EKSEN

'Pasifik'te batmayan uçak gemisi Solomon adalarının Çin'i seçmesi birden büyük kargaşa koparttı'

Dr. Adıbelli’ye göre, Çin'in Pasifik devletleriyle işbirliği stratejisinde Solomon Adaları'nı yanına çekmesiyle 'Asya Pasifik'te köşe kapmaca başladı', başka adalar zincire katılabilir. Adıbelli, Biden yönetiminin Hindistan'ı da Rusya konusunda bağımsız tavrını değiştirmeye ikna edemediğini söylerken, bunda AUKUS tercihinin etkili olduğu görüşünde.
Sitede oku
ABD yönetimi Rusya Federasyonu'na karşı Ukrayna üzerinden vekalet savaşı yürütürken Asya'da da Tayvan üzerinden Çin'e yönelik hamlelerini sürdürüyor. ABD'den bir grup Kongre üyesi, Washington'ın silahlandırdığı Tayvan'ı ziyaret ederken, Çin yönetiminin savunma işbirliği anlaşması imzaladığı Pasifik'teki küçük takımadalar ülkesi Solomon Adaları üzerinden bir başka fırtına koparılıyor. Biden yönetiminin geçen yıl yarattığı AUKUS ittifakının üyesi Avustralya, kıyılarına 2000 kilometre uzaklıktaki Solomon Adaları'na olası bir Çin donanma üssünü adeta 'işgal sebebi' olarak sundu. Aynı söylem Çin'in 300 km açıklarında konuşlanabilen ABD'den de işitildi.
Asya-Pasifik'te gerilim alttan alta artarken, Britanya Başbakanı Boris Johnson ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in Hindistan ziyareti dikkat çekti. ABD'nin Rusya'dan S-400 alımından caydıramadığı Hindistan, Ukrayna krizinde tarafsız pozisyonda yer alıyor. Von der Leyen ise ABD dış politikasının 'Hint-Pasifik' argümanlarıyla gittiği Hindistan'da Pekin yönetimine yüklendi.
Gelişmeleri Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya politikaları uzmanı Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk.

‘Asya Pasifik'te bir köşe kapmaca başladı'

Dr. Barış Adıbelli, yeni dünya düzeni kurulurken Asya-Pasifik'te de köşe kapmaca yoğunlaştı. Solomon adalarının çok bilinmeyen küçük bir ada devleti olduğunu ve bunun gibi başka adalar da bulunduğunu belirten Adıbelli, Asya rekabetinin Pasifik'e yayılmasının işaretlerinin verildiği görüşünde:
“Haritaya veya uluslararası politikanın genel olarak çerçevesine baktığınızda Solomon adaları çok etkin veya bilinen bir yer değil, küçücük adacıkların bulunduğu Pasifik’te. Burasının şöyle bir özelliği var. Avustralya ve Yeni Zelanda’nın arka parçası gibi bir noktada. Orada sadece Solomon değil birçok ada var. Haritada çok yakınmış gibi görünüyor. Orada Yeni Kaledonya, Fransa kontrolünde. Mesele, yeni bir dünya düzeninin kurulmakta olduğu. Bu dünya gelirken beraberinde jeopolitik eksenlerin birbirleriyle mücadelesine ve rekabetine neden olarak geliyor. Asya-Pasifikte dolayısıyla bir köşe kapmaca başladı. Ukrayna savaşı kesti ama 2011’lerde başlamıştı. Hep yükselen Asya’yı konuşuyoruz ama bir de yükselen Çin var. Onu da Kuşak ve Yol’a hapsedip geçiyoruz. Başka şeyler de yükseliyor, Hindistan gerçeği var. ABD’nin bir Pasifik gücü olarak bu bölgede yükselişi, yani Hint-Pasifik bölgesinin daha da görünür hale gelmesi."

'Çin'in Pasifik ada devletlerine yönelik işbirliği forumu vardı'

ABD AUKUS gibi paktlarla işlerini yürütürken, Çin'in ülkelerle teker teker ilişkiler kurduğunu belirten Adıbelli, Kuşak ve Yol'da görülen bu stratejinin Pasifik'teki ada ülkeleriyle de geçerli olduğunu belirtti. Adabelli, Pasifik ada ülkeleriyle işbirliği forumunun yıllardır varlığına işaret etti:
"Avustralya ile Çin'in, pandemi ile birlikte daha önce de var olan bölgesel rekabet denilecek örtülü sorunları ortaya çıktı. Avustralya, pandemide Çin’i suçladı. Giderek geçen sonbaharda AUKUS’un da kurulmasıyla saflara ayrıldılar. Çin’in şöyle bir stratejisi var. Kuşak Yol çok kullanıldı. Adeta birer kolyenin inci taşlarını tamamlama teker teker ikili ilişkiler kurdu. Çin bir pakt kurup ülkelerle topluca bir arada olmak yerine ikili ilişkilere önem veriyor. Kuşak ve Yol’un temel felsefesi bu. Solomon adaları bunun parçası. Pasifik ada ülkeleriyle işbirliği forumu diye Çin’in zaten bir yapısı var. Pandemi öncesinden başlayarak devam eden yıllık toplantıları olan bir süreç. Çin bunları yaparken muhakkak bir kalkınma zemini oluşturuyor. Ortadoğu ve Afrika ilgili de var."

'Pasifik'teki batmayan uçak gemisi Solomon adalarının Çin'i seçmesi birden bire büyük kargaşa koparttı'

Solomon Adaları için 'Pasifik'in batmayan uçak gemisi' ifadesini kullanan Adıbelli, bu ülkenin bazı ekonomik çıkarlar temelinde Tayvan'ı tanımaktan vazgeçip Çin'e yönelmesinin infial yarattığını vurguladı. Adıbelli'ye göre, bu karara karşı diğer adaların tepkisi büyük ölçüde ABD dahil dış kaynaklı. Adıbelli'ye göre Çin savunma anlaşması ile Solomon adalarında donanma üssü kurarsa Avustralya ve Yeni Zelanda'nın arka bahçesine yerleşmiş olacak:
"Solomon adalarına haritada baktığınızda Pasifik’in batmayan uçak gemisi dersek yanlış olmaz. Bu tabiri Tayvan, Kıbrıs, Doğu Karadeniz için de kullanıyoruz. Bir de Kırım’ı ekledim. Bir anlaşma yaptılar. Solomon Adaları 2019’da birtakım karışıklıklar yaşadı. Jeopolitik rekabet başlayınca hiç önemsemediğimiz adacıklar önemli hale geldi, sonradan kıymete bindi. 2019’da Çin’in Pasifik adalarına yönelik kalkınma işbirliği taarruzu dikkate geldi. Daha önce 2021’de karışıklık oldu. Tayvan adasını tanıyan zaten bir avuç ülke vardı. Çoğu da Pasifik’teki ada ülkeleriydi, Tayvan’ın ekonomik yardımlarıyla bu tanımayı devam ettiriyorlardı. Solomon Adaları bir karar aldı ve ‘Biz bundan sonra Çin ile yola devam edeceğiz. Yani Çin halkının meşhur temsilcisi olan Çin Halk Cumhuriyeti yönetimini tanıyoruz’ dediler. Bu birden büyük bir kargaşa çıkardı. Adaların bazılarında büyük infiale yol açtı. Ama bu infial dış destekliydi. İçeriden değil, Amerika faktörü, Avustralya-Yeni Zelanda; dışarıdan özellikle oldu. Çünkü burası önemli. Güvenlik anlaşması yaptılar, Çin'e donanma üssü kurma hakkı veriyor. Çin gerçekten burada deniz kuvvetleri için donanma üssü inşa edecekse, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın arka bahçesinde Çin donanması yer alacak.”

‘Denkleme başka adalar da eklenecek’

NATO-Asya Pasifik ortaklığı temasının gündeme taşındığını anımsatan Adıbelli, ABD'nin QUAD'ı siyasi işbirliğine, AUKUS'u ise askeri kanada çevireceği görüşünde. Solomon adalarının konum itibarıyla öneminin arttığını vurgulayan Adıbelli, "Amerika’nın ekseninin tam ortasına bir hançer gibi Çin orada bayrak sallıyor" derken, yakında bu adalara başkalarının eklenmesi beklentisini dile getirdi:
“Bu bir satranç oyunu. Siz Çin’in burnun dibinde Tayvan’da, Güney Çin Denizi’nde hamle yaptığınızda Çin de bunu Solomon adalarında yapacaktır. Ayrıca başka adaların da ekleneceğini düşünüyorum. Bunu yarın Çin, Kuşak ve Yol bağlamında geri vites bağlamına vardıracak. Çin bunu Sri Lanka’da yaptı, Pakistan’da yaptı. Basra Körfezi’nde İran ile görüşüyor. İsrail ile yaptı. Bu liman projeleri var. ABD totalde zaten buna karşı çıkıyor. Bu sadece orada Avustralya-Yeni Zelanda değil, Japonya da var. Son günler de ABD’nin yeniden QUAD’ı öne çıkardığı bir nokta var. Geçen hafta NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda NATO-Asya Pasifik ortaklığı teması vardı. Asya Pasifik adına Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore katıldı. Solomon Adaları neden önemli hale geldi görüyorsunuz. Çünkü NATO bir şekilde burada bir ortaklık yapısı oluşturacak. QUAD veya AUKUS. AUKUS önemli. Avustralya, İngiltere, ABD. Şimdi buna Yeni Zelanda ve Japonya’nın eklenmesi tartışılıyor. Eklerseniz QUAD ne olacak? Amerika, QUAD’ı siyasi işbirliğine çevirip AUKUS’u askeri kanadı haline getirmeyi de düşünüyor. Solomon Adaları inanılmaz önemli bir yer hale geliyor. Amerika’nın ekseninin tam ortasına bir hançer gibi Çin orada bayrak sallıyor. Hemen yanında Papua Yeni Gine var, Çin’in onlarla da ilişkileri çok iyi. Çin’in haritada bunun zeminini Kuşak ve Yol üzerinden ince ince işliyor.”

'Biden yönetimi Modi'yi ikna edemedi, Johnson ve von der Leyen sonuç alamadı'

Adıbelli'ye göre asıl önemli soru Hindistan'ın hangi eksende yer alacağı. Hindistan'ın Bağlantısız geleneğine atıfta bulunan Adıbelli, Biden yönetiminin Yeni Delhi'yi ikna edemediğini, Boris Johnson ve Ursula von der Leyen'in bu ülkeye ziyaretlerinin de sonuç getirmediğini söyledi. Adıbelli'ye göre, Hindistan bağımsız tutumunu koruyacak:
“Peki Hindistan hangi eksende yer alacak? Hindistan’da bir Pakistan kadar Müslüman yaşıyor. Bir Pakistan da Hindistan’ın içinde var. Oradaki Müslüman nüfusun sayısı da yüksek. Dünyanın en büyük demokrasisi ama dünyanın en tehlikeli demokrasisi, pamuk ipliğine bağlı. Yani üflediğiniz zaman dağılabilir, çünkü içsel çatışma zar zor barış içerisinde duruyor. Herkes birbiriyle kavgalı. Hindular, Müslümanlar, Budistler çok karman çorman. Ancak burada şu var. Hindistan şunu diyor, ben bağımsız dış politika yürüteceğim diyor. Hindistan kurulduğundan beri bağımsız, tarafsız. Hala bu çizgisini sürdürmeye çalışıyor. Hindistan’ın ikinci bir eksen oluşturmaya yönelik bir eğilimi var. Çin-Rusya blokuna katılmak yerine tıpkı 1950-55’te Bandung ile beraber başladığı o şeye doğru yanaşmaya başladı. Geçen hafta Amerika ile toplantı yapıldı, savunma ve dışişleri bakanları bir araya geldi. Modi ile Biden da video konferans ile katıldı. Amerikalılar, Hindistan’ı ikna edemedi. Savunma alanında Rusya ile ilişkileri kesin, biz açığınızı kapatırız. Petrol alımını kesin. Hindistan da ‘Bizim bir ayda aldığımızı senin AB’li müttefiklerin yarım günde alıyor. Onları ikna etmeye çalışmıyorsunuz ama bize bir ayda aldığımız tutara rağmen çifte standart var. Biz bağımsız bir dış politika takip edeceğiz’ dedi. Boris Johnson ikna için gitti. O biraz daha kibar bir dil kullandı. Johnson’a da verdikleri cevap da aşağı yukarı aynı. AB Komisyon Başkanı gitti, iklim değişikliği, yeşil enerji konularını konuştu. Ukrayna meselesinde Rusya değil de bu tarafa doğru yanaşın bile diyemediler."

'Yollar Ukrayna savaşıyla değil Hindistan'ın AUKUS'a alınmamasıyla ayrıldı'

ABD'nin son dönemde Asya-Pasifik'teki ittifakları vurgularken Hindistan'ın adını anmadığını belirten Adıbelli, batıda Hindisan, doğuda Japonya üzerinden tahayyül edilen hattın yıkılmış göründüğünü söyledi. Adıbelli, bunu Ukrayna savaşının tetiklemediği, geçen sene ABD'nin AUKUS ittifakında Hindistan'ı dışlamasının etkili olduğu değerlendirmesinde bulundu:
"NATO, Asya Pasifik ortaklığı toplantısında Hindistan yoktu, adı geçmedi. ABD’nin son dönemde Asya Pasifik’teki ittifakları vurgularken Hindistan’ın adını anmıyor. Hindistan üzerinde çalışıyorlar. Mecbur Hint-Pasifik diyecekler. Her ülkenin girişine çıkışına göre değiştirmezler. Gerçi örneği var. 50’lilerin ortasında Bağdat Paktı kuruldu, Irak çıkınca Kento’ya çevrildi. Amerikalılar yapabilir. Hala bunu konuşuyorlar, tartışılıyor. Biz adını verdik diyorlar. Hint Pasifik demesinin buradaki anlamı şuydu, batıda Hindistan’ı bir sütun olarak oraya koyarken doğuda Japonya ve öteki ülkelerle bir yapı teşkil edecekti. Şimdi siz bu sütunun birini yıktınız. Hindistan yokum diyor. Hindistan’ın yerine hangi ülkeyi koyacaksınız? Pakistan ile yapamazsınız. Pakistan’ı ehlileştiremezsiniz. Sonuç olarak Çinlilerin dediği gibi Hint pasifik stratejiniz çöktü. Çünkü Hindistan bu oyuna gelmedi dedi. Bu oyun daha yeni başlıyor. Bir gece biz de deriz stratejik güçleri kuracaklar. Ama Hindistan öyle değil kendi tartışmaları başka yönde. Bu noktada ABD yarın Hindistan’a ‘düşman’ olursa, önce S-400 yaptırımlarıyla başlarlar, sonra Hindistan’ın aleyhine olan süreci başlatırlar. Bu o zaman Hint Pasifik sratejisini nasıl etkiler? Aslında yolları Ukrayna savaşında ayırmadılar. Yollar o gün Hindistan’ın AUKUS’ta yer almamasıyla ayrılmıştı. Eylülde kurulduğunda Avustralya, Amerika ve İngiltere, İngilizce konuşan ülkeler. Hindistan da İngilizce konuşuyor. AUKUS, Avustralya’yı nükleer güç haline getirme adına yapıldı. Diğer taraftan Hindistan’ı hala resmi bir nükleer güç olarak görmüyor. Hindistan ile nükleer konusunda herhangi bir işbirliği yok. dolayısıyla Hindistan bütün bunları gördüğü için o gün yolları ayırdı. Bunun köklerini biraz geride aramak lazım. Bunun daha çok yansımalarını göreceğiz.”
Yorum yaz