EKSEN

'Rusya'ya karşı konsolidasyona gidilirken Türkiye ile Yunanistan'ın çatışmasına izin verilmez'

Solakoğlu’na göre, Yunanistan, ekonomik krizde direncinin yüksek olmayacağından hareketle Türkiye'nin NATO ile anlaşmazlıklarını avantaja çevirmeye çalışıyor. Türkiye bahanesiyle silahlanan Yunanistan'da da kriz olduğunu anımsatan Solakoğlu, Rusya'ya karşı 'konsolidasyona gidildiği' bir dönemde iki ülkenin çatışmasına izin verilmeyeceği görüşünde.
Sitede oku
Türk-Yunan ilişkilerinin ateşi 2020'deki sığınmacı krizi ve Doğu Akdeniz üzerinden yürütülen bilek güreşinin ardından son dönemde yeniden yükseldi. Atina yönetiminin ABD'yle savunma anlaşmasını güncelleyerek genişlettiği bir ortamda, Başbakan Miçotakis'in mayıs ortalarındaki ABD ziyareti ve Kongre'ye hitabındaki mesajlarının körüklediği verili sorunlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Artık benim için Miçotakis diye birisi yok' restine vardı.
Son dönemde karşılıklı hava sahası ihlalleri ve adaların silahlandırılması üzerinden yükselen Ege gerilimi eşliğinde Miçotakis, ABD Kongresi'nde yoğun lobi çalışması yürüttü. Türkiye'ye F-16 sağlanmamasını istedi, Ege, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konularında Biden yönetiminden destek talebinde bulundu. Erdoğan ise Miçotakis'le araya üçüncü bir ülkeyi sokmamakta anlaştıklarını anımsatıp köprüleri atmış görünüm sergiledi. Miçotakis, bu söyleme 'Türkiye'nin artan revizyonist eğilimine karşı Yunanistan'ın egemenliğini koruyacağı' söylemiyle yanıt verdi.
Türk-Yunan ilişkilerindeki gerilimi TKP Danışma Meclisi üyesi ve emekli diplomat Engin Solakoğlu ile konuştuk.

‘Yunanistan bazı büyük ülkelerin desteğini alarak niteliksel dengesini gidermeye çalışıyor'

Engin Solakoğlu’na göre Türk-Yunan ilişkileri 1950'lerden girdiği krizlerde hiçbir zaman 'tek taraflı' olmadı. Yunanistan'ın da aynı coğrafyada ikincil ama Türkiye'ye yakın önem taşıyan bir ülke olduğunu anımsatan Solakoğlu, Atina'nın ittifaklar kurarak bu dengeyi sağlamaya çalıştığını vurguladı. Yunanistan'ın AB üyeliğiyle Türkiye ile sorunlarını birliğe mal etmeyi başardığını vurgulayan Solakoğlu, son dönemde de ABD ile yapılan geniş açılımlarla Türkiye'ye karşı mukayeseli avantaj hamlesi elde edildiğini dile getirdi:
“Son dönemde dış politika gelişmelerini yorumlarken yüzde 80 biraz da bu ülkede yaşadığımız için Türkiye’nin üstüne basıyoruz, birtakım abukluklara değiniyoruz. Dolayısıyla şaşırma kapasitemiz de çok daraldı. Yunanistan’daki gelişmeleri de tahmin etmek gerekiyor. Türk-Yunan ilişkileri Cumhuriyet döneminden sonra 1950’li yıllardan itibaren krizlere girdiği andan itibaren tek taraflı krizler olmadıklarını göremiyoruz. Her iki taraf da yangına körükle giderek belirli dış politika çıkar maksimizasyonu hedefliyorlar. Genellikle Yunanistan’ın şöyle bir yöntemi var. Türkiye’nin jeostratejik önemi diyoruz, bu son 80 yıldır duyduğumuz şey. Bu gerçekten temeli de olan bir iddia. Yunanistan da aynı coğrafyada jeostratejik önem bakımından ikincil ama Türkiye’ye yakın önem taşıyan bir ülke. Türkiye genel olarak Batı ittifakıyla ilişkilerinde en fazla bu jeostratejik önem pazarlanabilir bir meta olarak sunuluyor. Yunanistan, Türkiye ile ilişkilerinde bağımsızlık savaşlarından bu yana ittifaklar kurarak bazı büyük ülkelerin desteğini alarak niteliksel dengesini gidermeye sağlamaya çalışan bir ülke. Bu çok da makul çünkü Yunanistan ile Türkiye’nin boyutları ve gücü aynı değil. Dolayısıyla Yunanistan, AB’ye girerek, sonra Türk-Yunan sorunlarını, AB-Türkiye sorunları haline getirerek, keza Amerika’ya şu ana kadar çok az Yunan hükümetinin cesaret edebildiği kadar geniş açılımlar yaparak, Türkiye’nin elindeki bu kartı almaya ve dolayısıyla da ikili sorunlarda Türkiye’ye karşı mukayeseli avantaj elde etmeye çalışıyor.”

‘Krizin bu kadar üst noktaya çıkması, bu ziyaret ve Erdoğan’ın buna verdiği tepkiyle ilgili’

Solakoğlu, Ukrayna krizinin yaşandığı bir dönemde ekonomik krizi boğulan Türkiye’nin ayrıca NATO ile de bir anlaşmazlık içinde olmasının Yunanistan tarafından bir avantaja dönüştürülmeye çalışıldığı görüşünde. Türkiye'nin direncinin çok yüksek olmayacağını hesap eden Miçotakis'in ABD ziyaretiyle 'başarılı bir hamle' yaptığını söyleyen Solakoğlu, krizin yükselmesinde bu ziyaret ve Erdoğan'ın verdiği tepkiyle ilgili olduğuna işaret etti:
“Neden şimdi? Şu anda Türkiye zaten çok sıkışmış vaziyette. Gerek Ukrayna savaşının da etkisiyle Türkiye’de yaşanan ekonomik krizle gerek Türkiye’nin NATO ile yaşadığı aslında Amerika ile ilişkilerinin bir yansıması olan bir veto krizi var. Türkiye’nin Türk-Yunan ilişkilerindeki direncinin de çok yüksek olamayacağını hesap eden Yunanistan, şimdi bir avantaj elde etmeye çalışıyor. Miçotakis kendi açısından gerçekten çok başarılı bir Amerika ziyareti yaptı. Türkiye’nin bu kadar kötü adam rolüne girdiği, gerek kendisinden gerek uluslararası konjonktürden kaynaklanan ortamda esas oğlan ve iyi çocuk olarak Miçotakis, Kongre’de alkışlandı, birileri buna bozuldu. Burada fırsattan istifade Türkiye’ye suçlamalar yöneltti. Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerde söyleyecek sözü olan Amerikan Kongresi’ne bazı mesajlar verdi. Krizin bu kadar üst noktaya çıkması bu ziyaret ve AKP Genel Başkanı’nın buna verdiği tepkiyle ilgili.”

‘Türkiye’nin ABD Kongresi’nde destekçisi Yahudi lobisiydi, bu olmayınca da denge bozuldu’

Solakoğlu, Türkiye’nin hiçbir zaman ABD Kongresi'nde büyük dostlar edinmediğini de hatırlattı. Bu zamana kadar Türkiye’nin İsrail ile olan özel ilişkisi nedeniyle gerek Ermeni gerek Rum-Yunan lobisinin faaliyetleri konusunda rahatlıkla Kongre’de etkili olabildiğini söyleyen Solakoğlu, son yıllarda ‘Yahudi lobisinin bunu yapmamasıyla dengelerin bozulduğunu’ vurguladı:

“Amerika’daki yönetim ve Senato’da Temsilciler Meclisi’nden oluşan Kongre var. Belirli silah satışları Kongre’nin onayından geçmek durumunda. Türkiye hiçbir zaman Kongre’de büyük dostlar edinmedi. Yunanistan’ın hem lobisinden kaynaklanan hem de kültürel yakınlığından kaynaklanan yani Amerika’da Yunan varlığı, kentlerinin isimlerinin Yunancadan alınması gibi etkilerle orada bir dengesizlik zaten vardı. Türkiye, Mavi Marmara krizine kadar Yunan etkili Kongre’de, Yahudi lobisinin desteğiyle açtı. Bugüne kadar İsrail ile olan özel ilişkileri nedeniyle Türkiye gerek Ermeni gerek Rum-Yunan lobisinin faaliyetleri konusunda rahatlıkla Kongre’de etkili olabiliyordu ama Yahudi lobisinin desteğiyle. Son yıllarda Yahudi lobisi, Türkiye’nin karşısına geçmediği anlarda dahi yanında olmamayı tercih edince bu denge bozuldu."

'Sadece birbirleriyle yaptıkları sürtüşmenin nedeni kendi halklarını oyalamaya çalışmak'

Ancak Solakoğlu, ABD yönetiminin henüz Türk-Yunan dengesini bozucu davranmadığı ve 'aranızda anlaşın' tavrı takındığı görüşünde. İki ülke burjuvazisinin de aslında büyük sürtüşmesi olmadığını belirten Solakoğlu, gerilim siyasetinin kendi halklarını oyalama işlevini anımsattı:
"Ama ABD’nin yönetim olarak Türkiye ile Yunanistan arasındaki dengeyi bozucu şekilde davrandığı izleniminde henüz değilim. Sadece birtakım politik yaklaşım farklılıkları, çok fazla suyu üzerine çıkarmadan, aranızda siz anlaşın diyorlar. Türk ve Yunan burjuvazisinin çok da büyük dertleri olmadığı kanaatindeyim. Sadece birbirleriyle yaptıkları sürtüşmenin nedeni kendi halklarını oyalamaya çalışmak. Yunanistan’da gündemin yüzde 70’i Türkiye’dir. Türkiye’de yüzde 15’i geçmez. Ama Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamda ben de hükümet olsam Yunanistan konuşmak isterim, ekonomi konuşacak halleri yok. Suriye’ye girip girmeyecekleri belli değil ama Yunanistan dediğiniz zaman, Yunan emelleri, Dedeağaç üssü dediğinizde arkanıza bir sürü ulusalcı, aslında hükümetten olmayan insanları da alabiliyorsunuz.”

'İki tarafın da iç kamuoyunda alıcısı, müşterisi var'

Solakoğlu, Rusya’ya karşı bir ‘konsolidasyon ve Avrupa’da NATO’nun borusu ötüyor’ denildiği anda bir çatışmaya izin verilmesini gerçekçi bulmuyor. Solakoğlu, bütçe dengelerini borç alarak temin eden Yunanistan’ın bu derece bir silahlanmaya giderken 'Türkiye bahanesini' kullandığını söylerken, bunun Yunan halkının hesap sorması gereken bir şey olduğunu belirtti. Yunanistan'ın Türkiye ile karşılaştırılamayacak düzeyde az tehditle karşı karşıya olduğunu anımsatan Solakoğlu, bu işin de ABD, Fransa ve Avrupa'daki silah satıcılarına yaradığını vurguladı:
“Benim kişisel fikrim, NATO içerisinde tamamen aynı odaklarla yönetilen ordunun birbiriyle savaşmayacağı. Böyle bir savaş ihtimalini Tansu Çiller’in ‘O asker inecek, o bayrak gidecek’ dediği zaman da bu ihtimali güçlü görmüyordum. Çünkü netice itibariyle iki tarafın da fişleri aynı prize takılıdır, o prizden çekerler ve o savaş durur. O savaşa niyetlenen adamları da pişman ederler. Tam Rusya’ya karşı bir konsolidasyon ve Avrupa’da NATO’nun borusu ötüyor dendiği anda böyle bir şeye izin vermesini gerçekçi bulmuyorum. Bu olabilecek bir şey değil. Bu ipi germe siyaseti. İki tarafın da iç kamuoyunda alıcısı, müşterisi var. Yunanistan’da da ekonomik kriz var. Buna rağmen F-35 ve Fransa’dan Rafale alıyor. Bunların borçlarını Yunanlıların forumları ödeyecek. Bütçe dengelerini borç alarak temin edebilen bir ülke bu derece bir silahlanmaya gidiyor. Bu açıkçası çok sorumsuz ve Yunan halkının hesap sorması gereken bir şey. Yunanistan’ın gerçekten Türkiye’den farklı olarak karşı karşıya olduğu tehdit ne derseniz, NATO çerçevesinde reklam amaçlı bir şeydir. Türkiye ile karşılaştırılamayacak az tehditle karşı karşıya olmasına rağmen bu derece silahlandırmaya para harcamayı bir şekilde meşrulaştırmanız lazım. O zaman Türklere karşı alıyoruz demek lazım. Bundan Amerika da kısmen Fransa ve Almanya’daki silah satıcıları da mutlu oluyorlar.”
Yorum yaz