SEYİR HALİ

Avukat Can Atalay’ın babası Mustafa Atalay: Haklı olduğu bu davada daha dik ve güçlü duruyor

Tutuklanan avukat Can Atalay’ın babası Mustafa Atalay “Can, çocukluğundan bu yana çok duyarlı ve moralli bir çocuktur. Haklı olduğu bu davada daha dik ve güçlü duruyor. Her katıldığım yayında tekrar ediyorum ve tekrar edeceğim. Halkım, dik duracağız, yılmayacağız, çoğalacağız ve kazanacağız” ifadelerini kullandı.
Sitede oku
Gezi Parkı davası sonucunda 18 yıl hapis cezasına çarptırılan avukat Can Atalay’ın babası Mustafa Atalay, Can Atalay’ın mevcut durumunu, dava sürecinde yaşanılanları, Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.
Atalay, oğlu Can Atalay ile tutuklama sonrası görüşmelerini ve durumunu “İlk 6 Mayıs öncesi Cuma günü kapalı görüşe annesi Şükran Atalay ve amcası Abdurrahman Atalay gittiler. Ben sağlık sorunumdan dolayı o gün gidemedim ama 6 Mayıs’ta açık görüş vardı. Sağlık meselemi ayarladım ve gittim. Aileden amcaları, yengeleri, annesi ve ben vardık. Tayfun ve diğer arkadaşımız Hakan hocamızın aileleri ile birlikte konuştuk. Üçünün de moralleri çok yüksek, bize güç veriyorlar. Can, çocukluğundan bu yana çok duyarlı ve moralli bir çocuktur. Haklı olduğu bu davada daha dik ve güçlü duruyor. Geçtiğimiz Salı günü 10 dakikalık bir telefon görüşmesi yaptık. Böyle giderse her hafta Salı günleri 10 dakikalık telefon görüşme hakkı vardır” diye tasvir etti.

‘Yurtdışına kaçma şüphesi olması saçma bir şeydir’

Can Atalay’ın dava kararı öncesinde bir ceza hükmü verileceğini beklediğini belirten Atalay, karar öncesi verilen yurtdışı çıkış yasağının mantıksız olduğu görüşünü “Şunu söyleyeyim: Bu davanın bir ceza ile biteceğini Can bekliyordu ama tutuklama olacağını beklemiyordu. Bu yeni dava Çarşı Davası ile birleştirilirken yurtdışı yasağı kondu. Bu Gezi Davası süresince baksınlar; Can Atalay kaç defa yurtdışına gitmiş? Amerika’dan tutun İngiltere’ye, Almanya’ya, Fransa’ya, Meksika’ya yani Can tarihi bir yeri görmek veya rahatlamak isterse yurtdışına gider. Yurtdışına kaçma şüphesi olması saçma bir şeydir. Bu karardan 15-20 gün önce bize şunu dedi: Anne-baba, el altından bize olumsuz haberler geliyor. Bundan ‘Yurt dışına gidin. Bizi zor durumda bırakmayın’ diye yorumladım. Birileri laf taşıyor ‘tutuklanacaksınız’ diye. Can şunu söyler: Türkiye tarihinin topraklarının en onurlu toplumsal olaylarından biridir. ‘Karalama çabaları beyhudedir’ diye mahkemede söyledi. Mahkemede gezinin finansörleri denildiğinde Can, Mücella, Tayfun, Kavala ‘Haddimize değildir’ dediler. Oraya milyonlarca kişi geldi. Teyzeler, babaanneler, anneanneler mutfaklarında kimi dolma kimi börek, pişi yaptı ve getirdiler. Hiç olmazsa orada yoldan giderken su, içecek alıp götürdüler. Orası paranın işlemediği bir mekan olmuştu. Bunu kim diyorsa abesle iştigaldir” diye savundu.
Gezi Davası’nın Çarşı Davası ile birleşme sürecini hatırlatan Atalay, davalarda sunulan delillerin kabulünün oluşturabileceği emsale işaret etti:
“Gezi Davası, 13. Ağır Ceza’da görüldü ve beraat kararı verildi. Çarşı Davası 30. Ağır Ceza’da görüldü ve o da beraatla sonuçlandı. Çarşı Davası, bölge idare istinafa gitti. Gezi Davası da Ağır Ceza’ya gitti. Her ikisinde aynı gerekçelerle beraatler bozuldu. Çarşı ve Gezi davaları birleştirildi. Sonra 13. Ağır Ceza Başkanı, 30. Ağır Ceza Başkanı’na ‘Gezi Davası ile Çarşı Davası’nı sizdeki dosya ile birleştirelim’ diye yazı yazdı. 30. Ağır Ceza Başkanı yerine 13. Ağır Ceza Başkanı geçici olarak görevlendirildi. Kendi yazdığı yazıya oluru kendi verdi. Bu bir tiyatrodur. Gezi Davası ile birleştirildi. Yeni bir iddianame yapılmadı. İkisi kopyala-yapıştır bir şekilde kondu. 2-3 dava sonrasında Çarşı Davası’nı yine ayırdılar. O dönemdeki emniyet ve idari yetkililerin sonraki getirdiği duruma bir bakalım. Yüzde 99’u Fethullahçı çıktı. Bu dönemde yapılan her şeyin FETÖ'cülerin ve AKP’nin ortaklığı ile yapıldığı sonucuna varıyorum ben. Fethullahçı savcıların hazırladığı iddianameyi bu yeni davada kıymetlendirme olarak nitelendirdiler ve davayı öyle açtılar. Bu Fethullahçıların yaptığı şeyi madem kıymetlendiriyorlar, 25 Aralık Fethullahçıların hazırladığı raporların ‘Asılsızdır. Gerçeğe aykırıdır’ diye karar verip onları kapattılar. Yarın bir gün biri onları kıymetlendirirse ne olur?”
Atalay, Gezi eylemlerinin AK Parti için önemini “Gezi eylemleri, AKP iktidarının düşüşe başlama tarihidir. AKP’nin toplum gözünde sarsıldığı bir dönemdir, Gezi eylemleri. Telaşlarından birisi budur. İkincisi Tarık abimizin dediği gibi sadece Can üzerinden yazmış ama şehir plancılığı olarak Tayfun’a da söyleyebiliriz, Mücella’ya da yapabiliriz. Mesleklerinde çok onurlu ve bilimsel duran arkadaşlarımızdır. Şunu söylüyorlar: Şehir plancılığı diye durmaya çalışıyorsunuz. Mimari raporlarımızı eleştiriyorsunuz, iptalini istiyorsunuz. Hukuki çerçevede itiraz ediyorsunuz. Bunu yapana, bunu yaparım. Her katıldığım yayında tekrar ediyorum ve tekrar edeceğim. Halkım, dik duracağız, yılmayacağız, çoğalacağız ve kazanacağız” diye betimledi.
Yorum yaz