POLİTİKA

Akşener: Millete şifa formülleri anlatmayı bırak, milleti nasıl doyuracaksın sen asıl onu anlat

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, "Millete şifa formülleri anlatmayı bırak, milleti nasıl doyuracaksın sen asıl onu anlat" dedi.
Sitede oku
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM'deki grup toplantısında konuştu.
Akşener'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Senin işin, milletimize gece yatmadan önce yemek için, tavsiyelerde bulunmak değil milletimizin istediğini yiyip, yatağa da karnı tok girmesini sağlamaktır. Millete şifa formülleri anlatmayı bırak, milleti nasıl doyuracaksın sen asıl onu anlat. Ayıptır, günahtır.
Bay Kriz ve arkadaşlarının başımıza bela ettiği, bu ucube sistemi, inatla savunanlara, sormak istiyorum: Eğer bugün Türkiye’de, yargı bağımsız olsaydı bu kadar yolsuzluk yapılabilir miydi? Bir bakan, kendi şirketine dezenfektan ihalesi verip, sonra da, hiçbir şey olmamış gibi, ortalıkta dolaşabilir miydi? Bir savcı çıkıp, soruşturma açabilseydi bu ülkenin bakanları, sade bir vatandaş gibi, hesap vermek zorunda olsaydı Türkiye’de yolsuzluk, bir kanser gibi yayılabilir miydi?
Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, yüz yıllık kurumları, güçlü ve ayakta olsaydı devletin bakanı çıkıp, pişkin pişkin, “bürokrasiyi alaşağı ederiz” diyebilir miydi?
Biliyorsunuz, ilkini 12 Şubat’ta gerçekleştirdiğimiz toplantının sonrasında, 28 Şubat günü, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerimizi, ana hatlarıyla, milletimizin takdirine sunmuştuk. Geçtiğimiz hafta sonu da, yeniden bir araya gelerek, hem parlamenter sisteme geçiş sürecinin, detaylarını konuştuk, hem de, ülkemizde yaşanan, güncel sorunları istişare ettik. Yalnız görüyoruz ki; bu tablo, Cumhur İttifakı bileşenlerinin canını çok sıkıyor. Elbette anlayışla karşılaşıyorum. Çünkü, şimdiye kadar yürüttükleri, “cambaza bak” oyunu bozuldu. Çünkü şimdiye kadar yürüttükleri, kutuplaştırma siyaseti dağıldı. Çünkü rahatları bozuldu, rahatları.
Yalnız kendilerini şimdiden uyarmak istiyorum: Bu daha başlangıç.
O rahatlar, daha çok bozulacak, çok. Sarayda yan gelip yatanlara da, Sarayın gölgesinde keyif çatanlara da, Bay Kriz’i arkasına alıp, “rantastik” hayatlar yaşayanlara da, bundan sonra rahat yüzü yok. Ona göre.
Biz, yeni bir “tek adam” belirlemek için bir araya gelmedik. Biz, Türkiye’yi, bu ucube sistemden kurtarmak için bir araya geldik. Bu ucube sistem yerine, kuvvetler ayrılığına dayalı bir hukuk sistemini, nasıl hayata geçireceğimizin, yol ve yöntemlerini konuşuyoruz.
Biz 6 parti olarak, Türkiye’nin işte bu hayati ihtiyacını görüyoruz. O nedenle de, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz. Onlar masanın şekliyle, altıyla, üstüyle örtüsüyle, bacaklarıyla uğraşıyor.
Biz asıl mesele sistemdir dedikçe, onlar ısrarla aynı soruyu soruyor “Adayınız kim?” diyorlar. Defalarca söyledim, yine söylüyorum; Adayımız, Türkiye Cumhuriyeti’nin, 13’üncü Cumhurbaşkanı olacak. Bu kadar net. Ama onlar ısrarla isim konuşuyorlar.
Aday belli olmadan yapılan toplantıların, anlamsız olduğunu söylüyorlar.
Nitekim, Bay Kriz’in, Tokat’taki çiftçi buluşmasında da, benzer sorunlara değinen,
artan yem fiyatlarından dolayı, hayvanlarına bakamadığı söylemeye çalışan, bir üreticimiz vardı. Lafı ağzına tıktılar. Sayın Erdoğan, hemen olayı kendi menfaatine çevirmek için, “Vahit Bey, Uruguay’dan et arıyor. Uruguay’dan getireceğine, sizin hayvanlarınızı alsın.” dedi. Şu rezalete bakar mısınız?
Emniyet Teşkilatımızın, zaten AK Parti iktidarında iyice azalan, huzuruna göz diktiler.
Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde, 17 Mart’ta, bu arkadaşlar; çıkarttıkları bir genelgeyle, yeni tayin sistemi getirdiler. Bu sisteme göre; Mevcutta, doğu ve batı olarak, 2’ye ayrılan tayin bölgeleri; Kendi içerisinde de, 2’şer bölgeye ayrılarak, toplamda 4 bölgeye çıkarıldı. Bu sözüm ona sistem ile, artık bir polis kardeşimiz;
meslek hayatı boyunca 4 defa, zorunlu olarak tayin edilecek.
Emniyet Teşkilatı’mızın birikimine saldırıyorlar. Biliyorsunuz, kapatılan Polis Akademisi’nden hâlâ bir ses yok. Bir rütbeli memur, 4 yılda yetişirken, bugün, 6 aylık hızlandırılmış programlarla, komiser yardımcısı rütbesi veriliyor. Böylece Emniyet Teşkilatı’nın geleceğini, yetersiz ve donanımsız kadrolara teslim ediyorlar. Aidiyet duygusu oluşmayan, mesleği benimsemeyen, ve daha da acısı, mesleki yetkinliklerden yoksun kadrolarla, Emniyet Teşkilatı’nın, birikimini sömürüyorlar.
Türkiye’nin müstakbel başbakanı olarak, söz veriyorum: Buna asla izin vermeyeceğiz. Kahraman Türk Polisi’nin değerini, sadece şehit olduğunda bilen, bu köhnemiş zihniyeti mutlaka değiştireceğiz. Emin olun çok az kaldı. Sizler için 3600 ek göstergeyi çıkartmak da, inşallah bize nasip olacak.
Yorum yaz