Siyasi iletişimci Ateş İlyas Başsoy, Radyo Sputnik'te Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuk oldu.
İşte Başsoy’un açıklamalarından satır başları:
"‘Geliyor gelmekte olan’ lafından dört yaşındaki yeğenim korkuyor. Ne geldiği belli değil.. Öcü gibi. Bu lafla belki CHP’ye oy veren seçmenler mutlu oluyor olabilirler ama CHP seçmeni mutlu olsa da olmasa da oy zaten verecek ama başka partilere oy verecek ama oyunu almak istediğiniz vatandaşı itiyor olabilir. ’Geliyor gelmekte olan’ sloganı ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ gibi korku veren bir laf. Ülkenin halinden, ekonomik gidişattan rahatsız olan ve son seçimlere kadar AK Parti’ye oy vermiş büyük bir kitle var ama bu insanlar bu tip sözlerden şu anlamı çıkartıyorlar, ‘demek ki bunlar rövanşa geliyorlar, demek ki kavgaya geliyorlar..
İktidara geldiklerinde ilk işleri Erdoğan’ı hapse attırmak’. Bu kitle gibi düşündüğümüzde onların istedikleri rövanş değil sadece ekonominin düzelmesini istiyorlar. Bize zaten oy verecek olan seçmeni daha fazla bilemek, daha fazla mutlu etmek ya da onlardan daha fazla alkış almak daha fazla oy alacağınız anlamına gelmiyor."
'Amaçları bizim gibileri uzaklaştırmak'
"Türkiye’de kararsız değil ama siyasetsiz böyle bir seçmen kitlesi var. İki, üç nesildir kentte yaşayan ama hala bir şekilde geldiği köy, kasaba ya da küçük Anadolu kentiyle bağı olan bir kesim var. Bu kitlenin büyük büyük bölümü AK Parti’ye oy veriyor. ‘Mart’ın sonu bahar’ ve ‘her şey çok güzel olacak’ kampanyalarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP’ye hiçbir laf söylemedik, biz insanlara sadece umut verdik. Sadece umut verirsek ve kutuplaştırıcı bir söylemde bulunmazsak seçimi kazanırız. Bu kadar basit ve kanıtlanmış bir gerçek olmasına rağmen hala CHP’nin içinde 90’lı yıllardan kalma fosil insanlar var.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun bana kırılmışlığı yok, ben kendisiyle sürekli konuşuyorum ve son derece sevgiyle konuşuyoruz birbirimize sürekli merkez Türkiye projesi, Mersin – Samsun otobanı projesi veya aile sigortası gibi insanlara seçim zamanında bir sürü olumlu konular var. Kılıçdaroğlu’nun kırgınlığı yok. Kılıçdaroğlu’nun kırıldığıyla ilgili bir durumu yapmak da aslında 90’lı yılların fosil Aydın Doğan gazeteciliğinin kurguladığı bir şey. Onların amaçları, bizim gibi insanları sayın Kılıçdaroğlu’nun çevresinden uzaklaştırmak. Kılıçdaroğlu ile mesajlaştık ve dedi ki, ‘Ateş bey yazınızı da okudum size karşı öyle bir şeyim yok’ dedi ve olmadığını da biliyordum zaten. Kılıçdaroğlu, köşe yazısına alınacak birisi değil.’’