TÜRKİYE

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş: Ortada sembolik bir demokrasi var ama toplumdan yana değil

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, "Laik, sivil, özgürlükçü ve inanç özgürlüğünü gözeten, farklı kimlik, dil ve kültürleri kapsayan, toplumsal müzakereden yana bir anayasa demokratik çıkışın başlangıcı ve ruhudur." dedi.
Sitede oku
Beştaş, TBMM'nin açılışının 102. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, 23 Nisan'ın halk egemenliğinin tesisi ve Cumhuriyetin kurulmasında önemli bir adım olduğu konusunda kuşku olmadığını belirterek, bugünü kutladı.
TBMM'de her 23 Nisan oturumunda yaptıkları konuşmalarda bir hususun altını özellikle çizdiklerini dile getiren Beştaş, "O da bugünkü Meclis gerçekliğini eksiklikleri de olsa aşan, onun ilerisinde olan 1920 Meclis'i ve kapsayıcı yapısıdır. Kayıtlara baktığımızda Lazistan mebusu da Kürdistan mebusu da vardır. Ademimerkeziyetçilik ve temsilde kısmen de olsa adalet prensiplerinin esas alındığı mozaiği 1921 Anayasası'nda görmek de mümkündür." ifadesini kullandı.
Beştaş, ülkenin son derece akışkan olan küresel değişikliklerden azade olmadığını söyleyerek, "Türkiye 2023 ile yeni bir yüzyıla girerken bazı siyasi, sosyal ve toplumsal anlayışları ya terk edecek ya da zamanın ruhuna yenilmiş, hikayesini kaybetmiş bir ülke olarak yola geriden, son derece krizli ruh halleri ve bitmek tükenmek bilmeyen eksen kaymaları devam edecek." diye konuştu.
Cumhuriyetin 100 yıllık süre boyunca anti demokratik bir karaktere sahip olduğunu öne süren Beştaş, "Evet ortada bir cumhuriyet var ama eksiktir. Hem de demokratik değil. Ortada sembolik bir demokrasi var ama toplumdan yana değil. Ortada sorunlar var ama yönetenler görmekten ve çözmekten yana değil. Ortada farklılık, çok seslilik var ama hepsi tehlike olarak görülüyor." görüşünü savundu.
Cumhur İttifakı'nın, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına yeni bir inkar konseptiyle girmeye çalıştığını iddia eden Baştaş, şöyle devam etti:
"Özellikle Aleviler ve Kürtler başta olmak üzere halklara dönük tahammülsüzlüğün nirvanaya ulaşması, demokratik siyaset yürütenlerin tutuklanması, kadın düşmanları, cezaevlerindeki şiddet, şeffaf hale gelen işkence ve milyonların adeta vatandaşlıktan çıkarılmasına dönüşen kayyum rejimi bunun göstergelerindendir. İşte bu kıyametin içinde bizim inandığımız reçete demokratik ulus reçetesidir. Demokratik ulus, tüm bu sosyal, siyasal, ekolojik ve ekonomik krizlere karşı geliştirilmiş toplumcu bir politikanın adıdır. İnançları, halkların birliğini, toplumsal cinsiyeti, özgürlük ve dayanışmayı esas alır. Çok dilli, çok kimlikli, çok inançlı ve çok kültürü içeren, ötekileştirmeyen demokratik bir cumhuriyetin ulus halidir. Biz HDP olarak her şeyin politika ile başladığına inanıyoruz ve demokrasi, politikanın ahlaki yüzüdür diyoruz. Herkesin diline doladığı, içinde politikanın olmadığı soyut demokrasi değil, toplumsal sorunlara çözüm olacak hakiki demokrasi istiyoruz. Çünkü günümüz dünyasının bayrağı demokrasidir, gençler ve kadınlar bu bayrağın taşıyıcılarıdırlar."
Adaletin en büyük amaçları olduğunu vurgulayan Beştaş, adaletten yoksun her politikanın yaşam siyasetinin ihlali olduğunu belirtti.
Meral Danış Beştaş, "Laik, sivil, özgürlükçü ve inanç özgürlüğünü gözeten; farklı kimlik, dil ve kültürleri kapsayan, toplumsal müzakereden yana bir anayasa demokratik çıkışın başlangıcı ve ruhudur. Biz halklar bahçesi HDP olarak kimlikleri yok sayan, bizleri katı tanımlara hapseden, toplumsal sorunlarımızı çözmek yerine daha da kutuplaştıran, kriz ve kaoslarla ayakta kalmaya ant içmiş, doğayı düşman ilan etmiş; hükümetlerin halka değil, halkın hükümetlere hesap verdiği bir cumhuriyet istemiyoruz. En köklü ve hayati sorun olan Kürt sorununu çözmeyen, çözemeyen bir cumhuriyet istemiyoruz. Bizim ihtiyacımız demokratik bir cumhuriyettir." diye konuştu.
23 Nisan'da çocukların kutlayabileceği bir bayramdan söz edemeyeceklerini savunan Beştaş, cezaevlerine atılan, şiddete ve cinsel istismara uğrayan, sokakta, tarlada çalıştırılan, ana dilinde eğitim göremeyen çocukların bu ülkenin kanayan yarası olduğunu ifade etti.
TÜİK verilerine göre, Türkiye'de ekonomik faaliyette çalışan 720 bin çocuk işçi bulunduğuna işaret eden Beştaş, Meclis'te "Çocuk Hakları Daimi Komisyonunun" bir an önce kurulması ve "Çocuk Hakları Bakanlığının" kurulması için yasal sürecin başlatılması çağrısında bulundu.
Yorum yaz