrayna krizi
ABD, NATO ve AB üçgeninde Ukrayna ve Moldova’nın aday ülkeliği: ‘Kasıtlı olarak yapıldı'
Yorum yaz