Yeşilçam'ın en ünlü sanatçılarından Ediz Hun, hayatının kaleme alındığı 'Rüzgar Gibi Geçti' kitabı vesilesiyle röportaj verdi. Hürriyet'ten Hakan Gence'ye konuşan ve kariyerine dair anılarını anlatan Hun'un açıklamalarından bazıları şöyle:
O yıllardaki Ediz Hun bugün karşınıza çıksa ona ne söylerdiniz?
Hayatına dikkat et, şöhret geçici olabilir. Hoş bir çocuksun, kadınlar senden hoşlanabilir ama her şeyini belirli bir ortamda, gizlilik içinde yürütmen lazım. Bunlara dikkat et. Kızları da fazla hırpalama derdim.
Çapkın mıydınız?
Siz değil misiniz çapkın? Evliliğimden öncesi için konuşuyoruz ama... Tabii birçok arkadaşım olmuştur. Sessizce o arkadaşlıklar yaşanmıştır. Ben hayatımda hiçbir hanıma saygısızlık etmedim. Daima onları onore etmişimdir. Ama hiçbir zaman da böyle ayyuka çıkan bir beraberliğim olmadı.
Yeşilçam’da aşkınız oldu mu?
Sen beni tabii tatlı tatlı kıvama getirmeye çalışıyorsun (gülüyor). Yaşanmıştır tabii, niye yaşanmasın! Ama şu anda hepsinin bir ailesi olduğu için ifşa etmemek gerekir.
Günümüzde dizi oyuncuları arasında aşka yelken açanlar var...
Düşün, beraber çalışıyoruz, senin gözün bana bakar, benim gözüm sana bakar, olur tatlı bir şey. Bu kameramanlarla da olur, yönetmenlerle de... Rahmetli Memduh Ün evvela Muhterem Nur’la beraberdi, sonra Fatma’yı (Girik) gördü. Yeşil gözlü Muhterem’i bıraktı, Fatma ile oldu. Hayatı boyunca Fatma ona baktı. Ama zannedildiği gibi koyu aşklar da genelde olmaz. Evlenilse bile ayrılınıyor, tüm dünyada böyle. Mesela Angelina Jolie ve Brad Pitt büyük aşktı ama olmadı.
İki tarafın da egosu şişik. O zaman çarpışma oluyor. Bir taraf artı, diğeri eksi olacak.
Günümüz şöhretlerini nasıl buluyorsunuz? Kimleri beğeniyorsunuz?
Valla çok iyi sanatçılar var gençlerden, yaramazlar da olabilir. Kendi hayatları… Herkes kendi hayatından sorumlu. Ama devamlılık istiyorlarsa çok mazbut olmaları, insanlara karşı sevgiyle, saygıyla, şefkatle yaklaşmaları gerekiyor.
Şimdi sektörü nasıl buluyorsunuz?
Çağan Irmak, duygusal bir adam, çok da iyi filmler çekti. Derya Baykal’ın oğlu Mert’i çok methettiler.
Nuri Bilge Ceylan çok iyi bir yönetmen, çalışma imkânım olmadı. Yani hepsi yetersiz demek çok saçma bir şey olur. Öyle bir şey asla kullanmam. Bizim zamanımızda mesela rahmetli Memduh soğuk bir adam olarak bilinirdi ama yönetmenliği mükemmeldi. Orhan Aksoy duygusal filmlerde bir numaradır. Atıf Yılmaz, Halit Refiğ, bunlar çok klas isimlerdi.
Günümüzde oyuncuların çok büyük paralar aldıklarından bahsediliyor. Siz bir sürü film yaptınız, o kadar para kazandınız mı?
1963’te yarışmayı kazandığımızda birinci gelenlere başrol vereceklerdi. Alacakları ücret de 12 bin 500 lira olarak tayin edilmişti. O zamanlar 40 bin liraya güzel bir Mercedes alırdın. Sonra 12 bin 500, 20 bin, 30 bin ve 40 bin oldu. Tabii Türkan (Şoray) çok daha fazla alıyordu herhalde, o daha profesyoneldi. Velhasıl yani para alınıyordu. Kazanamadık diyenlere inanmayın. Herkes kazandı. Ben Cihangir’de deniz manzaralı daire aldım, adada arsa aldım, üstüne ev yaptırdım.
Yıllar sonra ‘Ediz Hun’ dendiğinde nasıl hatırlanmak istiyorsunuz?
Valla hatırlanacağımı hiç sanmıyorum. Belki bu kitap okuyanların raflarında kalır, bir gün toz alırken düşüp ellerine geçerse hatırlarlar.
Ben Türk sineması dersi veriyorum. Çok önemli aktörler, aktrislerimiz var. Mesela rahmetli Orhan Günşiray, Neriman Köksal… Talebelere soruyorum hatırlamıyorlar, anca fotoğrafını gösterince... *Bu sizi üzüyor mu? Öyle bir romantizmim yok. Amerika’da aktris ve aktörlerin caddelere yıldızlı isimlerini yazıyorlar hatırlanmaları için. Bizde öyle şeyler de yok. Sadece cenazelerimiz kalabalık oluyor işte.