GÖRÜŞ

‘Yunanistan ile ilişkilerde yeni bir sayfa açılmadı ancak sakinlik dönemine giriliyor’

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 13 Mart’ta, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’i İstanbul’da ağırlaması Doğu Akdeniz, Ege Denizi ve göçmenler gibi birçok sorun ile karşı karşıya olan iki ülkenin ilişkileri için önem taşıyor. Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tulça, görüşmeyi Sputnik’e değerlendirdi.
Sitede oku
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmede Türkiye-Yunanistan ilişkilerine dair konuların yanı sıra güncel jeopolitik gelişmeler ile Rusya'nın Ukrayna operasyonunun yansımaları dahil bölgesel ve uluslararası meseleler ele alındı. Avrupa güvenlik mimarisinde Türkiye ve Yunanistan’ın özel bir sorumluluk taşıdığına işaret edilen görüşmede, iki ülke arasında iş birliğinin artmasının ve pozitif gündeme odaklanmanın karşılıklı ve bölgesel faydaları üzerinde duruldu.
Görüşmede, Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklara rağmen, iletişim kanallarının açık tutulması ve ikili ilişkilerin iyileştirilmesi konusunda mutabık kalındı ve iki ülke arasındaki 10 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşma doğrultusunda atılacak adımlar da masaya yatırıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açmak hedefiyle Türkiye’nin attığı adımlara değinerek; Ege sorunları, azınlık, terörle mücadele, yasadışı göç gibi konularda da ilerleme sağlama ve ilişkileri daha ileri bir noktaya taşıma inancını koruduğunu ifade etti.
Sorunların samimi ve dürüst bir diyalog yoluyla çözülebileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki komşu ülke olarak sadece kriz zamanlarında değil, her zaman konuşmaları gerektiğini dile getirdi.
KORONAVİRÜS
Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in koronavirüs testi pozitif çıktı

‘Derin uyuşmazlıklar bir süreliğine dondurulabilir’

Bu ziyareti Sputnik’e değerlendiren Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enis Tulça iki lider arasındaki görüşmenin yeni bir sayfa açılmasından daha çok bir sakinlik dönemine geçilmesine vesile olabileceğini ifade etti:

Yeni bir sayfa açılmadı yerine sakin bir döneme yeniden giriliyor ancak bundan öncekilerde yaşandığı gibi krizlere geriye dönüş kapısının her zaman açık olduğunu da unutmamamız lazım. Zira bu kriz-barış gidiş gelişleri arasında yarım asırdır ne Ege sorununda ne Kıbrıs sorununda çözüme doğru eskilerin tabiri ile bir arşın bile bir ilerleme kaydedilememiş ve bunların üstüne son dönemde bir de Doğu Akdeniz meselesi eklenmiştir. Bu sefer önümüzdeki kısa dönemde öncelikle yeniden krizlere dönüş riskleri karşısında iki ülke dış faktörlerden uzak ikili önlemler almaya başlamalıdırlar. Ancak bu tedbirlerin bütün ve özellikle pürüzlü olan Türk-Yunan uyuşmazlıklarında uygulanabileceği söylenmez. Bu derin uyuşmazlıklar ise bir süreliğine dondurulabilir.

‘Yunanistan ile barış veya savaş yapmak durumundayız’

“İlk yapılması gereken, Türk-Yunan ilişkilerindeki ana sorunlardan önce; düzensiz göç, terörle mücadele, enerji konuları, Ukrayna konusunun bölgemize sunduğu riskler gibi ikili müşterek konular ve ekonomi, ticaret ve turizm alanlarında önümüzdeki altı ay iş birliği içinde çalışabilmektir” diye devam eden Tulça, şunları ekledi:

Sonbaharda ise yeni bir müzakere iki ülke arasında yapılabilirse o zaman daha hassas ve diğer uyuşmazlık konularına çıta yükseltilebilir. Bu uyuşmazlıklarda Ege sorunları için 1988 Papulias-Yılmaz mutabakatından tekrar yola çıkılmalıdır. Ege’de uzlaşılabilen ikili konular tespit edildikten sonra uzlaşılamayanlarda belki Doğu Akdeniz deniz yetki alanları uyuşmazlıklarını da buna katıp iki ülke Lahey Adalet Divanı’na başvurabilmek için müşterek kararı hazırlama iradesini cesaretle göstermelidir. Ancak bu aşamadan sonra bana göre en karmaşık sorun olan Kıbrıs sorununun çözümü tartışmaya tekrar açılabilir. Ayrıca Doğu Akdeniz deniz yetki alanları meselesi Yunanistan’ın Meis adasından dolayı bu ülke ile konuşulacak bir sorundur. Tabii ki bir ülke aynı zamanda kıta ve adalar ülkesi olamaz ve deniz hukukunda her ikisinin uygulamalarından burada Yunanlılar istediği gibi istifade edemez. Ancak Meis bir Yunan adasıdır. Unutmayalım ki 2020 yaz aylarında o bölgede kriz sırasında savaşmak durumunda olacağımız ülke başkası değil yine Yunanistan idi. Dolayısıyla ‘bu sorun için Yunanlıları muhatap almak yanlıştır’ görüşüne ben katılmıyorum. Aynı ülke ile barış veya savaş yapmak durumundayız. Ayrıca Meis konusu Lahey’e başvurulursa Türkiye için Ege konularında geçişte önemli bir kaldıraç olacaktır.

Yorum yaz