EKSEN

'Avrupa'da şu an deli gibi Nazizm propagandası hakim hale geldi, önündeki tüm engelleri yıktılar'

Çağlar Tekin’e göre, Ukrayna krizi 'yasaklar dünyasının liberal dünyanın öteki yüzü olduğunu' ortaya serdi. "Avrupa'da deli gibi nazizm propagandası hakim oldu' diyen Tekin, Batı'nın medya ve ifade özgürlüğü şampiyonu liberallerinin bunu alkışlamalarını eleştirdi. Tekin, tüm Batı bloğunda el birliğiyle nazizmin diriltildiği görüşünde.
Sitede oku
Rusya Federasyonu'nun ABD'nin NATO'nun genişlemesinin Moskova'nın güvenlik çıkarlarını gözetecek şekilde durdurulması, Kiev yönetiminin Donbass için BM onaylı Minsk anlaşmalarını uygulaması ve 'tarafsızlığının' sağlanması gibi önerilerinin reddedilmesinin ardından başlattığı Ukrayna müdahalesi, bugüne dek görülmemiş bir enformasyon cephesi açılmasına yol açtı.
Batı'nın basın ve ifade özgürlüğüyle ilgili tüm söylemleri rafa kaldırılırken, Rusya ile bağlantılı kurumsal medya organlarına ağır bir sansür ve karartma uygulanmaya başlandı. Uygulama çalışanların şahsi hesapları ve Batı'nın gösterdiklerinin ötesine geçen tek tek bireylerin hesaplarının etiketlenmesine kadar varıyor. Batılı devlet aygıtları ve teknoloji şirketlerinin başını çektiği bu uygulamalar, sosyal medyada ağır bir dezenformsayon ve manipülasyonun da yolunu açtı. Twitter ve facebook gibi sosyal ağlarda, tek tek 'insan avına' çıkılarak Ukrayna'nın neonazilerinin videolarını paylaşan sıradan hesaplar bile askıya alınıyor. Buna karşılık Twitter ve Facbook Ukrayna bağlantılı hesapların oyun videolarını Rusya'nın bombardımanı gibi gösteren görsellerine geçit verirken, Ruslara yönelik nefret söylemlerini de teşvik etmeye başladı. Batı'dan gelen bu görülmemiş sansür ve karartmaya karşılık 'liberal özgürlükleri' savunagelmiş isimlerden tek ses çıkmaması dikkat çekici.
Batı'nın sansür ve karartmalarını gazeteci-yazar Çağlar Tekin ile konuştuk.

'Yasaklar dünyasının liberal dünyanın öteki yüzü olduğu ortaya serildi'

Çağlar Tekin'e göre, Ukrayna krizi yasaklar dünyasının liberal dünyanın öteki yüzü olduğunu ortaya serdi. Batı'nın Ukrayna meselesinde hiçbir haklı gerekçesi bulunmadığı görüşünü aktaran Tekin, darbe yapılan bir ülkede neonazilerin desteklenmesiyle ortaya çıkan sorunların BM onaylı anlaşmaları uygulatmayarak savaşın yolunun açıldığı ve ardından enformasyon karartmasıyla tek taraflı yalanlar döngüsüyle bir enformasyon savaşı başlatıldığı değerlendirmesinde bulundu:
“Çok bütünlüklü bir değişim yok. Yasaklar dünyası zaten liberal dünyanın bir yüzü. Baskı dönemleri veya kapitalist dünyanın güç yitirdiği dönemler halihazırda bu yalan döngüsünün devreye girdiği dönemler. Ama şu an gerçekten bunun son 30 yıllık sürede pik yaptığı görülüyor. ABD’nin bir yitim süreciyle paralel olduğu görüşünden yola çıkarak söylüyorum. Zira Ukrayna meselesi, Batı’nın hemen hiç haklı gerekçeye sahip olmadığı başlıklardan bir tanesi. Bir ülkeye gidiyorsunuz, orada bir darbe yaşıyorsunuz, darbeyi yapan neonazileri destekliyorsunuz. Neonaziler üzerinden yaptığınız darbeye itiraz eden herkesi teröristlikle suçluyorsunuz. Sekiz yıl boyunca bir katliamı seyredip verdiğiniz silahlarla destekliyorsunuz. Donbass bölgesi bu katliamın yaşandığı bölge. Tüm bunların sonunda yapılan iki anlaşmayı uygulatmıyorsunuz. Doğrudan taraf olmayan Rusya, anlaşma uygulanmayıp da insanlar katledilirken anlaşmada yapılacak sükuneti sağlama adına saldırıya geçtiğini söylüyor. Ardından buna yayın yasakları getiriyorsunuz. Hem medyada var hem siyaset alanında var. Ama bunun diğer savaşlardan farklı olarak son 10 yıllık periyotta insanlığın ana akım medyaya muhtaç olmadığı, sosyal medya üzerinden iletişim kurabileceği tezini de çürütüyorsunuz. Çünkü sosyal medya da tüm bu bölgeyi dışlıyor. Şu an Ukrayna’da yaşananları sosyal medyadan da çoklu bir şekilde dinleyemez hale geliyorsunuz.”
‘Avrupa’da şu an deli gibi Nazizm propagandası hakim hale geldi, önündeki tüm engelleri yıktılar’
Batı'nın enformasyon savaşında açıkça tek taraflılığı devreye soktuğunu belirten Tekin, Avrupa'da neonazizmin önündeki tüm barajların yıkıldığı bir propaganda dalgasının estirildiğini söyledi. Tekin'e göre bu Batı'nın Çin'e doğru ilerleyen mücadeledelesinde toplumun tamamını harp haline sokma girişimi:

“Bir buçuk gün içerisinde kurumsallık alanında yetinmeyip kişiler bazına indirdiler. Sputnik çalışanlarının hepsini doğrudan fişlediler. BBC de İngiltere hükümetine Sputnik'in Rusya'ya bağlı olduğu kadar bağlı. Amerikan medyası keza her bir iktidar blokundan birine ait ve tescilli yalan makineleri şeklinde çalışıyorlar. Madem eşitlik güdeceksiniz, madem Rusya’ya yakın bulduğunuz için fişliyorsunuz, BBC’yi de fişleyin. Ama sadece egemen dünyanın dışındaki isimler için kullanılır hale geliyor. Bu aslında kapitalizmin başka bir aşamaya geçtiğini de gösteriyor. Rusya düzeyinde yetinilecek gibi değil. NATO toplantısında gördük. Çin’e doğru ilerleyen bir mücadele öncesinde medyasından askerine özellikle toplumun tamamını bir harp haline sokma girişimi var. Bunun toplumsal alanda gördüğümüz bir başka yanı son yıllarda yükseltilmeye başlayan Ukrayna savaşıyla iyice önü açılan bir Neo-Nazi dalga oldu. Neo-Nazilerin önündeki tüm barajları yıktılar. Avrupa’da şu an deli gibi Nazizm propagandası hakim hale geldi.”

'Batılı liberaller alkışlar pozisyondalar'
Tekin, hal böyleyken 'liberal' safta yer alan kimi isimlerin, gazeteciler dahil olup bitenlere gözlerini kapatmaları hatta alkışlar pozisyonuna geçmelerine dikkat çekti. Tekin, Ukrayna'da artık şu an neonazilerin uygulaması haline gelen insanları direklere bağlayarak ve pantolonlarını indirerek yapılan işkenceler ile yeşil tendürdiyotla damgalamanın haberleştirilmeye dahi değer görülmemesi örneğini verdi:
“Birkaç basılı gazeteciyle konuştuğumda hepsinin alt metninde yatan cümlesi, ‘Öyle şeyler yapılıyor ama Rus azınlığı durdurmak için yapılıyor, hoş görmek lazım’ tadında. Minsk anlaşmasının uygulanmaması sorulduğunda, cevabı yok. Batılı liberaller bu işi alkışlar pozisyondalar. Kişisel ilişki kurabildiğimiz kimileri sizin hatrınıza ‘Bu işler çok da iyi olmadı’ tadında cümleler kurabiliyorlar ama çok da iyi olmamasından rahatsız olmadığını açıkça beyan ediyor. Bu bir tercih. Biz bununla yeni karşılaşmıyoruz. Batı dünyası özellikle kapitalizm, liberalizmle faşizmi aynı anda aynı yerin kartları olarak kullanıyorlar. Şu andaki durum en somut hali. Ukrayna’da sadece Ruslara yönelik bir ayrımcılık yok. Ukrayna’nın neonazi rejimini desteklemeyen herkese yönelik ayrımcılık var. 11 parti yasaklandı, ağırlıklı sol hareketlerdi. Günlerden beri artmış biçimde insanların direklere bağlanması, yeşil boyalarla damgalamaları bunlar artık istisnai uygulamalar olmanın dışına çıktı. Şu an belli ki bir Ukrayna neonazizmin aldığı karar haline geldi. Hukuk tamamen rafa kaldırıldı. Liberal devlet mekanizmasının hukuk alanının tamamen yok edildiği, bunun yerine insanların doğrudan Hitler’in Yahudilere yaptığı gibi damgalanmaya başladığı ve bunun medya tarafından da hemen hiç görünmediği bir periyoda girdik. Ben Batı medyasında buna hiç denk gelmedim. 300'e yakın insanın yaptığı çekimleri gördüm sosyal medyada. Ama bir Batılı gazetede bunun haberleştirildiğini görmedim. 'Bunlar yağmacılık yaptı' diyerek meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu yalan da velev ki doğru yağmacılığın cezası insanların iç çamaşırlarını çıkarıp direğe bağlanıp yeşil boyalarla boyamak değildir. O yeşil boyalar bir Rus tentürdiyot türüdür. Günlerce deride kalır. Bu tıpkı Hitler döneminde Nazilerin Yahudilere yaptığı gibi bir işaretleme. O ceza ağaçtan sizi söktüklerinde bitmez. Damgalı olarak gezmeye devam edersiniz. Nereye gitseniz aşağılanırsınız. Halihazırda ten renginden aşağılanıyorsunuz. Bu savaş öncesinde yapılan şeyler de var. Kiev’de beş kadını bir araya getirip kafalarına vurup hakaret eden Naziler var, o kadınlar uğradıkları işkenceyle kaldılar. Bu Ukrayna devletinin standart uygulamalarından birisi haline gelmiş durumda. Kimse kimseye masal anlatmasın. Orada açık ve net bir biçimde neonazizim var.”
‘Tüm Batı bloğunda el birliğiyle nazizmi dirilten bir hat görülüyor’
Tekin, yapılan açıklamalar ve uygulamaların Avrupa'nın devlet aygıtlarıyla medyasıyla elbirliğiyle neonazizmi dirilten bir hat çektiğine işaret ettiğini vurguladı:
“Kiev büyükelçisi bir açıklama yaptı, Alman medyası Ukrayna’da neonazilerin yükseldiğini yazıyor, diye. Orada birkaç sol Alman gazetesinden bahsediyor, yoksa ana akım Alman medyası bunları hiç görmüyor. Ukrayna'nın verdiği cevap da ‘Siz kendi neonazilerinize bakın, niye bizimkilerle uğraşıyorsunuz’ şeklinde. Bir ülkenin büyükelçisi neonazilerini ancak bu kadar savunabilir. Neonazizimin açık açık devlet tarafından savunulduğu aşikar. Alman devleti de aynı şekilde bu işi destekliyor. Doğrudan Başbakan Scholz’dan biliyoruz. "Ukrayna’ya ülkemizden giden neonaziler olduğunu biliyoruz" dedi. Ama neonazilerin arandığı, Alman istihbaratının peşlerinde olduğu, döndüklerinde cezaya maruz kalacaklarına dair hiçbir açıklama yapmadı. Keza bunun bir benzerini İngiltere’de gördük. Dışişleri Bakanı Liz Truss açık açık söyledi, ‘Ben insanların gitmesini istiyorum’ dedi. İtiraz İçişleri Bakanlığı’ndan geldi, ‘Eğitimliler gitsin, niye eğitimsizler gitsin’ oldu. Tüm bir batı blokunda el birliğiyle nazizmi yeniden dirilten bir hat görülüyor.”
Ukrayna krizi
Nazizm, aşırı milliyetçilik ve Batıcılık: Ukrayna bugünlere nasıl geldi?
Yorum yaz