TÜRKİYE

Siyasetçiler sığınmacı söylemini artırıyor, araştırmacılar uyarıyor: ‘Toplumsal gerilim yaşanabilir’

Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre vatandaşların yüzde 80’lik bölümü mültecilerin ülkelerine dönmelerini istiyor. Bu oran siyasi partilerin söylemlerini de etkiliyor. Son dönemde liderler mültecilerin geri dönüşleriyle ilgili projeler açıklıyor. Kamuoyu araştırmacıları ise bu söylemin ülkede gerginliği artırabileceği konusunda uyarıyor.
Sitede oku
Suriye’deki savaşın üzerinden 10 yıldan fazla bir süre geçti. Savaşın ilk günlerinde Türkiye, Suriye’den gelenlere kapılarını açarken bu rakam aradan geçen sürede 3.5 milyona ulaştı. 10 yıllık süre içerisinde Suriyelilerin geri dönmeleri zaman zaman kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Türkiye’de son günlerde mülteciler konusu yeniden gündemde üst sıralara yükseldi.
Zamanında yapılması durumunda bir yıllık bir süre kalan seçimler öncesinde mülteciler konusu, tartışılmaya devam edileceği öngörülüyor. Liderler son günlerde yaptıkları açıklamada Suriyelilerin geri dönüşlerine ilişkin projelerini açıklamaya başladı. Kamuoyu araştırma şirketleri yaptıkları araştırmalarda vatandaşların büyük çoğunluğunun mültecilerin geri göndermesini istemelerin siyasi partilerin söylemlerine etki ettiğini gösteriyor. Kamuoyu araştırmacıları söylemlerin sertleşmesinin ülkede bir kaosa neden olacağı konusunda da uyarıyor.

AK Parti hükümeti Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde evler inşa ediyor

Mültecilerin Türkiye'deki varlığı konusunda AK Parti daha ılımlı bir söylem kullanıyor. 2018 seçimleri öncesinde seçim beyannamesinde AK Parti, Suriyeli mülteciler konusunun uluslararası arenada gündemde tutulacağı vaadini vermişti. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan gönüllü geri dönüşler için Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde evler yapılmasını teklif etti. Türkiye’nin inşa ettiği briket evlerin ilk bölümü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın video konferans ile katıldığı tören ile Suriyelilere dağıtıldı. Erdoğan buradaki mesajında “Türkiye'nin Suriye'de derinleşen insani trajedi karşısında sınır ötesi harekatlarını başlattığı 2016 yılından bugüne kadar oluşturduğu güvenli bölgelere yaklaşık 500 bin Suriyeli geri dönüş yapmıştır. Göçü sınır ötesinde tutmaya yönelik stratejimizi gönüllü geri dönüşleri teşvik edecek projelerle destekliyoruz. Özellikle briket evler bu adımlardan biriydi. Şimdi de ülkemizde misafir ettiğimiz 1 milyon Suriyeli kardeşimizin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak yeni bir projenin hazırlıkları içindeyiz” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE
İçişleri Bakanı Soylu, İdlib'de yetim köyü ve sosyal alanların açılışını yaptı

Bahçeli: Misafirin ve misafirliğin süresi sınırlıdır

Cumhur İttifakı'nın ortağı MHP’nin Lideri Devlet Bahçeli ise mülteciler konusunda daha sert bir açıklama yaparak "Türkiye'de geçici koruma statüsü ile bulunuyorken toplumsal huzuru, asayişi kimler bozuyorsa, gözünün dışına bakılmadan sınır dışı edilmelidir. Türkiye onun, bunun elinde oyuncak olamayacaktır. Düzensiz göç adı konmamış bir istiladır. Ağır şartlar ortadan kalktığı zaman mültecilerin geldikleri gibi gönderilmeleri bizim asıl önerimizdir. Misafirin ve misafirliğin süresi sınırlıdır" dedi.

Ana muhalefetin 4 adımda geri gönderme programı var

CHP kendi iktidarlarında Suriyelileri geri göndereceğini açıkladı. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu buna ilişkin atacakları adımları ise 4 başlıkta sıraladı.
Kılıçdaroğlu “Bizim düşündüğümüz yol, usul şöyle: Bir; Suriye ile biz çabucak oturacağız bir, barışacağız. Karşılıklı büyükelçilikler açacağız. Türkiye’deki Suriyeliler nedir, hangi pozisyondalar ve bunlar kendi ülkelerine hangi şartlarda gelebilirler, buradan tekrar Suriye’ye gittikleri vakit sanki orada can ve mal güvenlikleri sağlanacak mı, yoksa bunlar tekrar bir savaş ortamının içinde mi kendilerini bulacaklar? Birinci büyükelçilikler açıldıktan sonra oturup konuşacağız ve tekrar kendi ülkelerine dönmeleri için can ve mal güvenliklerini sağlaması ile ilgili oturacağız, bir sözleşeme yapacağız. Bu kontrat Suriye ve Türkiye ortasında değil, tıpkı vakitte Birleşmiş Milletler’in de devreye girmesini isteyeceğiz” sözleriyle özetledi.
TÜRKİYE
Öztrak: CHP iktidarının ikinci yılında, ülkemizdeki Suriyeli sığınmacı sorununu bitirmiş olacağız

Akşener: Sığınmacıların gelmesinin tek sorumlusu Erdoğan

İYİ Parti’nin 2018 seçim beyannamesinde Suriyelileri 'kontrol altına almak', Suriyelilerin vatanlarına dönmesi için Suriye devletiyle işbirliği yapmak, Türkiye'de doğan çocukların anne ve babalarına vatandaşlık değil, geçici ikamet vermek ve yeni geçici koruma ve iltica taleplerini kabul etmemek” gibi başlıklar yer alıyordu. İYİ Parti Genel Başkanı Akşener mülteciler konusunda mart ayında gerçekleştirdiği grup toplantısında ise "Sığınmacıların bu ülkeye gelmesinin tek sorumlusu Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bir tarafta, 'ensar' diye diye, ülkeyi yolgeçen hanına döndüren, Bay Kriz var. Diğer tarafta da; âdeta yabancı düşmanlığını körükleyen, bir ortaçağ kafası var. Bu iki kirli zihniyet, Türkiye’nin önüne iki seçenek sunuyorlar. Ya vicdanlı olup, armut gibi bekleyeceksin. Ya da vicdansız olup, sığınmacılara söveceksin, döveceksin. Türkiye sığınmacı sorununu, işte bu iki sığ düşünce etrafında tartışsın istiyorlar" diye konuştu.

En sert söylem Özdağ’ın

Suriyeliler konusunda en sert söylemin sahibi ise Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a ait. Mültecileri göndereceklerini her fırsatta dile getiren Özdağ “2023 seçimleri bir referandum olacak ve ana konu ‘sığınmacılar kalacak mı, gidecek mi?' olacak. ‘Gönüllü gidecekler' diye Türk halkını kandıran partiler, ‘Gerekirse zorla hepsi gidecek' diyen Zafer Partisi. Türk halkı bu iki seçenek arasında seçimini yapacak” ifadelerini kullanıyor.
POLİTİKA
Özdağ'dan sığınmacı tartışmalarına ilişkin açıklama: Ülkemizi bölecek hat üzerine yerleştirildiler

Sencar: Bir siyasi mühendislik var

Yılbaşında yaptıkları kamuoyu araştırmasının sonuçlarını paylaşan Metropoll Araştırma sahibi Özer Sencar siyasetçilerin söylemlerini Sputnik’e şöyle değerlendirdi:
“Geçen senenin sonunda yaptığımız bir araştırmamızda bulgularımız halkın yüzde 80'inden fazlası sığınmacıların geri gönderilmesini talep ediyor. Dolayısıyla genel halkta böyle bir eğilim var. Bugün de var. Politikacıların bugünlerde bu konu üzerinde özellikle durmalarının sebebini sığınmacılardan olan şikayet değil, önümüzdeki döneme ait bir siyaset mühendisliği olarak görüyorum. Halkla sığınmacılar arasında gerginlik oluşmasına sebep olabilecek bir siyaset. Çünkü büyük şehirlerde belirli gruplar halinde yaşıyor. Bu sığınmacılar ve önemli bir kısmı muhtemelen işsiz. Halkın arasında dolaşıyorlar, bazı yanlış tavırları da var. Bu kültürel uyuşmazlık yaşam çatışmasına da dönüşebilir. Ben bu konuda hızla artan politik söylemlerin bir mühendislik olabileceğini düşünüyorum. Halkın bu konuda uyanık olması gerekir. Bu tip tahriklere uyunmaması gerekir, bir öneride bulunuyorum”

Aktaş: Oy beklentisi olan partilerin memlekete verecekleri hasarı da göz önünde bulundurma

GENAR Araştırma Şirketi Başkanı İhsan Aktaş ise Sputnik’e yaptığı değerlendirmede şunları ifade etti:
“Bir sosyal meseleden, bir uluslararası meseleden oy devşirebilirsiniz. Fakat bu oy devşirirken memlekete ne kadar fayda ve zarar getirdiğiniz de önemli. Yani burada oy beklentisi olan partilerin memlekete verecekleri hasarı da göz önünde bulundurmaları lazım. Türkiye burada uluslararası alanda önemli bir yetkinlik kazandı. 4-5 milyon sığınmacıyı idare ediyor, güvenlik anlamında bu işi çok iyi yönetti. Siyasi partiler oy için yaşarlar ama oy devşirirken memleketin geleceğini de hesaba katarak bir çerçeve oluşturmak lazım. Bir de bir düşüncem daha var. Ben aykırı görüş seven birisiyim. Hükümetle alakalı, adalet dendi, dikdatörlük dendi, bir sürü şey söylendi, hatta son dönemlerde hayat pahalılığının da AK Parti’yi sarsmadığı ortaya çıktı artık bu muhalefetin sığınmacı meselesi son kozu gibi duruyor. En son kozunu da 1,5 yıl erkene aldılar ki bu çok sağlıklı bir siyaset ve söylem değil”

Daşdemir: Avrupa’daki ırkçı söylemlere benziyor

Türkiye’deki söylemleri Avrupa’daki söylemlere benzeten Optimar Şirketi Başkanı Hilmi Daşdemir ise şu yorumu yaptı:

“Siyaseten Suriyeliler kullanılıyor. Yani Suriyeli karşıtlığı ve düşmanlığı bu çerçevede temel olarak değerlendirilebilir. Bu bir sorun mu elbette bir sorundur. Yani bu sorunun nasıl çözüleceği yerine bunun üzerinden bir nefret objesi olarak Suriyelileri görüp ve bunun üzerinden bir siyaset üretmeye çalışıyorlar. Çözüme yönelik değil tamamen hamasi söylem ya da çok gerçekçi olmayan bir duruşla bunu yapıyorlar ağırlıklı olarak. Bunun da siyaseten bir karşılığı oluyor ancak bu söylemde bulunan partilerin hatta bunu aşırı bir şekilde söyleyen partilerin de oy oranlarında bariz bir artış da yok. Sonuç olarak elbette siyasete de belli düzeyde etkisi var. Ancak bu ana akım siyasi partiler üzerinden değerlendirilebilecek bir konu şu an için. Temel olarak bakıldığı zaman bu 2015'ten beri siyasete etkisi olan bir konu. Ancak son 2 yılda salgın sebebi ile birazcık ötelenmişti. Şu anda salgının gündemden düşmesi ile birlikte tekrar gündeme geldi, siyasete bunu kullananlar da var. Örnek alınan siyasi hareketler de Fransa'daki Le Pen, Almanya'daki AFD ve Hollanda'daki Wilders gibi siyasetlerini ırkçılık üzerine kuran siyasetçilerin söylemleri ile benzer olduğunu gözlemliyoruz. Baktığımız zaman Le Pen ne diyorsa AFD ne diyorsa buradakiler de aynı sözleri Suriyeliler için Afganlar için söylüyorlar.”

TÜRKİYE
Ahmet Hakan: Sığınmacı girişi acilen durdurulmalı, geri dönüşler için çalışmalar hızlandırılmalı
Yorum yaz