Rusya’nın Donbass operasyonu sürerken, ABD’nin yaptırımları ve tehditleri de hız kazanarak devam ediyor. ABD Başkanı Joe Biden ile Polonya’ya giderken gazetecilere konuşan ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, “ABD yaptırımlarına uymayan veya onları zayıflatmak veya bunlardan kaçınmak için sistematik çabalar sarf eden kişi veya kuruluşların belirlemenin de araçlardan biri olduğunu” söyledi. Bu sözler ise Batı basınında ‘ikincil yaptırım tehdidi’ şeklinde servis edildi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de, "boşlukları kapatmak ve yaptırımların etrafından dolanmayı imkansız hale getirmek" için ellerinden gelecek her şeyi yapacaklarını vurguladı.
Rusya Merkez Bankası verilerine göre, 2021’de ülkenin toplam ihracatı 489.8 milyar dolar. Bunun 110.2 milyar doları petrol, 68.7 milyar doları ise petrol ürünlerinden oluştu. Doğalgazın toplam ihracat değeri 61.8 milyar dolar olarak açıklandı. Rusya Avrupa’nın en büyük enerji tedarikçilerinden biri ve en çok ihracat yaptığı ülkeler arasında Hollanda ve Almanya yer alıyor. Türkiye ile Rusya’nın 2021’deki ticaret hacmi ise 33 milyar dolar.
Peki, ABD, aralarında kendi müttefiklerinin de olduğu Rusya ile ticaret yapan ülkelere ait şirketlere yaptırım uygulayabilir mi? Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal ve ekonomi yazarı gazeteci Recep Erçin Sputnik’e değerlendirdi.
‘ABD son Ukraynalı ölünceye kadar devam ettirip, Rusya’nın olabildiğince yıpratılmasını arzu eder’
Avrupa’nın ‘ikincil yaptırımlara’ istekli olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ünal, ABD’nin Avrupa’yı bu konuda ikna etmesinin çok zayıf bir ihtimal olduğu görüşünde. Bu sebeple Amerika’nın bu yaptırımları uygulamasının ‘zor olduğunu’ ifade eden Ünal “Bu ihtimali zayıflatan bir başka şey de, sanki Ukrayna ile Rusya arasındaki diplomatik müzakereleri uzlaşmaya doğru daha hızlı yol alıyor görünmesi. Burada da şöyle bir risk var; Ukrayna ile Rusya arasındaki görüşmeler bir sonuca doğru gidiyor olabilir ama acaba bu sonuca doğru gitmeyi veya ortaya çıkacak bir anlaşmayı ABD bozdurmak için uğraşır mı? Yani, Ukrayna’yı böyle bir uzlaşıya gitmekten vazgeçirmeye uğraşır mı? En önemli, bir milyon dolarlık soru bu. Cevabını da hiç birimiz bilmiyoruz. Ama şunu söylersek yanlış olmaz. ABD son Ukraynalı ölünceye kadar bu savaşı Ukrayna’nın devam ettirip Rusya’nın orada, kendi tabirleriyle, olabildiğince yıpratmak için uğraşmalarını kesinlikle arzu eder. Kesinlikle ister, bunu da söylüyorlar zaten. Yaptıkları açıklamalardan bunu böyle olduğunu çıkarabiliriz. Ama Ukrayna buna rağmen uzlaşmadan yana tavır almak yerine bu savaşa devam eder mi” dedi ve ekledi:
‘İkincil yaptırım ihtimali zayıf ancak mümkün değil diyemeyiz, ABD çok kutupluluğa giden yolu engellemek için elinden gelen her şeyi yapacaktır’
“Özellikle Batı Avrupa’daki ABD’nin müttefikleri, bu savaşın uzamasını mı istiyorlar, ki bence istemiyorlar. Çünkü bu karşılıklı yaptırımlar konusunda Rusya’ya zarar verirken kendilerine de zarar verdiklerini en iyi bilenler onlar. Dolayısıyla bu faktörlerin hepsini yan yana getirirsek bence ikinci yaptırımlar ihtimali zayıf. Ama mümkün değil demek de zor. Çünkü Amerika’daki bu yönetim çok kutupluluğa giden yolu engellemek için elinden gelen her şeyi yapacaktır.”
‘Türkiye’nin girişimiyle Ukrayna-Rusya arasında bir uzlaşma çıkarsa bu aslında herkesi kurtarmış olur’
Avrupa’nın ‘ikna’ durumunun oldukça önemli olduğuna dikkat çeke Ünal, Çin’in halihazırda Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmadığına da dikkat çekti. Mevcut durumda Çin’e karşı yaptırım söz konusu olursa tüm dünyanın ekonomik ve ticari durumu etkileyebileceğini ifade eden Ünal “Bunu Avrupalılar, ABD’deki şirketler ister mi? Hepsi devreye girer. Mesela şu anda Rusya’nın enerji ödemelerini ruble olarak isteyeceğini açıklamasıyla birlikte ortaya çıkan sorun aşılmış değil. Avrupalılar açısından aslında Türkiye’nin yaptığı kolaylaştırıcılık ve belki bir uzlaşma herkesi kurtarır. Türkiye’nin girişimiyle ortaya bir anlaşma, Ukrayna-Rusya arasında bir uzlaşma çıkarsa bu aslında herkesi kurtarmış olur. Dolayısıyla bunu biraz daha bekleyeceğiz gibi görünüyor. Ama ben şu aşamada ikinci yaptırım uygulanmasını çok zayıf görüyorum” dedi.
‘Türkiye’ye yaptırım uygulamak zor ancak Biden’ın Türk ve Türkiye düşmanlığı düşünülürse ‘yapılmaz’ demek de zor’
ABD’nin Türkiye’ye ikincil yaptırım uygulama ihtimalinin ‘çok düşük’ olduğunu ifade eden Ünal’a göre, eğer böyle bir şey gerçekleşirse ‘büyük bir kırılma yaşanır’. “Böyle bir şey yapmaları Türkiye’ye düşmanlık anlamına gelir. Mesela diyelim ki, Türkiye’nin rezervlerine el koyacaksın, böyle bir krizde; Türk halkı bunu yapan adamı yer. Türkiye’de zaten ABD karşıtlığı yüzde 85-90 arasında ölçülüyor” diyen Ünal, Türkiye’nin Ukrayna krizinde uyguladığı politikayla çok kritik bir konuma geldiğini söyleyerek “Biden’ın belki de kafasının açık olduğu tek konu olan Türk ve Türkiye düşmanlığı olduğu düşünülürse, yapmazlar demek de zor. Ama yaparlar demek de kolay değil. Bence Türkiye’ye uygulayamazlar. Bu ihtimal üzerine hesap yapmamak lazım. Ama Biden o denli Türk ve Türkiye karşıtı bir adam ki, ekibinde de böyle insanlar var. Ekibindekiler Biden’a göre biraz daha dengeli olabiliyorlar şartlar öyle gerektirdiğinde. Bunu Türkiye’de zorlarlar mı? Yaparlarsa çok büyük kırılmalar olur. İşin içinden çıkılamaz. Türkiye Rusya’ya uygulayamaz. Tek kelime ile kestirip atmak lazım. Niye uygulayamaz? Çünkü çok ciddi ekonomik ve ticari ilişkilerimiz var” ifadelerini kullanarak şunları söyledi:
‘Rusya ile pek çok konuda geliştirmeyi düşündüğümüz ilişkilerin yanı sıra, bir müzakere ile çözmeyi ümit ettiğimiz beklentilerimiz var’
“Pek çok konuda da Rusya ile geliştirmeyi düşündüğümüz ilişkiler olduğu gibi, bir müzakere ile çözmeyi ümit ettiğimiz beklentilerimiz var. Mesela Kıbrıs’ta tek devletli bir çözüm, Rusya’nın da işine gelmiyor. Çünkü o adayı bir Avrupa Birliği adası ve hatta uzlaşmayla ve Türkiye’nin de onay vermesiyle bir NATO adasına dönüştürür. İki devletli çözüm Rusya’nın da işine gelir. Onlar da giderek bunun farkındalar. Suriye’ye sığınmacıların geri gönderilmesi, Adana Mutabakatı’nın güncellenerek yerine konulması, Suriye’nin de KKTC’yi tanıması gibi pek çok şeyi içeren bir uzlaşmaya gitmek mümkün. Bu da Rusyasız olmaz. Kafkaslardaki işbirliğinden Karadeniz’in güvenliğine, Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerle ilişkileri gayet yumuşak bir şekilde yürütmekten nükleer enerjiye her şeyi geliştirmeye yönelik yelpazemiz ve beklentilerimiz var. Tüm bunların ortasına dinamit koyamayız.”
‘Ukrayna’ya verileceği ilan edilen silahlarla, gerçekten verilenler arasında da ciddi boşluklar var, bundan Ukraynalılar da şikayetçi’
Ünal, Rusya’ya karşı yapılan yaptırımların yanı sıra Ukrayna’ya yapılan silah yardımlarının ‘zayıf olduğuna dikkat çekiyor. Ünal “Ukrayna milliyetçileri de bunun farkında. Kendilerine yaptırım olarak söylenenlerin aslında yerine getirilmediğini, yaptırım olarak yerine getirilenlerin de çok cılız kaldığını, Rusya’yı böyle bir savaştan vazgeçmeye ikna edebilecek nitelikte olmadığını, kıta Avrupası’nın yaptırım politikasının da çok hızla yorgun ve bitkin düştüğünü, yeni yaptırım konularında konuşmak istemediklerini anlatıyorlar. Ukrayna’ya verileceği ilan edilen silahlarla, gerçekten verilenler arasında da ciddi boşluklar var. Dolayısıyla bunu en iyi görenler de Ukraynalılar, ciddi bir hayıflanma ve şikayet içerisindeler” diye konuştu.
‘Birleşmiş Milletler’den alınmış bir karar yok, Türkiye bu yaptırımlara katılmak zorunda değil’
Daha önce Rusya, İran, Türkiye, Kuzey Kore, Küba ve Venezuela’ya ABD’nin yaptırım uyguladığını hatırlatan Erçin ise ülkenin CAATSA kapsamında ‘ikincil yaptırımları’ uygulama yetkisine sahip olduğuna işaret etti. Erçin, Türkiye’nin ABD’nin Rusya karşı uyguladığı yaptırımlara katılmak zorunda olmadığı söyleyerek “Çünkü Birleşmiş Milletler’in bu yönde alınmış bir kararı yok. Nitekim Türkiye’nin de komşusu olması hasebiyle Rusya önemli bir enerji tedarikçisi. Bu anlamda o ülkenin Türkiye’ye bu anlamda yaptırım uygulaması zaten Türk iş dünyası açısından söz konusu olamaz. Çünkü yeri doldurulamaz bir ülke kısa ve orta vadede ticaret anlamında. Uzun vadede belki düşünülebilir. Bu yüzden Türkiye ve Türk şirketlerine yönelik acaba Amerika tarafından bir yaptırım gelir mi, bir baskı kurulması gündeme gelir mi diye, zaten tartışma konusu. Çünkü Türk bankalarının, finans sisteminin Rusya’da bir takım bağlantıları var ve her ne kadar SWIFT sisteminden dışlanmış olsa da TL-Ruble tarafından işlemler devam ediyor diyebiliyoruz” dedi.
‘ABD dış politikası yüzünden bizim gibi ülkeler komşularıyla düşman olmak zorunda değil’
Hem Türkiye’de hem diğer ülkelerde ABD’nin Rusya ile iş yapan şirketlere yönelik yaptırım getirilmesi endişesi olduğuna işaret eden Erçin, “Amerika küresel finans sisteminde kurduğu hegemonya ile beraber tüm bunları takip edip kontrol edebiliyor. Paranın izini sürdüğü için her şeyden haberi var. Böyle olunca çok küçük şirketlere dahi işine gelmezse ya da stratejik gördüğü şirketleri mesela, Rus savunma sanayine, bilişim sistemine tedarik sağlayan firmalara ‘siz artık bunu yapmayacaksınız, yoksa sizi yaptırım kapsamına alırım’ diye tehditlerde bulunabilir. Bu da hem Amerika’nın müttefikleri açısından hem Amerika ile tırnak içerisinde müttefik olan Türkiye gibi ülkeler açısından da son derece kabul edilemez bir durum. Çünkü ABD dış politikası yüzünden bizim gibi ülkeler komşularıyla düşman olmak zorunda değil. Fransa’da Le Pen Amerikan politikalarına karşı olduğunu ifade ediyor. Nitekim Almanya’da bunun rahatsızlığını görüyoruz. Fakat Avrupa Birliği’nde yer alan, ne kadar siyasetçi denir onlara bilmiyorum ama, biraz bürokratik kafayla hareket eden bir takım kişiler, kurumları temsil edenler bu konuda daha sert ve Amerikancı bir tavır sergileyebiliyorlar” diye konuştu.
'Batı medyası yaptırımların 'dolarsızlaşmaya imkan vermeyecek' şekilde yapılması için uyarı niteliğinde yazı paylaştı'
ABD’nin kendi kurduğu dolar hegemonyasını yaptırımlar için kullanmasının ülke için de zararlı olduğuna değinen Erçin “Nitekim Foreign Affairs’te çıkan bir yazıda Rusya’ya yönelik finansal yaptırımların Rusya ve Çin’in birlikte hareket etmesine ve dolarsızlaşma sürecini başlatmalarına ve hızlandırmalarına sebebiyet vereceğini ve dolayısıyla uygulanacak yaptırımların bu durum göz edilerek hareket edilmesi, dolarsızlaşmaya imkan vermeyecek şekilde uygulanması gerektiği yönünde bir yazı, uyarı kaleme alındı. Nitekim son günlerde Hindistan’ın Rupi ve Ruble ile enerji ticareti yapacağını duyurması, Suudi Arabistan’ın bu yönde bir hamlesinin olması, Çin’in Yuan-Ruble ile ticareti artıracağını ve Türkiye’nin zaten öteden beri bu yönde bir isteğinin olmasını gördüğümüzde dünyadaki dolarsızlaşma hareketinin başladığını yavaş yavaş ortaya koyuyor. Ben bunu artık geri döndürülemez bir süreç olarak değerlendiriyorum” ifadelerini kullandı.
‘Amerika en büyük kartını her zaman ilk olarak masaya koyan bir ülke konumunda’
ABD’nin ‘en güçlü silahı olan’ doları yaptırım aracı olarak kullanmasının transatlantik ülkelerinde rahatsızlık oluşturduğuna dikkat çeken Erçin, “Mesela Rusya ve Amerika kıyaslaması yaptığımızda, Rusya ciddi bir enerji ihracatçısı, Amerika da ciddi bir dolar ihracatçısı. Rusya’nın hiçbir zaman anlaşmazlık yaşadığı ülkelere ‘enerjinizi keserim’ tehdidinde bulunduğunu görmedik. Nitekim Rus uçağı krizinde bile Türkiye’nin gaz tedariğinde bir sıkıntı yaşanmadı. Fakat Amerika sürekli bu dolar meselesini gündeme getiriyor, finansal gücünü sürekli kullanıyor. Amerika en büyük kartını her zaman ilk olarak masaya koyan bir ülke konumunda. Böyle olunca da, artık bu kart işlemez hale getirilmek zorunda, ülkeler de bu yönde hareket etmeye başlayacaklar” dedi ve ekledi:
“Amerika’nın uyguladığı bu yaptırımları, ‘ya benim kurallarıma göre ya da ben size yaptırım uygularım’ şeklindeki adımları artık transatlantik dışındaki ülkelerin ülkenin elindeki bu silahı alması sonucuna yol açacaktır. Adım adım bunun başlayacağını göreceğiz. Nitekim Rusya meselesiyle beraber görevini devreden TÜSİAD’ın başkanı Simone Kaslowski dolarsızlaşma sürecinin tartışmaya başlandığını, belki de önümüzdeki dönemde buna göre bir planlama yapılması gerekeceğini söyledi.”
‘Türkiye’nin en küçük iktisadi hareketi takip ediliyor, bunun neden yaptırımlar konusunda kamuoyu oluşturup baskı kurmak’
Erçin “Özellikle Batı medyasında Türkiye’nin bu süreçte iktisadi anlamda yaptığı adımlar çok yakından takip ediliyor. Charter uçuşlarının olmaması, turizme çözüm bulunması noktasında, Rusya ile ticaretin yürümesi noktasında yapılan tüm adımlar, Rusların Türkiye’den ev alması gibi, manşetlere çekiliyor. Bunun yapılma nedeni de, batı tarafından bununla ilgili bir kamuoyu oluşturulup Türkiye’ye de yaptırımlar konusunda baskı kurmak, Rusya’yı daha da yalnızlaştırmak. Batı’nın amacı bu. Türkiye’yi bu şekilde zorlamaya çalışıyorlar. Bunun yanında da Batılı şirketler Türkiye üzerinden Rusya’ya mal satmaya çalışıyorlar. Yani kendi devletleri yaptırım uygularken, bir yandan da Batılı şirketler Türkiye’deki iş ortakları üzerinden Rusya’ya mal tedarikinin devam etmesini istiyorlar. Bu yönde çaba harcıyorlar. Burada tam bir ikiyüzlülük söz konusu. Daha önce ABD’nin İran’a yaptırım uygulayıp Türkiye üzerinden Amerikalı ve Fransız şirketlerinin İran’a mal satması gibi. Aynısını burada görüyoruz. Batı bir taraftan bize bizim ekonomik ilişkilerimizi bozmaya çalışırken diğer yandan kendi şirketlerinin el altından iş yapmasına müsade ediyor” şeklinde sözlerine son verdi.