Şanlıurfa Hekimsen İl Temsilcisi Dr. Halil Nevzat Yetkin, Hekimsen’in kuruluş sebeplerini, amacını ve gerçekleştirecekleri eylemleri Ali Çağatay’la Seyir Hali programında anlattı.
Yetkin, Hekimsen’i “Hekimsen şu anda Türkiye’nin en büyük hekim sendikasıdır, kuruluşu 2019’a kadar geçmişi olan bir sendika. İki tane kardeş sendikamız var, Hekim Birliği Sendikası ve Tabip-Sen. Hekim paydasında buluşmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz çünkü Türkiye’de hekimlerin beraber olduğu öncelikle Tabipler Birliği var. Tabipler Birliği varken niye tekrar hekim sendikası kurdunuz? İş kolunda kamu ve sağlık çalışanlarını temsil eden üç büyük sendika var. Sağlık-Sen, Türk Sağlık-Sen ve SES sendikalarıdır. ‘Siz nerden çıktınız’ diye konuyu bilmeyen insanlar itiraz edebilirler. Hekim sendikası diye kanunen bir mevzuat yok. Hekim sendikası kurulabilir diye bir mevzuatımız yok. Biz aslında bütün sağlık çalışanlarının içinde olduğu bir iş kolunun sendikasıyız” diye tanımladı.
‘TTB bugüne kadar hekim haklarını hep öteledi’
‘Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) hekim haklarını ötelediği’ görüşünü vurgulayan Yetkin, “Türk Tabipler Birliği bizim meslek örgütümüz, sadece tabiplerin olduğu bir kuruluştur ama TTB bugüne kadar hekim haklarını hep öteledi. Hep bir sağlık emekçilerinden bahsetme yolunu, ‘biz bir takımız’ söylemini seçti. Bunların dışında aslında biraz üzücü olan Türkiye’de hekimler yoksulluk sınırının altında maaş alırken hala buna kulağını kapatması, söylemlerinde yer vermemesi veya yaptığı on söylemin yalnızca birinde bahsetmesi ve en önemlisi politize olması biz hekimlerin çok hoşuna gitmedi. TTB, İstanbul’da 30 binin üzerinde hekim olmasına rağmen seçimine 2-3 bin gibi komik bir rakam girdi. Bu kişiler İstanbul Tabip Odası’nın yönetimini seçtiler. Hekimlerin meslek örgütü olarak aslında çok taraftar olmadığı, içinde yer almadığı bir hekim örgütüdür. Sebebi nedir? Biz hekimler öncelikle bir yemin ediyoruz. Din, dil, ırk, meslek, siyaset, cinsiyet farkı gözetmeden işimizi yapacağız. Yemini olan tek mesleğiz. Bu noktada siyasi olmasını, bir taraflara gitmesini gelmesini istemiyoruz. Öncelikle hekim haklarını savunmasını ve sonrasında bizim hizmet verdiğimiz Türkiye insanının haklarını savunmasını istiyoruz. TTB’nin bugüne kadar siyasetine karar veren yönetiminde yer alan abilerimizin, ablalarımızın, kardeşlerimizin oturup ‘Biz doğru mu yapıyoruz. Niye bize karşı bir teveccüh yok’ diye düşünmeleri lazımdır” diye aktardı.
‘Mevzuatlarda hekimler görmezlikten gelindi’
Yetkin, sağlık meslek sendikalarında doktorların yerini Hekimsen’in kuruluş ihtiyacı bağlamında şu şekilde anlattı:
“İkinci ihtiyacımız Sağlık-Sen, Türk Sağlık-Sen ve SES dediğimiz üç tane sağlık çalışanlarının kolunda hizmet veren kamu sendikası maalesef hekim olarak vakit ayıramadığımız için ve hekimlik mesleğinin onuru bize yettiği için açıkçası biz bugüne kadar sendikalarda yer almadık. Üye olduk ama ‘Sağlık-Sen ne yapıyor’ diye ilgilenen üye olmadı. Peki ne oldu? Üç sendikamızın da üyeleri ve genel merkezi maalesef liyakatsiz hekimlik mesleğinden, sağlık hizmetinden ve Türkiye gerçeklerinden çok uzak bu konuda yetersiz arkadaşlarımız yönetimlere geldi. Yönetime geldikten sonra hekimleri tamamen yok sayarak ‘biz sağlık emekçisiyiz, takımız, şöyleyiz, böyleyiz’ dendi. Sonuç itibariyle sağlık hizmetinin ana unsuru olan hekimler konuşulmadılar. Mevzuatlarda hekimler görmezlikten gelindi. Malpraktisten dolayı hekimlere rücu eden çok yüksek tazminatlar ve yüzde 99’u kamu çalışanı, yıllardır Türkiye’de bir sorundur. Sağlık Bakanlığı haklı olarak en büyük sağlık sendikaları Sağlık-Sen, Türk Sağlık-Sen ve SES’e bu konuda çalışsınlar diyor. Bunlar da oturuyorlar ama malpraktis çalışma komisyonlarına hekim bile çağırmıyorlar.”
‘Biz takımın kaptanıyız’
Hekimlerin görüşlerinin sağlık politikaları için önemli olduğunu belirten Yetkin, Mayıs ayında Hekimsen olarak gerçekleştirecekleri eylemleri “Evet, sağlık politikaları çok önemli ama başta Sayın Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanımız olmak üzere inanın bazı şeyleri yeni öğretmeye, anlatmaya başladık. Bilmiyorlar, nasıl bilsinler? Üç tane yüzbinlerce üyesi olan sağlık kolu sendikası var. ‘Buyurun, konuşalım’ diyor. Gündemden, çözümden sıkıntılardan, halktan, hekimlerden uzak bir şeyler anlatıyorlar. Evet, biz bir takımız ama biz takımın kaptanıyız. Adliye’de çalışanlar adliye emekçisi ama hakimin, savcının ve mübaşirin yeri ayrıdır. Mübaşir ‘biz bir takımız, hakim diye ayıramazsınız’ diyemez. Üç sendikanın yöneticilerinin aymazlığı yüzünden bunu söyleyebiliyorlar. Takımız ama bir röntgen teknisyeni, bir hemşire arkadaşım sağlık sisteminde bir hekimin bakış açısına sahip değil ki. İstese de sahip olamaz. Sesimizi duyurmak için buradayız. Sağlık sorunlarını beraber konuşalım ve beraber çözelim. Biz çözüm de öneriyoruz. Bu ülke bizim de ülkemiz. Hekimler 3-4 aylık bir yabancı dil çalışmasından sonra Avrupa’da birçok ülke tarafından direkt olarak oturma izni ve çalışma izni alabilecek ve başka seçenekleri olan insanlarız ama buradayız. Dedemiz, amcamız, işimiz, babamızın kabri, ülkemiz, bayrağımız, manevi değerlerimiz buradadır. Bir yere gitmek istemiyoruz. O yüzden bizi dinleyin diyoruz. Bizi dinleyene kadar eylemlerimize devam edeceğiz. 17-18 Mayıs’ta, 26-27 Mayıs’ta yokuz. Yokuz derken hastalarımızı mağdur etmeyi kabul etmeyiz çünkü biz bir yemin ettik. Gerçekten hasta olanlar için hizmet veriyoruz” diye sıraladı.