NATO güçlerinin Yugoslavya’ya bombardıman başlatmasının üzerinden 23 yıl geçti. Yaklaşık 3 ay boyunca devam eden bu bombardıman, yakın zamanda ABD lideri Joe Biden’ın Yugoslavya'nın dağılması sürecinde oynadığı role dair konuşmasında söylediği “Belgrad'ın bombalanmasını, Amerikan pilotlarının gönderilmesini ve Tuna üzerindeki tüm köprülerin havaya uçurulmasını öneren bendim” sözlerinin sosyal medyada yayılmasıyla da gündeme geldi. NATO’nun Yugoslavya’yı bombalamasının yıldönümünde, saldırı sırasında yaşananları ve büyük sivil katliamları Sputnik derledi.
Kosova'daki Arnavut nüfusunun ‘etnik temizlikten’ ve 'insani felaketten' korunması nedeniyle başlattıklarını söyledikleri Müttefik Güç Harekatı sırasında 2 bin 500 Yugoslavya vatandaşı yaşamını yitirdi. NATO birlikleri, 24 Mart’tan 10 Haziran 1999’a kadar sürecek olan ve binlerce sivilin ölümüyle sonuçlanan bombardımanı başlattı. NATO’nun, BM Güvenlik Konseyi'nden yetki almadan başlattığı bu bombardımanda, ülke genelinde 995 tesis toplam 2 bin 300 kez vuruldu. Yugoslavya topraklarına seyreltilmiş uranyum içerenler de dâhil olmak üzere yaklaşık 420 bin mermi düştü.
Yugoslavya'nın NATO tarafından bombalanması
© AFP 2023
Sivil amaçlı kullanılan alanlar defalarca NATO tarafından bombalandı
Ancak bu NATO’nun Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ne düzenlediği ilk ‘operasyon’ adı altındaki saldırısı değildi. Zira, ittifakın 1995'te federasyona bağlı Sırp Cumhuriyeti'ni bombalamasından sonra kendi sınırlarının dışında gerçekleştirdiği ikinci operasyon oldu. Bu operasyonda da ‘askeri tesisler’ hedefleniyor dense de, 25 bin konut imha edildi, 470 kilometre otoyol ve 595 kilometre demiryolu zarar gördü ve Biden’ın kendi ağzıyla söylediği gibi, 38 köprü imha edildi.
Ayrıca, 14 havalimanına, neredeyse 40 hastane ve polikliniğe, yaklaşık 100 okul ve kreşe, 176 kültürel yapıya zarar verildi. Sırp değerlendirmelerine göre bombardımana maruz kalan yapıların yüzde 38'i, sivil amaçlı kullanılıyordu. NATO’nun kullandığı ‘akıllı bombalar’ nasıl oluyorsa sürekli hedef şaşırarak sivilleri vuruyor, yüzlerce Arnavut hayatını kaybediyordu.
Yugoslavya'nın NATO tarafındna bombalanması
© AFP 2023
Arnavut sığınmacıların bulunduğu konvoy bombalandı, 16’sı çocuk 73 sivil hayatını kaybetti
Hatta öyle ki NATO’nun, Arnavut sığınmacılardan oluşan bir konvoyu Yugoslav askeri konvoy "zannederek" 2 saat boyunca defalarca bombaladığı saldırıda 16 çocuğun da aralarında bulunduğu 73 sivil hayatını kaybetti. Olayın ardından açıklama yapan NATO sözcüsü Jamie Shea, “Askeri araçları hedef aldığımızdan eminiz” dese de sonradan, uçakların konvoya saldırarak toplam dokuz bomba attığını kabul etmek zorunda kaldı.
NATO, Çin büyükelçiliğini hedef aldı, 3 gazeteci yaşamını yitirdi
Akabinde ABD’nin beş JDAM güdümlü bombası, Belgrad'daki Çin Büyükelçiliğini hedef alarak üç Çinli gazetecinin de ölümüne sebep oldu, altısı ağır olmak üzere 20'den fazla kişiyi yaraladı.
İki olay da kamuoyunda büyük tepkiye yol açmıştı. Saldırının ardından Pekin'deki ABD ve İngiliz Büyükelçilikleri ile Çin'in diğer yerlerindeki konsoloslukların önünde üç gün süren büyük protestolar düzenlendi. Bunun üzerine sadece büyükelçiliği bombalamaları ile ilgili açıklama yapan dönemin ABD Başkanı Bill Clinton bombalamanın ‘yanlışlıkla’ olduğunu belirterek, "Özür dilerim, bundan pişmanım" demişti.
NATO’dan sivil ölümlere karşı ‘tali hasar’ açıklaması
NATO basın sözcüsü Jamie Shea ise Yugoslavya’ya karşı düzenlediği bu harekatın "tarihteki en kesin ve en düşük tali hasarlı hava harekatı" olduğunu söyledi. Bu harekat devam ederken Uluslararası Kızılhaç Komitesi “Kosova'da bir köprüde yolcu treninin tahrip edilmesi ve sivil araçlara saldırı olmuştur” ifadelerini kullanırken, 4 Mayıs’ta Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Mary Robinson “Sivil otobüslerin köprülerde olup olmadığını anlamak mümkün değilse, o köprüler patlatılmalı mı? Bunlar çok önemli sorular. Çünkü insanlar tali hasar değil, öldürülen, yaralanan, hayatları mahvolan insanlar ve sivillerin modern savaşların, modern çatışmaların bu kadar ön saflarında yer almasından dolayı çok endişeliyiz” şeklinde konuşmuştu.
Televizyon kanalının binası bombalandı, üniversiteye misket bombası atıldı
İttifak tarafından ‘tali hasar’ olarak nitelendirilen bu sivil ölümlerinin başlıcaları şu şekilde:
Belgrad'da ulusal televizyon kanalı RTS (Sırbistan Ulusal Televizyonu) binasına yönelik hava saldırısında 16 gazeteci hayatını kaybederken 16 kişi de yaralandı. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) olayı, "Sivil ölümlerinin en kötü olaylarından biri ve kesinlikle Belgrad'daki en kötü olay" olarak nitelendirdi.
‘Akıllı bombalar’ yerine şehirleri ağır uçaklarla 24 saat bombalamaya karar veren NATO birlikleri, Niş şehrinde bulunan üniversiteye misket bombaları ile saldırdı. Bombalar, rektörlük ofisine, şehir merkezindeki tıp merkezi yakınına, pazar yeri, araba galerisi ve otopark da dahil olmak üzere sivil bölgelere atılmıştı. Saldırı sonucu 14 sivil öldü ve 28 kişi yaralandı. ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi, bu olaya yönelik kamuoyudan gelen tepkilerin ardından, ‘hatalı üretilmiş’ bir misket bombası kullanıldığını iddia etti. İnsan Hakları İzleme Örgütü, ABD ve İngiltere’nin kullandığı bu bombalar sonucu yaklaşık 150 sivilin öldüğünü açıkladı.
Belgrad'daki Sırbistan Radyo Televizyonu'nun (RTS) hükümet tarafından işletilen stüdyolarını yerle bir eden bir füze saldırısının ardından. Enkaz altında on altı kişi öldü.
© REUTERS
NATO yolcu otobüsüne füze attı, herhangi bir askeri hedefin bulunmadığı köye misket bombaları gönderdi
Priştine'nin 20 kilometre kuzeyindeki Luzane köprüsü yakınında seyahat etmekte olan bir yolcu otobüsüne NATO birlikleri tarafından füze atıldı. İkiye ayrılan otobüsün bir bölümü 60 metre aşağıdaki nehre düştü. Bombalamada Sırp ve Arnavut kökenli 46 sivil öldürüldü. Kurbanlar arasında 14 çocuk da vardı. Olay yerine yetişmeye çalışan iki ambulans da hedef alındı. Sağlık görevlilerinden biri yaralı olarak kurtuldu. 2 Mayıs'taki NATO basın toplantısında Albay Freytag ise hedefin ‘istenmeyen hasarlara’ neden olsa da meşru olduğunu iddia etti. Uluslararası Af Örgütü konuya dair yaptığı açıklamada, NATO'nun köprünün bombalanması da dahil olmak üzere saldırdığı hedeflerin seçiminde yasal yükümlülüğünü her zaman yerine getirmediğini belirtti.
13-14 Mayıs gecesi, herhangi bir askeri hedefin bulunmadığı Korişa köyüne NATO uçakları tarafından 8 misket bombası atıldı. Prizren'e yönelik saldırıdan ötürü göç etmek zorunda kalan çoğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan yaklaşık 400 Kosavalı Arnavut mültecinin sığındığı bir çiftlik isabet aldı. En az 100 sivil öldü, 60 kişi ise yaralandı. Sırp televizyonlarının bombalanan alanı yayınlamasının ardından NATO büyük tepki topladı. Olaya dair açıklama yapan NATO kurmayları ise ‘köyün meşru bir askeri hedef’ olduğunu iddia ederek skandal açıklamalara imza attı. Savunma Genelkurmay Başkan Yardımcısı İngiliz Tuğamiral Simon Moore ise düzenlediği basın toplantısında sivillerin vurulması ile ilgili sorulara karşılık, baharın sonlarına doğru daha iyi hava koşullarının NATO'nun hava saldırılarının hızını ve isabetliliğini artırmasına yardımcı olduğunu bile söyledi.
Sivil yolcu treni bombalandı, trenin ‘birden’ ortaya çıktığı savunması yapıldı
Sırbistan'ın güneyindeki Grdelica'da köprüden geçen sivil bir yolcu treni iki ayrı bombardıman ile vuruldu. Hassas güdümlü füzelerin kullanıldığı ABD savaş uçağının saldırısında en az 20 sivil yolcu öldürüldüğü söylenirken, ilan edilen kayıplarla beraber toplam ölü sayısı tahminleri 60'a kadar çıktı. Bu saldırı Sırp tarihindeki en ölümcül demiryolu felaketi olarak kayıtlara geçti. Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı (SACEUR) General Clark saldırının ardından yaptığı basın toplantısında, pilotun görevinin köprüyü vurmak iken birden trenin çıkmasıyla bir ‘kaza’ yaşandığını söyleyip özür diledi. Gazetecilerin trenin vurulmasının ardından ateşlenen ikinci bombanın bu açıklamayı yalanladığını sormasın üzerine ise Clark, “Misyonunu yerine getirmesi için hala görevini yapması gerektiğine inanıyordu” açıklamasında bulunarak pilotun treni bilerek vurduğunu da kabul etmiş oldu.
NATO F-15'ten fırlatılan iki füze tarafından vurulan bir yolcu treninin için için yanan enkazı. NATO'ya göre, jet köprüyü hedefliyordu, ancak her iki füze de treni vurdu. En az 20 yolcu öldü.
© REUTERS
Ortodoks ayini sırasında köprü 2 kez bombalandı, yerel halk NATO’nun kasıtlı yaptığını söyledi
Varvarin katliamı olarak da bilinen Varvarin köprüsü bombalaması, hepsi sivil 10 kişinin ölümüne, 17 kişinin ise ağır yaralanmasına sebep oldu. Ortodoks ayininin yapıldığı pazar günü köprünün en kalabalık olduğu zamanlarda alçaktan uçan iki NATO F-16 savaş uçağı, ilk lazer güdümlü bomba saldırısını ateşleyerek 3 kişinin ölümüne, 5 kişinin de ağır yaralanmasına neden oldu. İlk saldırıdan birkaç dakika sonra, insanlar yaralılara yardım etmek için köprüye koşarken iki bomba daha ateşlendi. Toplamda 10 kişi öldü, 17 kişi de ağır yaralandı. Yerel halk, köprünün tanklar için çok dar olduğunu ve gece yerine gündüz saatlerinde pazar ayininden sonra saldırıya uğradıklarını söyleyerek NATO'yu kasıtlı olarak sivilleri öldürmekle suçladı.
Yugoslavya'da NATO'nun saldırısı sonucu kızları kaybeden askerler
© AFP 2023
Hastane ve huzur evini bombaladığını yalanlayan NATO daha sonra saldırıyı itiraf etti: ‘Pilotun kafası karışmış’
Surdulica kasabasında bulunan Özel Tüberküloz ve Akciğer Hastalıkları Hastanesi'nin ana binasına iki, hastanenin arazisindeki huzurevine de ayrıca iki olmak üzere toplam dört NATO füzesi atıldı. Bombardıman sonucunda en az 17 kişinin öldüğü saptandı. Kurbanların 6’sı çocuk, en küçüğü ise 3 yaşındaydı.
AP muhabiri ise katliamı dünyaya şu şekilde duyurdu:
"Bombardımandan birkaç saat sonra, enkazı temizlemeye başlayan buldozerler, şaşkınlıktan donakalmış gibi çalışmaya çalışan ilk yardım ekipleriyle, büyük beton yığınlarını kaldırmaya uğraşıyordu. Parçalanmış bedenler, tanınmayacak kadar yanmıştı. Tıbbi yardım personeli, yedi bacak bulunduğunu, ancak bunların hangi bedenlere ait olduğunun saptanamadığını açıkladı. Bir evde bodrum katındaki odada, aralarında 5'inin çocuk olduğu tahmin edilen 11 kişiden geriye yalnızca çarşaflara yapışmış, yanmış et parçaları kalmıştı.”
NATO basın toplantısında Albay Freytag, Surdulica saldırısıyla ilgili bir soruya “Bu hedeflerin ikisi de meşru askeri hedeflerdi. NATO, Surdulica'da Sırpların zayiat veya tali hasar iddialarını doğrulayamaz” şeklinde yanıt verdi. NATO, hastane kompleksinin nasıl vurulduğuna dair hiçbir açıklama yapmadı. Ancak, Kongre önünde konuşan dönemin ABD Savunma Bakan Yardımcısı John Hamre ve CIA Direktörü George Tenet, hava harekatı sırasında bir hastanenin ‘kazara bombalandığına’ dair açıklama yaptı. Bakan Yardımcısı Hamre, “Bir hastaneyi bombaladığımız bir olay oldu. Tamamen bir kazaydı. Bu durumda, bu insan hatasıydı” dedi. Direktör Tenet ise, "Bir hastaneyi bombaladık. Bunu yapmak istemedik. Pilotun kafası karışmış” şekilde konuştu. Niş'teki bir hastane ve Belgrad'daki Dragiša Mišovi hastanesi de dahil olmak üzere birçok hastaneyi, kliniği ve tıp merkezini vuran NATO güçleri, nedeniyle İnsan Hakları İzleme Örgütü bu açıklamayı tatmin edici bulmadığını duyurmuştu.
Nato'nun Yugoslavya'yı bombalaması
© AP Photo / Darko Vojinovic
Nasıl anlaşmaya varıldı?
Kosova'nın Yugoslavya'da özerk bir eyalet olsa da NATO yönetiminde olmasını isteyerek kendine bir sömürü alanı daha açmaya çalışan ABD, ‘operasyonu’ bitirmeleri karşılığında Yugoslavya’nın egemenliğini tehdit eden şartlar teklif etti. Bu teklifleri barındıran Rambouillet Antlaşması’nda ‘Kosova'da düzenin korunması’ adına 30 bin kişilik NATO birliğinin ülkede bulunması gibi maddeler yer aldı. Sırp tarafı ise kendi topraklarında yerel güvenlik güçlerinin yerini almaya çalışan NATO birliklerini kabul etmeyerek, onların yerine silahsız BM gözlemcilerinin bulunmasını teklif etmişti.
NATO'nun bombardımanının Yugoslav ordusunun hızlı yenilgisi ile sonuçlanacağını planlamasına rağmen, bombardımanlar uzadı. Yapılan müzakereler sonunda, Sırp polisinin ve ordusunun Kosova'dan geri çekilmesi ve buraya çok uluslu barış gücünün (KFOR) konuşlandırılması konusunda anlaşmaya varıldı.
Bununla birlikte KFOR, Sırbistan'da terör örgütü olarak görülen 'Kosova Kurtuluş Ordusu’nda yer alan Arnavut terör yanlılarını silahsızlandırma süreciyle ilgilenme taahhüdünü üstlendi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından alınan 1244 sayılı karar ise Kosova'nın Yugoslavya içinde korunmasını öngörüyordu.
Yugoslavya'nın toprak bütünlüğü beyan edilmiş olmasına rağmen Kosova bağımsızlığını ilan etti
KKO'deki terör yanlılarının 'silahsızlanma' beyanına rağmen, Kosova kendi koruyucu birliklerini, ardından güvenlik güçlerini ve 2018'de kendi ordusunu kurdu. BMGK'nın 1244 sayılı kararında Yugoslavya'nın toprak bütünlüğü beyan edilmiş olmasına rağmen, 2008'de Kosova, uluslararası toplumun birçok üyesinin desteği ile tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etti.
Uluslararası güçler Kosova'ya geldikten sonra 200 binden fazla Sırp ve Arnavut olmayan diğer kişiler bölgeyi terk etti. Mevcut durumda Sırplar sadece Kosova'nın kuzeyinde ve küçük kapalı bölgelerde yaşıyor.
Yugoslavya’dan ayrılan ülkeler NATO üyesi oldu, ABD’nin denizaşırı bölgelerdeki en büyük üssü Kosova’da
Yugoslavya’nın dağılmasıyla 7 ayrı ülke kuruldu. An itibariyle bu ülkelerden 4’ü, Kuzey Makedonya, Slovakya, Karadağ ve Hırvatistan, NATO üyesi. Ancak, Sırbistan bu ittifaka üye olmayacağını söylüyor. Sırbistan lideri Aleksandr Vucic, son olarak 1999 yılında ölen çocukları unutamayacaklarını ifade ederek, NATO üyeliği fikrini kesin bir dille reddetti. Aynı zamanda ABD’nin denizaşırı bölgelerdeki en büyük üssü olma özelliğine sahip olan Bondsteel Kampı da Kosova’da bulunuyor.