Çinli Global Times gazetesi, geçen hafta Ukrayna'nın başkenti Kiev yakınlarında meydana geldiği iddia edilen 'katliam' ile ilgili yayımladığı başyazıda, Batılı ülkelerin tutumunu eleştirdi.
Yazıda, "Hangi gerekçeyle olursa olsun sivillere yönelik herhangi bir şiddetin kesinlikle kabul edilemez olduğu, kınanması ve faillerinden hesap sorulması gerektiği vurgulanmalıdır. Bu aslında uluslararası toplumun ortak görüşüdür. Ancak huzursuzluk ve savaşa her zaman bu tür üzücü trajediler eşlik eder, bu da kaosa ve savaşa sıkıca karşı çıkmamızın, barışı savunmak ve müzakereleri teşvik etmek için ısrar etmemizin nedenlerinden biridir. Gerçek henüz ortaya çıkmamış olsa da, savaşın tüm trajedilerinde nihayetinde bir suçlu kesinlikle vardır" ifadelerine yer verildi.
Rusya ve Ukrayna'nın ateşkes sağlayamadığı sürece trajedilerin bitmeyeceği belirtilen yazıda, "Buça olayının ortaya çıkmasından sonra, Ukrayna krizinin tetikleyicisi olan ABD'nin, barış çağrısı ve müzakereleri ilerletme yönünde herhangi bir sinyal vermemesi, yerine Rusya'ya yönelik yaptırımları artırarak, Ukrayna'ya daha fazla silah sağlayarak ve Rusya'ya diplomasi ve kamuoyunda sürekli baskı yaparak Rusya-Ukrayna gerilimini artırmaya ve iki taraf arasındaki barış görüşmelerine engel oluşturmaya hazır olması üzücüdür" değerlendirmesi yer aldı.
Yazıda, Washington'un Ukrayna'ya bir dizi ağır silah teslim edeceği açıklamasına işaret edilerek, "Pentagon, Ukrayna'nın ana güvenlik yardımı taleplerini 'benzeri görülmemiş bir hızda' yerine getirme çalışmalarını tanımladı. Bu noktada, yangına körükle gitmenin epey sorumsuzca olduğunu söylemeliyiz" yorumu yapıldı.
'Buça olayı şu anda normal seyrinden sapıyor'
Batı medyasında birçok mecranın Buça'yı Ukrayna krizinde 'dönüm noktası' olarak nitelendirdiğine ve bunun muğlak yargı olduğuna vurgu yapılan yazıda, şöyle devam edildi: "Bu dönüm noktası, savaşın daha da kötüye gitmesi yönünde mi? Bu tam da dünyadaki barış severlerin son derece uyanık olması gereken şeydir. 'Buça olayı' şu anda normal seyrinden sapıyor gibi görünüyor ve kamuoyu oluşturma savaşı ve psikolojik savaş ortamı güçleniyor. Bununla birlikte, jeostratejik menfaatler elde etmek için Ukrayna krizinden tek taraflı olarak 'yüksek ahlaki zemini' işgal etmeye ve çatışmaları sürekli olarak artırmaya yönelik herhangi bir girişim, sonunda muhtemelen daha büyük bir insani trajediyi tetikleyecektir."
Başyazıda şunlar kaydedildi:
"ABD ve Batı'nın Buça olayında duyduğu öfkenin ardında derin bir çifre standart ve tek hedefi olmayan bir siyasi amacın yattığından şüphe etmek mantıklıdır. Bunun nedeni, yıllar içinde bazı ülkelerin askeri kuvvetlerinin sivilleri katlettiği ve cezasız kalan sayısız suç işlemesidir. Eksik istatistiklere göre, 100 bin kadar Afgan sivil ABD'nin ateşiyle öldü ve bunların önemli bir kısmı çocuk. Avustralya özel kuvvetleri, aralarında çocukların da bulunduğu 39 silahsız Afgan sivili 'antrenman' boğazlarını keserek öldürdü. Dahası ABD hükümeti, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (ICC) Afganistan'daki savaş suçlarını soruşturmasını engellemek için ICC personeline vize kısıtlaması getirecek ve mahkemenin üst düzey yetkililerine yaptırım uygulayacak kadar ileri gitti.
'Ukrayna'daki mevcut insani felaket, Rusya-Ukrayna barış görüşmelerine yeni bir baskı ekledi'
'Savaşın ilk kurbanı hakikattir', bu ünlü Batı atasözü, 'hakikatin' peşinde koşmanın trajediden kaçınmak kadar önemli olduğunun tamamen farkında olması gereken Amerikalı ve İngiliz karar alıcılar ve politikacılar tarafından birçok kez alıntılanmıştır. Nasıl olursa olsun Buça olayında şu hiç kimse en azından bir şeyi inkar edemez: İnsani felaketin esas suçlusu savaşın kendisidir. Ukrayna'daki mevcut insani felaket, Rusya-Ukrayna barış görüşmelerine yeni bir baskı ekledi. Ancak kriz, ateşkesin ve barış görüşmelerinin gerekliliğini ve önemini gösteriyor, çünkü bir an önce ateşkes sağlanmazsa gelecekte daha fazla felaket yaşanabilir.
Bu anlamda Buça olayı, uluslararası topluma ciddi bir sorumluluk ve soruşturma takibinin yanı sıra yangını körüklemeken ve bıçağı saplamaktan kaçınılması gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Barışı savunmak ve müzakereleri ilerletmek konusunda ısrar edilmelidir. Ne kadar zor olursa olsun, sonuç olarak ateşkes ve barış sağlanmalıdır. Yaşamları sadece koruyabilecek ve huzuru getirebilecek olan sadece barıştır."