‘Hem Suudi Arabistan hem de Amerika’nın Beyrut büyükelçiliğinin 2019’dan beri sürdürdüğü bütün çabalar boşa gitmiş oldu’
“Hizbullah ve müttefikleri 2018 seçimlerindeki parlamento çoğunluğunu kaybettiler. 2018 seçimlerinde 75 civarında bir milletvekiline sahiptiler. Lübnan parlamentosu, 127 sandalyeli bir parlamento, yani 65 milletvekiline sahip olduğunuzda parlamento çoğunluğunu elde etmiş oluyorsunuz, dolayısıyla hükümette belirleyici oluyorsunuz. Hizbullah ve müttefiklerinin 2018 seçimlerinde 75 civarında üstünlüğü vardı, şu anda 62 civarında bir sandalyeye sahipler. Yani yine birinciler, en büyük grup. Ancak 2018’deki üstünlüğü kaybetmiş oldular. Dün gece saatlerine kadar Suudiler ve ABD’nin desteklediği Semir Caca liderliğindeki Lübnan Kuvvetleri partisi, Hristiyanlar arasında en büyük Hristiyan partisini ilan ediyordu. Fakat 15 seçim bölgesinden 12’sinin sonuçları açıklanmıştı, onlar bu şekilde zafer ilan ediyorlardı. Fakat son 3 seçim bölgesi gece saatlerinde açıklanınca herkes şoke oldu, en büyük şoku da Lübnan Kuvvetleri yaşadı. Çünkü kendi kalesi olan yerlerde mesela kuzeyde bile Marada partisi yine bir Hıristiyan bir parti, Franci liderliğinde Hizbullah müttefiki, ona kaptırdı. Hıristiyanlar arasındaki en büyük parti olma niteliğini kaybetti, 18 civarında milletvekili kazandı. Yenildi, mahvoldu diye bahsedilen Hizbullah müttefiki diğer Hristiyan parti olan Özgür Yurtseverler Hareketi ise 21 sandalye kazandı. Yine Hristiyanlar arasında birinci olmuş oldular. 2019’dan beri Lübnan’a yönelik sürdürülen Lübnan’ın yıkımının olduğu dönemlerde bütün olayların sorumlusu olarak gösterilen Hristiyan Hizbullah müttefiki Özgür Yurtseverler Partisi Hareketi aleyhindeki bunca yoğun propagandalara rağmen yine birinci olmayı başardı. Dolayısıyla hem Suudi Arabistan hem de Amerika’nın Beyrut büyükelçiliğinin 2019’dan beri sürdürdüğü bütün çabalar boşa gitmiş oldu.”
‘İki parçalı Lübnan siyasi yapısı değişmiş oldu, çok parçalı bir siyasi yapı ortaya çıktı’
‘ABD bu seçimlerde, Irak’ta elde ettiği sonucu Lübnan’da elde edemedi’
"Lübnan’da hükümetlerin kurulma süreci zaten geleneksel olarak çok zor; tıpkı Irak’ta olduğu gibi. Irak’ta da geçen yılın ekim ayında seçim yapıldı, hala hükümet kurulamadı. Lübnan’da da benzer bir durum söz konusu olabilir. Bu parlamento aritmetiğiyle hükümetin kurulması aylar sürebilir. Fakat şöyle bir beklenti vardı: 'Hizbullah ve müttefikleri büyük yenilgi yaşayacaklar ve hükümet kurma çoğunluğunu kaybedecekler', aynı Irak’ta olduğu gibi. Irak ve Lübnan’daki 2019’daki sokak gösterilerinin çok koordineli şekilde Amerika tarafından düğmeye basılarak oluşturulduğunu anlatmıştım. Irak’ta Amerika, büyük bir başarı kazandı. Çünkü Adil Abdülmehdi hükümeti o sokak gösterileriyle devrildi. Amerika kendi razı olabileceği, Mustafa Kazım hükümetini kurdurdu. Ekim ayında yapılan seçimlerde de halk seferberlik güçlerinin siyasi gücü Fetih İttifakı ağır bir seçim yenilgisi yaşadı. Dolayısıyla da siyasi belirleyiciliğini bir anlamda kaybetti. Sadr grubu öne çıkmış oldu. Amerika, Irak’ta istediği türden sonucu elde edebildi. Çünkü Halk Seferberlik Güçleri’nin belirleyici olduğu bir Irak hükümetini istemiyordu. Lübnan’da da Hizbullah’ın olduğu bir hükümet istemiyordu. Onun için 2019’un ekim ayında tıpkı Irak’ta olduğu gibi gösteriler koordineli şekilde yükseltildi. Lübnan'da da hükümet devrildi, Hariri çekilmeye zorlandı. Ardından Beyrut Limanı’nda yaşanan patlamanın etkisiyle büyük kaos ortaya çıktı ve bugüne kadar gelindi. Amerika’nın bu seçimlerde Irak’ta elde ettiği sonucu Lübnan’da elde edemediğini görüyoruz. Irak’ta Halk Seferberlik Güçleri büyük bir seçim yenilgisi yaşayarak zayıfladı ama Lübnan’da Hizbullah ve müttefikleri tam tersine yine en büyük grubu oluşturuyorlar, artı Hizbullah bir önceki seçimlere göre 22 bin daha fazla oy almış bulunuyor. Hizbullah ve müttefikleri içerisinde sadece Hristiyanlarda sorun vardı. O da gece saatlerinde gelen sonuçlar üzerine Amerika ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen Lübnan Kuvvetleri’ni geçerek yine birinci Hristiyan Parti olmuş oldu.”