Altaylı bugünkü yazısında Türkiye'deki göçmen meselesine değindi.
"Gün geçmiyor ki, Türkiye’de düzenli ya da düzensiz olarak bulunan göçmenler bir olaya, özellikle de yüz kızartıcı suçlar denilen türden bir olaya bulaşmasın ya bir ayaklanma benzeri girişime kalkışmasın" diyen Altaylı, ilgili bölümde şunları kaydetti:
"Şu anda Türk polisi işi gücü bırakmış, bu göçmenleri Türk vatandaşlarından korumaya çalışıyor ya da bunların kendileri arasındaki olayları yatıştırmaya çalışıyor.
Ve belli ki, verilen emirler gereği özellikle Suriyeli göçmenlere karşı son derece yumuşaklar.
Kadınlar Günü’nde yürümek isteyen yerli ve milli kadınlar dövülürken, kendi aralarında savaya tutuşan Suriyelilere “Aman kardeşler yapmayın” şeklinde bir yaklaşım söz konusu.
Ve şimdi yeni bir kararla bu göçmenlerin herhangi bir mahallede nüfusun yüzde 20’sini geçmeyecek şekilde yerleştirilmelerine karar verildi.
Yani 10 bin kişinin yaşadığı bir mahallede en fazla 2 bin göçmen olabilecek.
Korkum o ki, bu aynı zamanda Türkiye’de bir bu kadar daha yani 8 milyon yeni göçmene yer açmak anlamına da gelebilir.
İktidarın göçmensever politikaları zaten belli de, muhalefetin bu konudaki politikasızlığı gerçekten dikkat çekici.
Allah muhafaza bu ülkenin başına bir büyük felaket gelecekse bu ne dolar kurundan gelir ne ekonomik durumdan.
Ama bu göçmen meselesi bu devleti yıkabilir.
Bu sorunu Ümit Özdağ’ın şahsi meselesi gibi göstermek ve bu denli sessiz kalmak hayra alamet değildir.
Korkum o ki, bu devleti bunca yıldır yıkmayı beceremeyenler bu işi göçmenlere yaptıracaklar.
Halk buna izin vermez ise de bu kez olacakları Ümit Özdağ gibilerin üzerine yıkıp çıkacaklar.