GÖRÜŞ

Ukrayna sınırında buzları eriyen yeni cephe: Transdinyester’in dünü ve bugünü

Rusya’nın Ukrayna’daki askeri operasyonu kapsamında Karadeniz kıyısının bloke edilmesi beklenirken, Moldova sınırına uzanacak bu hat 30 yıldır ‘dondurulmuş’ halde bekleyen Transdinyester sorununu yeniden gündeme getirebilir.
Sitede oku
Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı askeri operasyon, Donbass cumhuriyetlerinin tanınması ve bölgenin Nazizmden arındırılması gibi yeni gelişmeleri beraberinde getirse de, yaşanan çatışmalar NATO ile Sovyet/Rus coğrafyası arasındaki uzun süreli çatışmaların da birer uzantısı.
‘Sovyet tehdidi’ anlatısıyla inşa edilen NATO, Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden sonra da doğuya doğru genişlemeye devam etti ve post-Sovyet coğrafyasını kimi rejim değişiklikleri, siyasi operasyonlar ve darbelerle yeniden şekillendirerek genişleme stratejisini sürdürdü.
Ukrayna’nın aşırı sağcı dönüşümü, bölgedeki silahlı örgütler üzerinden Nazizmin yeniden diriltilmesi ve başlayan askeri operasyon, Batı medyası tarafından ‘olağandışı’ olarak tanımlansa da, tarihsel arka planı düşünüldüğünde bu başlıklar post-Sovyet coğrafyası için yeni değil, aksine, çözülmeyi bekleyen uzun süreli problemlerin yeniden gündeme gelmesini ifade ediyor.
Bugün Donbass’ta yaşananlarla paralel bir şekilde, aynı tarihsellik içerisinde bir gerilim noktası daha ısınmaya başladı: Transdinyester.

Transdinyester neresi?

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasının ardından, 1992 yılında yaşanan savaşla birlikte Moldova’dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Transdinyester Moldova Cumhuriyeti, Moldova ile Ukrayna arasında adeta ‘sıkışmış’ bir coğrafyada bulunuyor.
Sadece Güney Osetya, Abhazya ve Karabağ Cumhuriyeti tarafından tanınan ve mevcut çatışmayla birçok paralellik içeren bu bölge, kısa süre önce Rusya tarafından tanınan Donbass cumhuriyetlerinden çok daha önce, 1992 yılında yaşanan savaşın ardından kuruldu.
Bölgedeki kriz halinin kökenleri ise, 1917 Sovyet Devrimi’ne dayanıyor. Komünistlerin iktidara geldiği süreç ve yaşanan iç savaş sonucunda, bugünkü Moldova Cumhuriyeti Romanya’nın bir parçası olmuştu ancak Transdinyester, Sovyetler içerisinde kalmıştı.
Önce Romanya’ya katılan, daha sonra Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Moldova ise, 2. Dünya Savaşı’nda bir kez daha Nazilerle işbirliği yapan Romanya hükümetinin işgaline uğradı ve Nazizmin yenilgisinin ardından yeniden SSCB bünyesine katıldı. Transdinyester ise, Moldova’nın birliğe katılımının ardından bu cumhuriyet içerisinde özerk bir bölge haline geldi.
Sherrif Tiraspol sayesinde öğrenilen, kimsenin tanımadığı sosyalist ülke: Transdinyester
SSCB’nin dağılması sürecinde ise Moldova hükümeti, birliği kurtarma amacıyla yapılan 1991 bağımsızlık referandumuna katılmayı reddetse de oylama gerçekleşti ve birlik içerisinde kalma yönündeki yüzde 98.72’lik oy oranına rağmen sonuçlar meşru kabul edilmedi.
Moldova halkı ve hükümet arasında yaşanan bu çelişki, bölgede bir yıl sonra yaşanacak savaşın ilk habercisiydi.

Savaş neden çıktı?

Transdinyester bölgesi ise, hem ekonomik, hem de etnik olarak ülkenin kalanından ayrılan özelliklere sahip. Moldova’nın tarım ağırlıklı ekonomik yapısına karşılık olarak, Transdinyester Sovyet kalkınmacılığından önemli ölçüde yararlanabilmiş bir sanayi bölgesiydi. Geç Sovyet döneminde, Transdinyester sanayisi cumhuriyetin GSYİH'sının yüzde 40'ını ve elektriğinin yüzde 90'ını sağlıyordu.
Öte yandan, Moldova nüfusunun çoğunluğunu Rumence konuşan Moldovalılar oluştururken, Transdinyester nüfusunun çoğunluğu Ruslar ve Ukraynalılardan oluşuyordu. Bu nedenle, 1986'da Sovyet Lideri Mihail Gorbaçov’un ‘Glasnost’ politikası nedeniyle güç kazanan milliyetçi akımlar, Transdinyester bölgesinde önemli bir karşılık bulmadı. Bu durum, yaşanacak siyasi ayrışmada tarafların oluşmasındaki önemli etkenlerdendi. Transdinyester’de bugün hala popülerliğini koruyan Sovyet yanlısı ideoloji, ülkenin geri kalanıyla yaşanan ekonomik, siyasi ve etnik ayrışmalardan kaynaklanıyor.
Ülkede çatışmaların fitilini ateşleyen şey de, milliyetçi akımların ve radikalizmin güçlenmesi oldu. Bunun ilk önemli sonucu ise, 1989 yılında ülkede Moldova dilinin tek devlet dili olarak kabul edilmesi ve Latin alfabesine geçişe ilişkin bir yasa tasarısı çıkarılmasıydı.
Yaşanan gelişmeler üzerine, geleceklerini tehdit altında gören Transdinyester halkı bölgenin çıkarlarını savunmak üzere Birleşik İşçi Kolektifleri Konseyi'ni (UCLC) kurdu. (Embed)
Birleşik İşçi Kolektifleri Konseyi (UCLC)
Moldova’nın 1990 yazında bağımsızlığını ilan etmesinden kısa bir süre sonra, 2 Eylül tarihinde ise, Igor Smirnov önderliğinde Transdinyester iktidarı ilan edildi.
Bu adımlar, Moldovalı milliyetçiler tarafından ‘isyan’ olarak nitelendirdi ve iki güç arasındaki çatışmalar başladı. Hızla silahlanan iki tarafın da ilk adresi, ülkede bulunan Sovyet silah depoları oldu. 2 Kasım 1990'da, Moldova polisi tarafından 3 sivilin öldürülmesi ise, çatışmaların bir savaşa dönüşmesinin önemli bir adımı oldu.
Moldova milliyetçileri tarafından oluşturulan gönüllü müfrezelerle Transdinyester güçlerinden müteşekkil Cumhuriyet Muhafızları arasında önemli çatışmalar yaşandı.
Yaşanan çatışmalarda, aynı Donbass’ta olduğu gibi, komünistlerden Rus milliyetçi güçlere kadar çok sayıda gönüllü müfreze, sembolik ‘Sovyet mirası’ için savaşmak üzere Transdinyester’e geldi. Bölgedeki çatışmaları uzatan en önemli unsur ise, her iki tarafın da ağır silahlardan yoksun olmasıydı.
Savaşın en şiddetli yaşandığı bölgelerden biri ise Bender şehriydi. Sovyet ordusunun cephaneliğine ev sahipliği yapan bu şehir, iki taraf açısından da stratejik öneme sahipti ve burada yaşanan olaylar, çatışmaların gerçek bir savaş ortamına dönüşmesine yol açtı. Neredeyse bütün sokaklarında çatışmaların yaşandığı ve yaklaşık 400'ü sivil olmak üzere toplam bine yakın insanın öldüğü Bender savaşının iyice çıkmaza girmesi üzerine, 21 Temmuz 1992 tarihinde ateşkes ilan edildi. Bölgedeki ateşkes rejimi hala devam ediyor, dönemin milislerinin lideri Igor Smirnov cumhurbaşkanı oldu ve seçimleri kaybettiği 2011 yılına kadar görevine devam etti.
Igor Smirnov
Donbass cumhuriyetlerinin aksine Transdinyester, özerk statüsünden taviz vermeden Moldova devletiyle bağlarını sürdürmeyi başardı. Bunda, Moldova genelinde milliyetçiliğin azalmasının ve solun yükselişe geçmesinin de önemli bir payı var.
Moldova'daki liberal muhalefet ise, NATO üyesi Romanya'dan aktif destek alıyor. Romanya'nın ise ülkenin siyaset ve yargı kurumlarında nüfuzu var ve Moldova'yı sınırlarına bağlamak istiyor.
Moldova'nın yeni cumhurbaşkanı Maia Sandu da, Rus birliklerinin Transdinyester'den çekilmesi çağrısında bulunması, bölgede gerilimi artıracak bir diğer konu başlığı.
Rus güçlerinin ise, bölgede 1000 asker ve subaydan oluşan bir görev gücü bulunuyor. Bu gücün görevi barışı koruma harekatının yanı sıra, Sovyet birliklerinin Avrupa ülkelerinden çekilmesinden sonra getirilen 20 bin tondan fazla mühimmatın depolandığı Kolbasna'daki askeri depoları korumak.

Transdinyester sosyalist mi?

Bugün yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı Transdinyester’de, 200 bine yakın insanın Rus pasaportuna sahip olduğu biliniyor. Bölgede hala Sovyetler döneminden kalma simge ve bayraklar kullanılsa da, bölgede gerçek anlamda bir sosyalist yönetimden söz etmek mümkün değil. Bölge, askeri olarak da, ekonomik olarak da ağırlıklı olarak Rusya tarafından destekleniyor. Bu açılardan Transdinyester'in Rusya desteğinin Sovyet nostaljisiyle birleştiği kendine has bir yönetim şekline sahip olduğu söylenebilir.
Rusya’nın Ukrayna’daki askeri operasyonu nedeniyle yeniden gündeme gelen bu bölge, ‘Rus yanlısı’ olarak tanınması nedeniyle Ukrayna’nın Donbass’tan sonraki yeni hedefi haline gelebilir. Ukrayna İçişleri Bakanlığı, ‘Transdinyester’e asker göndermeyeceklerini’ ifade etse de, Ukrayna sınırından geldiği belirtilen kişiler silahlı saldırı eylemlerine şimdiden başladı.
Rusya Merkezi Askeri Bölgesi Komutan Vekili Rustam Minnekayev ise, Ukrayna'nın güneyinin kontrol altına alınmasının, Rusya ordusuna Rusça konuşan nüfusa baskı yapıldığına dair bulguların tespit edildiği Transdinyester'e doğru bir çıkış daha sağlayacağını açıklamıştı.
Karşılıklı yapılan bütün bu açıklamalar ve atılan adımlar, 30 yıldır dondurulmuş vaziyette bulunan Transdinyester sorununun yeniden ısınmasına yol açabilir.
Ukrayna krizi
Rus askeri yetkili Ukrayna'daki harekatın ikinci aşamasının amacını açıkladı
Yorum yaz