Milli parklarıyla meşhur Afrika ülkesi Tanzanya'da, hükümet, özel mülkiyet konumundaki koruma alanlarından birinde yaban hayatıyla uyum içinde yaşayan ve göçebe hayvancılıkla uğraşan yerli halk Masaileri nesillerdir yaşadıkları ata topraklarından sürme çalışmalarına yeniden başladı.
Tanzanya'nın safari turizmiyle meşhur Arusha bölgesinin Ngorongoro ilçesinin Loliondo kasabasında yaşayan Masailerin yaşam alanı, safari ve hatıra (ganimet) amaçlı avcılık parkına çevrilmek isteniyor.
Plana göre Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) kraliyet ailesiyle bağlantılı Otterlo şirketinin işleteceği safari ve av parkı için UNESCO Dünya Mirası Komitesi'nin baskısıyla oluşturulmuş Ngorongoro Koruma Alanı'ndan on binlerce Masai sürülecek. Bu yüzden ilk etapta Loliondo'da yaşayan 70 binden, Ngorongoro Koruma Alanı'nda yaşayan 90 binden fazla Masai dahil 167 bin Masai'nin yertsiz yurtsuz kalacağı söyleniyor.
Tanzanya güvenlik güçlerinin zorla tahliyeye direnen Masailere ateş açıp kan dökmesiyle mesele uluslararası çapta dikkat çekti. Masailere ateş açılmasının görüntülerini sosyal medyada paylaşan Survival International isimli STK, Tanzanya hükümetini 'şoke edici şiddet uygulamakla' suçladı.
Vurulmamak için kaçışanların ayak, bacak, sırtlarında ve hatta birinin kafasında açılan kurşun yaralarının görüntülerini Climate Home News yayımladı.
Ngorongoro sakini ve Masai hakları savunucusu avukat Joseph Oleshangay, Tanzanya polisi çevik kuvvetleri ve av bekçilerinin 1500 kilometrekarelik köy arazisinin etrafını safari ve avcılık alanı olarak çevirmek üzere 7-8 Haziran'da araçlarla bölgeye geldiğini aktardı.
9-10 Haziran'da yerli halk ellerinde mızrak ve ok-yayla protestolar düzenlerken, güvenlik güçleri kalabalığı dağıtmak için ateşli silahlara sarıldı ve kasabanın bazı ileri gelenlerini gözaltına aldı.
Oleshangay, "Göz yaşartıcı gazla başlayıp gerçek mermiye döndüler. 8'i kadın, biri 70 yaşında 2 erkek olmak üzere en az 10 kişi yaralandı. Bunlar kavga peşinde olan insanlar değiller" dedi.
Hükümetin Ngorongoro Koruma Alanı'nda çoklu arazi kullanımı ve yeniden yerleştirme planı, Masaileri sürecek ve mülksüzleştirecek. Planın uygulanması halinde tüm insan yerleşimleri ve hayvan otlatma faaliyetleri yasaklanacağından, Masailerin ata topraklarında yaşaması imkansız hale gelecek.
Loliondo, bölgedeki tek kalıcı su noktasını içerdiğinden, kuraklık mevsiminde otlatma için çok önemli bir alan. İklim değişikliği Tanzanya'nın kuzeyinde daha düzensiz yağışlara ve daha uzun kuraklık dönemlerine yol açacağından, su kaynağına erişim, Masailerin göçebe çoban geleneğinin hayatta kalması açısından anahtar niteliğinde. Oleshangay, "Göçebe çoban geleneğine saldırarak Maasai kültürü ve ruhuna saldırıyorsunuz" tepkisini gösterdi.
Daha önce de Masai protestolarına neden olan bu meseleyle ilgili Doğu Afrika Adalet Divanı (EACJ), 2018'de Masai topluluğu lehinde karar vermişti. EACJ kararı, Tanzanya hükümetinin Masai halkını tahliye etmesini veya tartışmalı topraklarda yaşayanlara tacizde bulunmasını yasaklamıştı. Ancak son olaylar sırasında Tanzanya Hükümetinin Bölge Komiseri, kasaba ileri gelenleriyle bir araya gelerek hükümetin kararını bildirdi. Kasaba liderlerinin EACJ'ye acil durdurma kararı çıkarması için başvurduğu belirtildi.
Oakland Enstitüsü Yönetici Direktörü ve 'Losing the Serengeti'nin yazarı Anuradha Mittal, "Tanzanya hükümeti, birkaç kez kalkışıp durduktan sonra, avcılığın önünü açmak için Masaileri ata topraklarından çıkarma planını körü körüne ilerletiyor" dedi.
"Masai'nin BAE Kraliyet Ailesinin memnun edilmesi için bir kez daha tahliyeyle karşı karşıya kalması, Tanzanya hükümetinin göçebe hayvancılıkla geçinen yerli halk pahasına turizm gelirlerine öncelik vermeye devam ettiğini gösteriyor" uyarısını yapan Mittal, "Masailer, topraklarına ve haklarına saygı gösterilmesi için uluslararası destek talep ediyor" çağrısında bulundu.
Mittal'ın "Tanzanya'nın 'korunan alanlar' efsanesi, yalnızca insan haklarını değil, aynı zamanda atalarının topraklarında yaşama yeteneklerini de ortadan kaldırıyor” eleştirisini yankılayan Survival yöneticilerinden Fiore Longo da şunları söyledi:
“Bugün Masai'ye olanların, koruma adına daha geniş insan hakları ihlalleri bağlamında ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Tanzanya'da gördüğümüz bu şiddet, Afrika ve Asya'daki koruma alanı gerçeğidir: Zenginlerin huzur içinde avlanabilmesi ve safari yapabilmesi için yerli halkların ve yerel toplulukların insan hakları gündelik şekilde ihlal edilmektedir."
"Bu sistematik ihlallere getirilen izahatlar, ırkçılık ve sömürgeciliğe dayalı baskın modele dayanıyor. 'Koruma' adına işlenen insan hakları ihlallerine artık göz yumamayız. Bu koruma modeli son derece insanlıkdışıdır ve hemen değiştirilmelidir.”