Rusya Silahlı Kuvvetleri Radyolojik, Kimyasal ve Biyolojik Koruma Birliği Şefi İgor Kirillov, düzenlediği basın toplantısında, "Gelen materyaller, ABD kamu kurumları ile Ukrayna'daki biyolojik tesisler arasındaki etkileşim şemasını izlememize imkan tanıyor. Mevcut ABD liderliğine yakın yapıların, özellikle de Hunter Biden tarafından yönetilen Rosemont Seneca adlı yatırım fonunun bu faaliyetlerin finansmanıyla ilişkili olması dikkat çekiyor. Fon, en az 2.4 milyar dolar tutarında önemli finansal kaynaklara sahip. Aynı zamanda fonun, Black and Veach ile birlikte Pentagon'un biyolojik laboratuvarları için dünya çapında ana ekipman tedarikçisi olan Metabiota da dahil ABD Savunma Bakanlığı'nın ana yüklenicileri arasında yakın bir ilişki olduğu görülüyor" dedi.
'George Soros Vakfı, programın uygulanmasında doğrudan yer alıyor'
ABD'nin ilk nükleer bombasının geliştirildiği Los Alamos'taki nükleer merkezin Washington'un Ukrayna'daki biyolojik programının ana küratörü olduğunun altını çizen Kirillov, "Programın kapsamı etkileyici. Savunma Bakanlığı'nın yanı sıra ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı, George Soros Vakfı ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi programın uygulanmasında doğrudan yer alıyor. Bilimsel küratörlük, 'Manhattan Projesi' kapsamında nükleer silahlar geliştiren Los Alamos Ulusal Laboratuvarı da dahil önde gelen araştırma kuruluşları tarafından yürütülüyor. Tüm bu faaliyetler, Pentagon'un tam kontrolü altında gerçekleştiriliyor" ifadelerini kullandı.
Kirillov'un öne çıkan diğer açıklamaları şöyle:
Askeri biyolojik faaliyetlerin finansmanı, ABD ve müttefiklerinin en az 16 bin biyolojik numuneyi Ukrayna dışına çıkarma imkanı sundu. Nüfusun doğal bağışıklığının bu kadar geniş çaplı taraması, muhtemelen belirli bir bölgenin nüfusu için en tehlikeli biyolojik ajanları seçmek için gerçekleştirildi. UP-8 projesine uygun olarak, Lviv, Harkov, Odessa ve Kiev'deki 4 bin askerden hantavirüs antikorları için ve 400 askerden de Kırım-Kongo kanamalı ateşi virüsü antikorları için kan örneği alındı.
Gürcistan'daki Lugar Merkezi'ne 10 binden fazla numune gönderildi. Alıcılar arasında İngiltere'deki referans laboratuvarlar, Almanya'daki Loeffler Enstitüsü de bulunuyor. Tüm bunlar, hassas genetik bilgilerin yurt dışına aktarılmasıyla ilgili riskler, ayrıca yalnızca Ukrayna için değil, numunelerin aktarıldığı bölgeler için de biyolojik güvenlik tehditleri yaratıyor.
Patojenik biyomateryallerin Ukrayna'dan Avrupa ülkelerine gönderilmesiyle ilgili bu durum, insanların ölümüne ve büyüklüğü Kovid-19 pandemisiyle karşılaştırılabilecek, salgın bazlı bir istikrarsızlık kaynağı oluşmasına yol açabilir.
Ukrayna laboratuvarlarındaki ABD'li askeri biyologlar, şarbonun böcekler yoluyla bulaşma yollarıyla ilgileniyorlardı. Askeri biyologların hayvan mezarlıklarının bulunduğu yerlerdeki böcek taşıyıcıların araştırılmasına ilişkin ilgisi tesadüf değil. Görünüşe göre, 2016'da Yamal'da çıkan şarbon salgınının sonuçlarını analiz ettiler, bu sırada hastalığın sinekler ve at sinekleri vasıtasıyla bulaştığı vakalar belirlendi.
Ukrayna askeri personelinin katılımıyla yürütülen araştırmalarla ilgili bilgileri yayınlamaya devam ediyoruz. Bu tür çalışmaların ABD'de yasak olduğunu ve ülkenin sınırları dışında Pentagon tarafından yürütüldüğünü belirtmek isterim. 4 binden fazla kişinin yer aldığı UP-8 projesi çerçevesindeki çalışmalardan daha önce bahsetmiştik. Bulgar medyasında yayınlanan verilere göre, sadece Harkov laboratuvarında yapılan deneyler sırasında yaklaşık 20 Ukraynalı asker öldü, 200'ü de hastaneye kaldırıldı.
Elde edilen belgeler, ABD ve Kanada'da lisans prosedüründen geçmemiş, daha önce test edilmemiş ilaçlarla test yapma girişimini doğruluyor. Gelen bilgiler ışığında, bir uluslararası soruşturma çerçevesinde ABD'nin biyolojik laboratuvarlarının faaliyetlerinin gerçek hedeflerine ilişkin Washington'dan açıklama talep edilmesi gerekiyor.