POLİTİKA

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Artık benim için Miçotakis diye biri yok

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yoklama kaçağı gençlerimize bedelli askerlikten faydalanabilme yolunu açıyoruz. Kaçak yılına göre değişen oranlarda bir rakam ilavesiyle askerliğini bedelli yapmak isteyen gençlerimiz askerlik şubelerine başvurabilirler" dedi.
Sitede oku
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi. Son Kabine Toplantısı'nın ardından Türkiye ve millet için hayırlı hizmetlere vesile olan programlara katıldıklarını dile getiren Erdoğan, yabancı misafirleri ağırladıklarını, uluslararası gündemle ilgili kritik görüşmeler yaptıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sayıları 550 bini bulan yoklama kaçağı, bakaya gençlerimize de bir müjde vermek istiyorum. Yoklama kaçağı gençlerimize bedelli askerlikten faydalanabilme yolunu açıyoruz. Kaçak yılına göre değişen oranlarda bir rakam ilavesiyle askerliğini bedelli yapmak isteyen gençlerimiz askerlik şubelerine başvurabilirler. Bakaya gençlerimizin sıkıntısına çözüm getiren bu uygulamanın hayırlı olmasını diliyorum." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kabine toplantımızda açık cezaevlerindeki hükümlüler için belli şartlarda uygulanan ve 31 Mayıs'ta süresi sona eren Kovid-19 izinleriyle ilgili de yeni bir değerlendirme yaptık. Buna göre, açık cezaevlerindeki hükümlülerin Kovid-19 izinlerini 31 Temmuz 2023'e kadar uzatıyoruz. Meclisimizin bu hususta gereken yasal düzenlemeyi en kısa sürede hayata geçireceğine inanıyorum." diye konuştu.

KORONAVİRÜS
Açık cezaevi hükümlülerinin salgın izni 31 Mayıs'ta bitecek
Başkomutanlığını Gazi Mustafa Kemal'in yaptığı milli mücadeleyi, şanlı tarihin bu topraklardaki son devleti Cumhuriyet ile taçlandırılmasının millet için yeni bir başlangıç anlamına geldiğini belirten Erdoğan, Cumhuriyet dönemi boyunca da hem geçmişten gelen yüklerin ağırlığının hem yeni devletin kuruluş sancıları sebebiyle demokratik ve ekonomik gelişim adımlarının epeyce yavaş atılabildiğini söyledi.
Buna rağmen önce çok partili siyasi hayata geçerek, ardından darbeler, siyasi istikrarsızlık ve terör ile kesintiye uğrasa da kalkınma hamlelerini başlatarak, kendilerine yeni bir yol çizdiklerini vurgulayan Erdoğan, geçen 20 yılın, eser ve hizmet siyasetinde ülkenin altın çağı olarak tarihteki yerini aldığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tüm bu arka plandan hareketle, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını 'Türkiye yüzyılı ülküsü' ile başlattığımız büyük atılımın sembolü haline getirmek istiyoruz. İki asırlık demokrasi tarihimizin en köklü yönetim sistemi reformlarından olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini, Türkiye yüzyılının girizgahı ve garantisi olarak addediyoruz. Bu anlayışla, Cumhurbaşkanlığı olarak İletişim Başkanlığımızın koordinasyonunda, kapsamlı bir 100'üncü yıl kutlama programı oluşturduk. Milletimize, son iki asırda yaşadığımız kayıpları ve kazanımları hatırlatacak, ülkemize son 20 yılda nasıl çağ atlattığımızı gösterecek, Türkiye yüzyılı iddiamızı tüm boyutlarıyla ortaya koyacak bu programı, 'yüzyılın işini 20 yıla sığdırdık' şiarıyla hayata geçireceğiz. Böylece Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yeni bir şevkle, yeni bir dinamizmle, yeni bir heyecanla başlamayı umut ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına atfettiğimiz 2023 hedefleri, bizim için kısa vadeli atılımlarımızın ilk istasyonudur. Ardından fethin 600'üncü yılına adağımız 2053 vizyonumuz geliyor. Bu vizyonu, teknolojiden savunmaya, çevreden ulaştırmaya kadar tüm unsurlarıyla şimdiden şekillendirilmeye başladık."

'Sığ bir muhalefetle karşı karşıyayız'

Gençlere emanet edecekleri 2053 vizyonundan sonraki hayallerini ise Malazgirt Zaferi'nin birinci yılına atfettikleri 2071 vizyonu ile taçlandıracaklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"2071 vizyonunu da bizden sonraki nesiller ete kemiğe büründürecek, altyapısını hazırlayacak, hedeflerini oluşturacaktır. Görüldüğü gibi biz Türkiye'yi 2023'te hedefleriyle buluşturmanın, 2053 vizyonuna hazırlamanın, 2071 hayallerini şekillendirmenin peşindeyiz. Muhalefet ise maalesef 1908'in bir adım ötesine geçememiş bir ruh haliyle 'istemezükçülük' dışında herhangi bir hedefe ve vizyona sahip değildir. Bizim ülkemizde gerçekleştirdiğimiz büyük demokrasi ve kalkınma devriminin eksikleri, hatta hataları da olabilir. Bunları açık yüreklilikle ortaya koyacak kazanımları kabul edip, eksikleri tamamlayacak bir muhalefetle her şeyi konuşmaya hazırız.

Sorumluluğumuzun milletimize karşı olduğunun şuuru ile hayırda yarışan, eser ve hizmet siyasetini merkeze alan bir yönetim anlayışının gereklerini yerine getirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Buna mukabil, karşımızda sadece Türk milletinin bu coğrafyada yaşadığı en büyük felaketlerden birini sahiplenmenin ötesinde siyaset ortaya koyamayan arkaik bir muhalefetimiz var. Yapılan her yatırıma bir kulp takan, getirilen her hizmete, gerçekleştirilen her projeye karşı çıkan fakat ortaya kayda değer herhangi bir program, hazırlık, teklif ve hatta hepsini geçtim, niyet dahi koyamayan sığ bir muhalefetle karşı karşıyayız."

Konuşmasının devamında Yunus Emre'nin "Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası" sözü olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kendini yenilemek başkalaşmak değil, aynı mayayla varlığını devam ettirmek, büyümek, çoğalmak demektir. Değerlerimizi koruyarak, kendimizi yenilediğimiz sürece hiçbir fikir, hiçbir teknik, hiçbir farklılık bize tehdit teşkil etmez. Dünya yeni bir dönüşümün eşiğindedir. Bu kritik süreçte en büyük gücümüz ve avantajımız milletimizin en kadim özelliğidir. Ülkemizin, demokraside ve kalkınmada ulaştığı ileri seviye bize, yeniden yapılanan küresel sistemde hak ettiğimiz yeri alabilme fırsatı vermiştir. Küresel güvenlik ve ekonomi krizine bu gözle baktığımız için geçici sorunlar karşısında paniğe kapılmıyoruz. Pek çok ülke, yaşanan belirsizlikler karşısında yalpalarken, biz içimize kapanmak ve kazanımlarımızdan taviz vermek yerine, hedeflerimize doğru daha hızlı yol almayı tercih ediyoruz. Bu arada 85 milyon vatandaşımızın her biri için konjonktürün getirdiği sıkıntıların yükünü azaltacak tedbirleri almaktan geri durmuyoruz. Bilhassa ücretli, dar gelirli, desteğe ihtiyaç duyan vatandaşlarımızı koruyacak bütün bu mekanizmaları kuruyor ve işletiyoruz."
Asgari ücret artışı, memur ve emekli maaşlarına yapılan yüksek oranlı zamlar, sosyal yardım yelpazesinin genişletilmesi, destek ve sübvansiyon paketleri gibi uygulamaların bu yaklaşımın ifadesi olduğunu belirten Erdoğan, "Sağlıktan eğitime, ulaşımdan enerjiye her alanda altyapı yatırımlarında ülkemizin ihtiyaçlarını önemli ölçüde karşıladığımız için, bundan sonraki önceliğimiz insanımızın refah seviyesini artıracak politikalar olacaktır." ifadelerini kullandı.
"Önümüzdeki aylarda bu doğrultuda yeni adımlar atarak, hayat pahalılığının insanlarımız üzerindeki yükünü azaltmayı sürdüreceğiz." diyen Erdoğan, bu gelişmelerin uluslararası bir boyutunun da olduğunu ifade etti.

'Türkiye'nin bağımsız duruşuna tahammül edemiyorlar'

Küresel ekonominin temellerinden sarsıldığı, küresel güvenlik mimarisinde ciddi çatlakların oluştuğu bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Böyle bir süreçte dahi geçmişten beri Türkiye'nin önünü kesmeyi temel politikaları haline getirenlerin, aynı tutumlarında ısrar etmesi şaşırtıcı değilse de üzüntü vericidir. Geçmişte ülkemizi vesayet güçleri, darbeciler, siyasi ve ekonomik tetikçiler vasıtasıyla istedikleri gibi yönlendirenler, kendi içlerindeki çürümeye bakmadan hala ülkemizi hedefte tutmayı sürdürüyor. Kendi güvenlikleri ve refahları dışında hiçbir şeyi önemsemeyenler, Türkiye'nin bağımsız duruşuna tahammül edemiyor. Bu konuda sergilenen tavırlar ve edilen sözler, karşımızdakilerin hak, özgürlük ve ekonominin kuralları hususundaki hassasiyetlerinden değil, çıkarlarını müdafaa endişelerinden kaynaklanıyor. Güney sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenlik bölgelerinin meşru gayesini sınırlarımızın içinde ve hemen ötesinde yıllardır koruduğumuz, her türlü ihtiyaçlarını karşıladığımız milyonlarca insanın sıkıntısını umursamayanların bize verecekleri ne müttefiklik ne de insan hakları dersi olabilir. Lafa gelince herkesin büyük laflar ettiği Karadeniz'in kuzeyindeki savaşta dahi toprak bütünlüğüne ve egemenlik haklarına yapılan saldırıyı asla kabul etmediğimizi açıkça belirttiğimiz Ukrayna'ya en ciddi, somut ve işe yarar desteği biz verdik. Rusya ile ilişki kurduğumuz her platformda ve her seviyede bu tutumumuzu kendilerine de mertçe söyledik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, krizin çözümüne hiçbir katkısı olmayacak şovlara katılmak yerine, Rusya ile siyasi ve insani ilişkileri sürdürerek, bölgede önce ateşkesin sağlanması, ardından kalıcı bir barış anlaşmasının yapılması hususunda en samimi çabaları Türkiye'nin sergilediğini vurguladı.
Erdoğan, "NATO'ya üyelik başvurusunda bulunan ülkeler tarihlerine bakarlarsa, bizim doğudan gelen tehditlere karşı kendilerine de çok büyük katkılar sağladığımızı göreceklerdir. Bizim, NATO'nun genişlemesi konusundaki yaklaşımımız, bağnazlıktan veya düşmanlıktan değil, terörle mücadele konusundaki ilkeli tutumumuzdan kaynaklanıyor." dedi.

'Yunanistan kimi tehdit ediyor?'

Bu çerçevede, geçen cuma ve cumartesi günü yoğun telefon diplomasisi yürüttüğünü belirten Erdoğan, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ile bu konuları enine boyuna konuştuklarını söyledi.
Muhataplarının tamamına, Türkiye'nin, NATO'nun genişlemesi konusundaki yaklaşımını, terörle mücadele ve müttefiklik dayanışması vurgularıyla açıkça paylaştığını belirten Erdoğan, "her şeyden önce, terör örgütlerinin, insanlığın güvenliği için ortada olan NATO'da yer almasını kabullenemeyiz" dediklerini aktardı.

'Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu yanlışı, Yunanistan ve Fransa'nın NATO'dan çıkışı döneminde, Türkiye o zaman onlara desteği vermişti. Ve ne oldu? Şu anda bu Yunanistan, bizimle nasıl bir uyum içinde? FETÖ'nün Avrupa'ya gidiş güzergahı şu anda Yunanistan değil mi? İçindeki terör örgütlerini besleyen o değil mi? Ve hepsinden öte şu anda 10'a yakın üs var Yunanistan'da ve bu üslerle acaba Yunanistan kimi tehdit ediyor? Veya bu üsler Yunanistan'da niye kuruluyor? Şu anda Avrupa Birliği ülkelerine 400 milyar avro borcu olan bir Yunanistan var. Kendisiyle görüştük, kendisiyle yaptığımız görüşmede, 'aramıza üçüncü ülkeleri sokmayalım' diye mutabık kaldık. Buna rağmen işte şurada geçen hafta bir Amerika seyahati oldu ve senatoda Türkiye'nin aleyhine ne gerekiyorsa bu konuşmaları yaptığı gibi, 'F-16'ları sakın Türkiye'ye vermeyin' demek suretiyle Amerika'ya bu şekilde adeta telkinlerde bulundu. Şimdi biz, bu yıl Stratejik Konsey Toplantısı yapacaktık. Artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşmeyi de yapmayı asla kabul etmiyorum. Çünkü biz, sözünde duracak, şahsiyetli, onurlu siyasetçilerle yola gideriz. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecekse, kimlere nerede, nasıl üsler kurduracaksa buyursun kurdursun. Biz, bize yeteriz. Biz, kendimize yeteriz. F-16'lar konusunda da öyle zannediyorum ki Amerika herhalde Miçotakis'in ağzına bakarak kararını vermeyecektir."
Erdoğan, İsveç ve Finlandiya'da halen devam eden Türkiye karşıtı yaklaşımları kabul edilemez bulduklarını belirterek, birkaç gün önce PKK/YPG, DHKP-C terör örgütlerinin Stockholm sokaklarında terör örgütünün liderlerinin posterleriyle yürüyüş yaptığına dikkati çekti.
İsveç Başbakanı Magdalena Andersson'a seslenen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bak bana neler söyledin ama buyur. Bak Stockholm caddelerinde bağırarak çağırarak yürüyorlar. Senin polisin de onları koruma altına alıyor. Sadece orası mı? Almanya'nın caddelerinde de bunlar yine aynı şekilde bu tür gösterileri yapmıyorlar mı? Alman polisinin koruması altında yapıyor. Ama yeri geliyor bakıyorsunuz, orada bizim vatandaşlarımızdan herhangi birisi yanlışlık yaptığı zaman adeta yere bastırıyor Alman polisi ve dayanılmaz şekilde acılar çektiriyor. Hatta 15-16 yaşındaki Türk çocuğuna bunu yapıyorlar. Bütün bu olaylardan sonra bizden bazıları hala barış, hala dostluk… Olmaz böyle dostluk, olmaz böyle bir barış. Siz ancak terör örgütleriyle el ele kol kola yürümeyi beceriyorsunuz, ancak bunu başarıyorsunuz. Biz işimizi biliyoruz. Dolayısıyla atılması gereken adımları nasıl atacağımızı da biliyoruz. Bu ülkelerin, terör örgütlerine fiili ve siyasi destek vermekle Türkiye'den NATO üyeliğine 'evet' demesini beklemek arasında bir tercih yapmaları, bunun da somut emarelerini ortaya koymaları gerektiğini söyledik. Buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum, Türkiye için tehdit oluşturan terör örgütlerine her türlü desteği vererek teröristleri koruyup kollayanlar, önce geçmişten beri bize karşı sergiledikleri hukuksuz, ciddiyetsiz ve kibirli tavırlarından vazgeçmelidir. Somut uygulamalarıyla bu değişimi gördüğümüzde Türkiye olarak üzerimize düşenleri yerine getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın."

'MGK'de kararlarımızı alacağız'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin güney sınırlarına yönelik operasyonlarla ilgili de şöyle konuştu:
"Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları da yakında atmaya başlıyoruz. Ülkemize ve güvenli bölgelerimize sık sık yapılan saldırıların, tacizlerin, tuzakların merkezi konumundaki alanlar harekat önceliğimizin başında yer almaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz bu operasyonlar başlayacaktır. Perşembe günü yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda bu hususları enine boyuna değerlendirecek ve kararlarımızı alacağız. Biz de gereken görüşmeleri yaparak, sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesini temin edeceğiz. Ülkemizin güvenlik hassasiyetlerine saygı gösterenler ile kendi çıkarları dışında hiçbir derdi olmayanların ayrımını bu süreçte bir kez daha görecek ve gelecekteki politikalarımızın referansı yapacağız."
Erdoğan, uzay alanında iddiasını ortaya koyan bir Türkiye için yaklaşık bir yıl önce Milli Uzay Programını açıkladığını anımsatarak, şunları söyledi:
"Ülkemizin uzay alanındaki hak ve menfaatlerini korumak için belirlediğimiz, Türkiye'ye ve medeniyetimize yaraşır, iddialı ama ayakları yere basan 10 hedefi paylaşmıştım. Aya ulaşmaktan uzay ekosistemi oluşturmaya, kalıcı uluslararası birliktelikler kurmaktan insan kaynağı geliştirmeye varan geniş bir yelpazedeki hedef başlıklarımızda adım adım ilerliyoruz. Bugün hedeflerimizden birine yönelik önemli bir duyuruyu paylaşmak istiyorum. Artık dünyada siyasi bağımsızlığın teknolojik bağımsızlıktan geçtiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye olarak teknolojik bağımsızlığımızı tesis etmek üzere gerekli insan kaynağını yetiştirmek, alt ve üst yapı inşa etmek, bu alanda farkındalık oluşturmak için çalışıyoruz. Dünya düzeninin belirleyicisi konumundaki teknolojilerin savunmadan imalat sanayine, Ar-Ge'den bilişime kadar her alanında proaktif bir Türkiye inşa ediyoruz. Bu bakımdan, Türkiye için uzay yarışında yer almak lüks değil mecburiyettir. Teknoloji konusunda öncü olabilmek için uzay alanında edinilecek tecrübelerden, doğacak kazanımlardan hak ettiğimiz payı almamız gerekiyor. Milli Uzay Programı kapsamında gerçekleştireceğimiz her hedef, Türkiye'nin yeni yüzyılındaki başarıları için birer mihenk taşı olacaktır."




'Göklere en çok yakışan bayrak, ay yıldızlı al bayrağımızdır'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de bir neslin ülkelerin uzay yarışını siyah beyaz televizyonlardan izlediğini belirterek, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonuyla Türk gençlerinin uzay yarışının öncü aktörleri olmasını istediklerini söyledi.
Türkiye adına tarihi bir ana, yepyeni bir eşiğe hep birlikte adım atacaklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Eminim bu salondaki basın mensupları aracılığıyla, tüm bakan arkadaşlarım aracılığıyla birçok insan küçük yaşlarından itibaren uzaya gitme hayali kurmuştur. Hala kuranlar da vardır. Artık o vakit geldi. Milli Uzay Programımız çerçevesinde bir Türk vatandaşının uluslararası uzay istasyonuna gönderilmesi sürecini resmen başlatıyoruz. Hiç şüphesiz bu milli bir görev olacak. Uzaya göndereceğimiz vatandaşımız kendisinin ya da Türkiye'deki diğer bilim insanlarının yer çekimsiz uzay ortamında yapmak istedikleri bilimleri, test ve deneyleri gerçekleştirme imkanına sahip olacak. Bu milli göreve başvuru için 'uzaya.gov.tr' adresini oluşturduk. Belirlenen o eğitim şartlarını sağlayan 45 yaşından genç tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu görev için başvurabilirler."
Başvurular arasından seçilecek iki adayın bilim elçisi olarak uzaya çıkış süreci için gerekli tüm eğitimleri alacağını ifade eden Erdoğan, "Eğitimleri sonunda bu iki adaydan biri üstlendikleri tarihi görev için 2023 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderilecek. Şüphesiz göklere en çok yakışan bayrak, ay yıldızlı al bayrağımızdır. Bayrağımızı uzayda gururla taşıyacak olan arkadaşımız inanıyorum ki bilgisiyle, tecrübesiyle gelecek nesillere de rol modellik yapacaktır. İnşallah Türkiye'nin tecrübe ettiği diğer birçok ilk gibi bu tarihi adımın onurunu milletimize yaşatmak da yine hükümetimize nasip olacaktır. Gelecekteki milli kahramanımıza şimdiden başarılar temenni ediyorum." diye konuştu.
Yorum yaz