Britanya'da Boris Johnson'ın başbakanlığındaki Muhafazakar Parti hükümetinin göçmenleri Afrika ülkesi Ruanda'ya gönderme planı tepki ve protestolarla karşılanırken, planın mimarı olan İçişleri Bakanı Priti Patel'in eleştirenlere yanıtı "Daha iyi fikriniz varsa, söyleyin" oldu.
Patel, The Times gazetesinde Ruanda Dışişleri Bakanı Vincent Biruta ile ortak yayımladığı makalede, planını 'cesur ve yenilikçi' diye niteleyerek 'organize suç çetelerinin ölümcül iş modelini bozacak ve göçmenleri hayatlarını riske atmaktan caydıracak' diye savundu.
'Yardımsever ulus olarak bu acının devam etmesine izin veremeyiz'
'Hiçbir yardımsever ulusun bu acının devam etmesine izin veremeyeceğini' dile getiren İçişleri Bakanı, "Planları eleştiren kurumların kendi çözümlerini sunamaması şaşırtıcı" dedi.
Sky News'a konuşan Enerji Bakanı Greg Hands, Patel ile aynı telden çalarak, "Diğerlerinin - bu planı eleştirenlerin - yapması gereken, çözümlerinin ne olacağını göstermek" dedi.
'Yılda 300'den 28 bin 500 kişiye çıktı'
Hands, "2018'de sadece 300 kişinin ülkeye yasadışı yollardan girişine kıyasla geçen yıl 28 bin 500 girdiği bir konumumuz var" vurgusunu yaptı.
Ruanda'ya göçmen kabulü karşılığı ödeme
Britanya'ya düzensiz göçmenlerin çoğu Manş Denizi'nin tehlikeli sularını teknelerle aşarak geliyor. Plan kapsamında, 1 Ocak'tan beri Britanya'ya yasadışı yollardan girdiğine karar verilen sığınmacılar uçakla Ruanda'ya gönderilebilecek. Bunun karşılığında Britanya göçmenlerin masraflarının karşılanması için Ruanda'ya para ödemesi yapacak.
Patel ile Biruta, Britanya'nın Ruanda'ya eğitim harcamaları için vereceği 120 milyon sterlinin, ekonomik göçü tetikleyen fırsat eksikliğinin giderilmesine yardımcı olacağını dile getirdi.
'Britanya halkının desteklediğini düşünüyorum'
Enerji Bakanı da "Büyüyen bir soruna karşı Ruanda ile yaptığımız bu anlaşmayla cesur ve yenilikçi bir önlem aldık" açıklamasını getirirken "Britanya halkının da bunu desteklediğini düşünüyorum" diye ekledi.
'Britanya'nın sorumluluklarını üstünden başka ülkeye attığı' eleştirilerini reddeden Hands, 'Ruanda ile iki egemen ülke olarak bir anlaşma yaptıklarını, Ruanda'nın sığınmacı alma konusunda çok iyi bir sicile sahip olduğunu' söyledi.
İşçi Partisi: Zihni sinir fikirleri bırak, temel hakları tanı
Anamuhalefet ise hükümete 'temel haklara geri dönme' çağrısı yaptı. İşçi Partisi, hükümetin Fransa'ya 54 milyon sterlin vererek veya jet skilerle tekneleri geri itmek gibi denizden gelişleri önlemeye yönelik önceki planlarının başarısızlığa uğradığını hatırlattı.
'Sığınmacı sistemini çalıştırın'
Gölge İçişleri Bakanı Sarah Jones, Brexit sonrası hükümet AB ile geri dönüş politikası müzakere edip insanların sığınma talebinde bulunabilmeleri için uygun yasal plan oluşturmakla meşgulken, sığınma taleplerinin işleme konulmasının son derece yavaşladığına dikkat çekti.
"Süreci hızlandıralım ki, teknelere binmek zorunda kalan insanlar olmasın" çağrısında bulunan Jones, "Bu sorunu çözmek için yapabileceğimiz basit şeyler var. İnsanlar adil bir sistem istiyor, taleplerinin adil şekilde dinlenilmesini istiyor ve ardından sistemin düzgün çalışmasını istiyor" dedi.
160'dan fazla sivil toplum kuruluşunun hükümeti vazgeçmeye çağırdığı plan, dün kiliselerdeki paskalya ayinlerine de damga vurdu.
Başpiskopos: Tanrının doğasına aykırı
Anglikan Kilisesi Başpiskoposu Justin Welby, Canterbury Katedrali'nde verdiği paskalya vaazında, 'planda ciddi etik sorunlar olduğunu' belirterek "Sorumluluklarımızı devretmek tanrının doğasına aykırıdır" dedi. York Başpiskoposu Stephen Cottrell de benzer şekilde konuştu.