Argumentı i Faktı gazetesine demeç veren Patruşev, Batılı ülkelerin kitle imha silahları kullanarak provokasyonlar planlayabileceği olasılığını dışlamadığını ifade etti.
Olağanüstü NATO zirvesinde tartışılan, Rusya’nın kitle imha silahlarıyla provokasyonlar hazırlıyor olabileceği yönündeki iddiaları yorumlayan Patruşev, “Batı'nın bu tür provokasyonların organizasyonuna yönelik planları kendi yapıyor olabileceği ihtimal dahilinde. Askeri kimyasal ve toksik maddelerin kullanımında en büyük deneyime sahip olanlar, mevcut kolektif Batı ülkeleridir. Birinci Dünya Savaşı'nda Almanlar, otuzlu yıllarda Japonlar, Vietnam'da Amerikalılar, Suriye'deki kimyasal provokasyonlardan bahsetmiyorum bile” dedi ve şöyle devam etti:
“Kimyasal silahların geliştirilmesini, üretilmesini, depolanmasını ve kullanılmasını yasaklama konseptini sıkı bir şekilde takip eden Rusya Federasyonu, söz konusu silahların tüm stoklarını imha etti ve bunu diğerleri ile birlikte Amerikalı uzmanlar da doğruladı.”
Aynı zamanda ABD’nin ‘bu süreci uzatmak için her türlü bahaneyi kullanarak’ kimyasal silah stoklarını hala imha etmediğine dikkat çeken Patruşev, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bakteriyolojik ve zehirli silahların geliştirilmesinin, üretiminin ve stoklanmasının yasaklanmasına ilişkin sözleşmeye rağmen Pentagon, dünya çapında yüzlerce biyolojik laboratuvar kurdu ve bu laboratuvarlarda mevcut belgesel kanıtlara göre aktif askeri biyolojik faaliyetler yürütülüyor.”
Patruşev, “Washington'un biyolojik silahlar yaratıyor olmasının ve zehirleyici maddeleri yok etme konusundaki isteksizliğinin tamamen somut hedefler peşinde olduğu ortada. Bu nedenle G7, öncelikle ABD'ye bu tür kitle imha silahlarının kullanımına yönelik planlarını, Washington'un kimyasal silahlarla provokasyon hazırlayıp hazırlamadığını, yasaklı silahları teröristlere ve neo-Nazilere devredip etmeyeceğini sormalı” ifadelerini kullandı.