Radyo Sputnik’te yayınlanan Meliha Okur’la Anlat Bana programına konuk olan Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Ukrayna tarafından Odessa açıklarına döşenen mayınlarda kopmaların başlaması ve bu mayınların Karadeniz’e sürüklenmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin en fazla balık aldığı denizin Karadeniz olduğunu ve Karadeniz’in kirletilmeyip korunması gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Karadeniz uzaydan bakıldığında bile yeşil görünür. Yeşil, verimli deniz demektir. Plankton verimliliği çok yüksek demektir. Bu denize başta Tuna’dan olmak üzere birçok bölgeden nehir girdisi var ve gelen besleyici maddeler balıkçılık için çok önemli çünkü bu besleyici maddeler balık üretiminin artışını sağlarlar. Balıkçılığın sürdürülebilirliğinin sağlanması lazım, ne yazık ki ülkemizde artık balıkçılık sürdürülebilir değil artık. Tekne sayısı 27 binlerden 16 binlere indi. Bu teknelerin bir kısmını devlet balıkçıdan satın alıp balıkçılık üzerindeki baskıyı azaltmaya çalışıyor, bu doğru bir politika” dedi.
‘Bir kayıp var ve bu kayıp bir şekilde tazmin edilmeli’
Öztürk, “Karadeniz Türkiye’nin balık deposu, yüzde 50’den fazla balık Karadeniz’den çıkıyor. Bu devam ederken mayınlar geliyor ve İğneada ile Kefken arasındaki bölge balıkçılığa kapatılıyor. Balıkçı sayısı binin üzerinde ve binlerce ton balıktan söz ediyoruz. Dolayısıyla bir kayıp var ve bu kayıp bir şekilde tazmin edilmeli. Bunu hükümet gerekli yerlere başvurarak, iyi bir dosya hazırlayarak, Savaş Tazminatı Komisyonu’na vermeli” dedi.
‘Karadeniz hızla Akdenizleşiyor’
Marmara’da müsilaj, Ege’de ise balon balığı görülmesini değerlendiren Öztürk, “Balon balığı Karadeniz’de de var. Karadeniz hızla Akdenizleşiyor. Bunun sebebi iklim değişikliği. Balon balığı Kızıldeniz’in bir türü. Uzun süre Akdeniz’de, Marmara’da kaldı ve bu büyük bir ekolojik felaket. Marmara’da yüzün üzerinde yabancı tür var. Denizler sağlıklarını kaybettiği için dirençleri azaldı, denizlerin dirençlerini artırmamız lazım. Bunun yollarından biri koruma alanı oluşturulması. Bu sağlanırsa kapalı alanlarda yeniden balık popülasyonu artacak ve dışarıdan gelen yabancı organizmalara karşı bariyer görevi oluşturacaklar. Bugün ekosistemde büyük bir kırılma olduğu için Kızıldeniz’den çıkan balık Karadeniz’de kendini bulabiliyor çünkü önünde ona karşı koyabilecek hiçbir şey yok. Vatozun kalmamış, orfozun kalmamış, lahozun kalmamış, köpek balığının kalmamış bu büyük bir ekolojik felaket” dedi.
‘Fiyat istikrarı kalmadı’
“Dünyadaki 130 milyon tonluk üretimin yarısı artık balık üretimi” diyen Öztürk, “Bu 30 sene önce yüzde 5’ti, 10 sene önce yüzde 30’du. Dolayısıyla balık üretimi yani mavi ekonomi dünyanın her bölgesinde ilgi görüyor ve Avrupa Birliği de balık üretimini ve mavi büyümeyi artırmaya çalışıyor çünkü bu işsizliği önlemede ve gıda güvenliğini sağlamada bir çare. Kamunun bu konuda sorumluluk alması lazım. Kamunun öteki tarımsal ürünlerde olduğu gibi balıkçılıkta da kendini daha fazla hissettirmesi lazım. Et ve Balık Kurumu’nun soğuk depoları ve gemileri vardı. Bu gemiler, soğuk depolar kar ediyordu ve fiyat istikrarı sağlanıyordu. Bugün fiyat istikrarı kalmadı” diye konuştu.