Erzincan İliç’te Anagold Madencilik'e ait altın madeninde kullanılan siyanürü taşıyan borunun patladığı ve siyanürün Fırat Nehri'ne aktığı ortaya çıktı. 8 yıldır madenin faaliyetlerine karşı çıkan Sedat Cezayirlioğlu, Sputnik Türkiye’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na yaşananları anlattı. Cezayirlioğlu, “Halkın yanında olması gereken, çevreyi ve insanları koruması gerekenler ABD ve Kanadalı maden şirketini koruyorlar” dedi.
Maden faaliyetlerine karşı çıkan köylülerden Sedat Cezayirlioğlu şunları söyledi:
Maden faaliyetlerine karşı çıkan köylülerden Sedat Cezayirlioğlu şunları söyledi:
"Jandarma tutanağında 21 metreküp yani 32 ton siyanür olarak geçiyor. Tutanakta borunun 02.45’te patladığı ama 05.00’de farkına varılıp vanaların kapatıldığı yazıyor ama o arada toprak siyanürden yarılmış. Jandarma raporunda yazan terimleri Jandarmanın bilmesine imkan yok, o rapor onlara o şekilde yazdırılmış. Eğer maden şirketinin dediği gibi 8 kilo siyanür aktıysa bugün neden çalışmalar durduruldu? Neden ceza kesildi? Bakanlık, akan dereyi akmıyor diye basına duyurdu. Biz bu bakanlığa nasıl daha nasıl güvenebiliriz? Kuru dedikleri derenin akar vaziyette olduğunu kanıtladık. Herkes madeni aklamaya çalışıyor, aklamaya çalışan herkes hakkında suç duyurusunda bulunacağız.‘’
‘Buradaki su, uluslararası bir su'
‘’Maden sahipleri bölgeyi zehirledikleri gibi devlet kurumlarını da zehirliyorlar çünkü burada milyarlarca dolar para dönüyor. Erzincan Valiliğine 50 milyon TL bağış yapmışlardı. Maden şirketi diyor ki ‘’biz 8 yılda 133 milyon TL bağış yaptık’’.. Bu paraları neden dağıtıyorlar? Bu maden şaibeli bir madendir. Bu madenin yetkilisi bu maden açılmadan İliç Cumhuriyet Başsavcısını aylık 5 bin Dolar haraca bağlıyor. Bunu İlhan Cihaner açıklamıştı. Halkın yanında olması gereken, çevreyi ve insanları koruması gerekenler ABD ve Kanadalı maden şirketini koruyorlar. Maden şirketinin ödeyeceği ceza şirket sahiplerinin bir gecelik eğlence parası bile değil. Nehre karışan siyanürün etkisi bugün yarın çıkmaya başlayacak. Nehre karışan siyanürün zararlarını ülke olarak hepimiz çekeceğiz. Buradaki su uluslararası bir su. İleriki zamanlarda Suriye ve Irak bize dava açabilir. Türkiye bu sebeplerden dolayı uluslararası mahkemelerde yargılanabilir.’’