TÜSİAD seçimli genel kurulu dün yapıldı. Simone Kaslowski başkanlık görevinden ayrıldı. Başkanlar Konseyi'nin önerisi ile Orhan Turan ve listesi seçimlere tek aday olarak girdi. Oylama sonucu TÜSİAD Başkanı Turan seçildi.
Aydınlık gazetesinden Recep Erçin'in
haberine göre Kaslowski, toplantıda şu mesajları verdi:
'Dolar sonrası' bir finans dünyasını tasavvur etmeye başlamamız gerekecek' ifadelerini kullanana Kaslowski, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Teknoloji alanında iki ayrı evrenin şekillenmeye başladığını görüyoruz. Stratejik üretimlerde ve imalat sanayiinde standartlar belirlemek gibi korumacı tedbirler aracılığıyla küresel oyuncuların, yeni tedarik zincirleri ağları oluşturması, bölgesel ekonomik kümelerin giderek daha baskın hale gelmesi ihtimalleri yüksek. Rezervler üzerindeki tasarrufların uzun erimde, doların tahtını sarsmasının mümkün olabileceğine dair bir tartışma başladı. Belki de, 'dolar sonrası' bir finans dünyasını tasavvur etmeye başlamamız gerekecek. Ülkelerin içinde de gelir eşitsizliği konusu giderek daha kapsamlı şekilde siyasi gündemin merkezine yerleşecektir. Bunlar hiç kuşkusuz Türkiye’nin yakından takip etmesi gereken, ekonomik geleceğini ilgilendiren muhtemel gelişmelerdir.”
“AB’nin Türkiye’ye yaklaşımında perakendeci yaklaşımdan vazgeçerek, ilişkilerin sağlam ve sağlıklı şekilde yeniden rayına oturması için çalışması ve yaratıcı olması gerekecektir” diyen Kaslowski ayrıca büyüme ve kalkınma arasındaki farka değinerek, “Herkese 'yoksullaştıran büyüme' kavramını hatırlatmak isterim. Katma değeri düşük, teknolojik olmayan ürünlerle ya da ticarete tabi olmayan sektörlerde büyüyebilirsiniz ama kalkınma gerçekleşmez. Aksine, hızlı büyüme adına attığınız bazı adımlar toplumunuzun fertlerini yoksullaştırabilir. Yerine konulamayacak kaynaklarınızı tükettikçe bu yoksulluğun derinleşmesinin koşullarını hazırlarsınız” mesajı verdi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, konuşmasında risklere ve sorunlara dikkat çekerken diğer yandan da Türkiye'nin potansiyeline değindi.
Özilhan, Türkiye'nin daha iyi bir konuma erişebilmesi için “Yeterki doğru politikaları iyi bir planlama ile uygulayalım.” mesajı verdi. “Yeni bir krizle karşılaşma ihtimali yok; yakında düzlüğe çıkarız' varsayımıyla hareket etme lüksümüz yok.” diyen Özilhan, “Elimizdeki imkanları tedbirli kullanmak ve en önemlisi de bünyemizi kuvvetlendirmek zorundayız.... Enerji, gıda ve başka temel mallarda fiyat artışı ve tedarik sorunları en çok Avrupa’yı ve bizi olumsuz etkileyecek. Enerjide ve üretim için temel girdilerde ithalata bağımlılık yıllardan beri çözemediğimiz sorunlar. Dışa bağımlı olduğumuz sürece dışarıdan enflasyon ithal ediyoruz. Enerjide ve üretimde ithalata bağımlılığı azaltmak için doğru bir sanayi stratejisi izlemeli ve kıt kaynakları doğru alanlara yönlendirmeliyiz” diye konuştu.
Üretim için yatırım, yatırım için de düşük faiz oranları gerektiğini fakat yatırımları canlandırmak amacıyla faiz oranlarının çok düşük tutulmasının yüksek enflasyon ortamında tasarrufları cezalandırdığını belirten Özilhan, “Negatif reel faizler çok yüksek olunca tasarrufların yatırıma dönüşme mekanizması çalışmıyor. Para tasarrufa yönelmek yerine dövize, altına, emlak yatırımına, ithal elektronik eşyaya ve ithal otomobile yöneliyor. Bu nedenle üretim yapısını değiştirmeden, ithal girdilere olan bağımlılığı ortadan kaldırmadan, yatırıma yönelecek tasarrufları artırmadan, tarım ve sanayi üretimini hızlandırmadan fiyat istikrarını kalıcı olarak sağlayabilmek mümkün değil. Bunun birincil koşulu da uzun vadeli politika geliştirmek. Uzun vadeli politika ihtiyacının en önemli olduğu alanlardan birisi de tarım” ifadelerini kullandı.
Hangi senaryo gerçekleşirse gerçekleşsin Batı'nın arz zincirlerinde çeşitlendirmeye gideceğine değinen Özilhan, şunları söyledi: