St. Petersburg Ekonomi Forumu (SPIEF) kapsamında ‘Rusya-Türkiye: Etkili iş ortaklığı’ başlıklı bir toplantı gerçekleştirildi. Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak’ın da katılım sağladığı toplantıda her iki ülkenin işletmeleri ile Rus-Türk iş ortaklığının geliştirilmesi için umut vaat eden alanları, idari engellerin ve adımların azaltılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için gerekli tedbirleri konuşuldu. Novak yaptığı açıklamada “Değişen dış ekonomik koşullar bağlamında, Rusya ve Türkiye için ekonomik diyalog için yeni ufuklar açılıyor. Bugün Türkiye, Rusya'ya ve Rusya'dan mal sevkiyatında önemli bir ticaret ve lojistik merkezi haline gelebilir" ifadelerini kullandı.
Toplantıda aynı zamanda, ithal ikamesi ve bazı donanımların üretimlerinin Rusya ve Türkiye’de yerelleştirme ve özellikle karşılıklı ticaretteki kur risklerini azaltmak ve ulusal para birimlerinde ödemeleri artırma konusunun önemi vurgulandı. Türk ve Rus heyetlerinin katıldığı toplantının sonunda taraflar iş dünyasının çalışmasını kolaylaştırmak için bir dizi tedbiri değerlendirmek konusunda anlaştı.
Toplantıya da katılım sağlayan Rus-Türk İşadamları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Naki Karaaslan görüşmeleri Sputnik’e değerlendirdi.
‘Lojistik, ilişkilerin geliştirilmesi ve gümrük müfredatının basitleştirilmesi konuşuldu’
Yapılan toplantının kapalı bir toplantı olduğuna dikkat çeken Karaaslan “Novak’ın vurguladığı, yeni dönemde Türkiye ile daha fazla işbirliği, ortak üretimlerdi. Özellikle sanayici arkadaşlarımızın vurguladığı ‘nasıl geliştireceğiz’ konusunu konuştuk. Gerçekleştirilen kapalı toplantıda lojistik vurguları yapıldı. İlişkilerin geliştirilmesi konusu ve özellikle gümrük müfredatının basitleştirilmesi de konulardan biriydi. Geçen sene yüzde 57 oranında artan ticaret hacmimizin bu sene daha artması bekleniyor. Ülke liderlerinin koyduğu hedefe ulaşılması, yani 100 milyar dolara, konusundaki çalışmalar da konulardan biriydi” dedi.
‘Ayrıcalıklı ticaret konusu da bizim açımızdan önemli, uzun zamandır gündemde tutuyoruz’
Toplantıda ulusal para birimlerinin kullanılması konusunun da vurgulandığını aktaran Karaaslan, şu ifadeleri kullandı:
“Ulusal para birimlerinin kullanılması da konulardan biriydi, bu açıdan teknik sıkıntılar söz konusuydu. Biz de bu anlamda her iki ülkenin merkez bankalarının bu işin arkasında durması ve TL-Ruble ticaretinin daha da geliştirilmesinden bahsettik. Zaten bu daha önce de konuşulan bir konuydu. Ama artık çok ciddi anlamda bir ihtiyaç. Bu vurgular yapıldı, bunun teknik konularının önümüzdeki günlerde çözüleceğini söyledi. Pek çok konu konuşuldu ama vurgu ulusal para birimleri üzerindeydi. Aynı zamanda şu andaki TIR kuyrukları önemliydi. Çünkü hala Türkiye ile Rusya arasında TIR karneleri problemi kronik vaka olarak 30 yıldır devam ediyor. Maalesef buna bir çözüm üretilmedi. Ancak önümüzdeki günlerde büyük hedef olarak ayrıcalıklı ticaret vurgusunu yaptık. Bunu biz uzun zamandır gündemde tutuyoruz. Bizim için en önemli konu bu. Anlık ve günlük çözümlerden yana değiliz. Biz 5-10 yıllık uzun vadeli çözümlerden yanayız.”
Vizelerin kaldırılması ve ortak aile çocuklarının problemlerini de ilettiklerini söyleyen Karaaslan “İleteceğimiz konulardan en önemlisi, ortak aile çocukları. Bunlar ne Türkiye ne de Rusya tarafından yapılmıyor. Erkek çocuklar artık askerlik çağına geldiler, eğer çifte vatandaşlarsa iki ülkede de askerlik yapmak zorundalar. Eğitim, diploma denklikleri problemleri var. Bunların da mutlaka ele alınması lazım. Her şey ticaretten ibaret değil. Bu konuları da mutlaka gündeme getirmek lazım” diye konuştu.
‘Her iki ülkenin sanayi ve ekonomi bakanlarının içinde olduğu bir yapının kurulması isteğimizi ilettik’
Karaaslan sözlerine “RTİB olarak tüm kurumlarla, bölgelerle görüştük. Kaluga, Tataristan, Moskova, Samara bölgelerinin temsilcileriyle de bir araya geldik. Önümüzdeki dönemi nasıl değerlendireceğimizi konuştuk. Zaten sıkı bir işbirliğimiz var, bunların daha da geliştirilmesi lazım. Bizim Sayın Novak’a bir teklifimiz de şu oldu; her iki tarafın da sanayi ve ekonomi bakanlıklarının, Rus ve Türk iş dünyasının ve sivil toplum kuruluşlarının da içinde olduğu bir yapının varlığına çok ciddi bir ihtiyaç olduğunu ilettik. Çünkü bu yapı olmadığında bürokrasi tek başına başarılı olamıyor. İş dünyası mutlaka bürokrasinin ve devletlerin desteğini almak zorunda. Buna göre planlar ve programlar yapılması lazım. Yoksa 100 milyar dolarlık hedefimiz sadece sözde kalır” diye son verdi.