İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Sedef Kabaş tutuklu bulunduğu Bakırköy Cezaevi’nden getirildi. Duruşmaya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki avukatı katıldı. Duruşma salonuna izleyici alınmadı.
Duruşma kimlik tespitinin ardından başladı. Kabaş savunmasında babasının tahsili nedeniyle Londra’da dünyaya geldiğini, dünyanın bir çok şehrinde çalışma imkanı bulunmasına rağmen Türkiye’de çalıştığını belirtti. Kabaş, “Cennet vatanın özgür günlere kavuşması için bir gazeteci sorumluluğunda gerçekleri yazmaya ve konuşmaya devam edeceğim. Bugüne kadar binlerce röportaj söyleşi yaptım. Birçok programa konuk oldum” dedi.
Hakim araya girerek, “Olaya ilişkin savunma yap. Hayatını anlatma bana” dedi.
Kabaş, “Savunma yapıyorum. Binlerce röportaj yaptığımı ve konuk olduğumu söylüyorum. Konuyu savunmama bağlayacağım. Bugüne kadar ne yaptığım programlar nede röportajlar nedeniyle hakkımda açılmış tek bir dava yoktur. Bu durum hakkımda ortaya atılan provokatör iddiasını çürütmektedir” diye konuştu.
Çeşitli üniversitelerde eğitimler verdiğini aktaran Kabaş, “Davet edildiğim bir eğitim konferansında yaptığım bir konuşmanın videosu geçen sene bu zamanda AKP yetkilileri tarafından bilinçli bir şekilde montajlandı. Bu görüntü 2021 Nisan ayında bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından izletilerek milyonlara beni hedef gösterdi. Konuşmam saptırıldı. Konuyu yargıya taşıdım. Erdoğan’a 128 kuruşluk dava açtım” diye konuştu. Kabaş bu davanın da o nedenle açıldığını söyledi.
“Bir atasözünden zorlama biçimde benim 13 yıla yakın hapisle cezalandırılmamı talep ediyorlar” diyen Kabaş, “Hakaret suç mudur. Elbette suçtur. Suç olmanın ötesinde ahlaki bir sorundur. Eğer ben bugün IŞİD terör örgütü üyesi olup, emniyetin canlı bomba listesinde bulunsaydım serbest bırakılacaktım. 4.9 ton uyuşturucu getirmiş olsaydım. İsmim gizli tutulduğu İçin dışarda rahat rahat dolaşacaktım. Terör örgütü PKK’nın başı Öcalan ile görüşüp siyasi mesajını topluma aktarsaydım. Görüşleri referans alınan bir akademisyen olacaktım. Bugün FETÖ lideri ile fotoğraf çektirseydim. Gözde bakanlardan biri olacaktır. Anonim bir atasözü kullanmak yerine suratına direk yumruk atsaydım tutuksuz yargılanacak hakkımda istenen hapis cezası 3 yıldan fazla olmayacaktı. Tekrar ediyorum. Hakaret suçtur” dedi.
Türkiye’nin uyguladığı uluslararası sözleşmelerde hukukun herkese eşit olduğunu anımsatan Kabaş, “Devlet başkanlarına herhangi bir ayrıcalık tanınmayacağını belirtiyor. Bir koruma kalkanı olsa da olmasa da ben Erdoğan’a hakaret etmedim, etmem de. Ülkeyi en ağır şartlara mahkum etmiş iktidarı ve onun çevresindekileri en ağır şekilde eleştiririm. Bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak görevimdir. Siyasette tartışmalar olabilir. Gerektiği zaman ironi yapılabilir, atasözlerinden yararlanılabilir” ifadelerini kullandı.
Gece saat 02.00'de gözaltına alındığını anımsatan Kabaş, “Çağırsalardı giderdim. Hakkımda sayısız kez binlerce suç duyurusu yapıldı. Hepsine gittim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nda ‘artık gece yarısı insanlar evlerinden alınmayacak’ dedi. Bırakın AİHM’i ya da Anayasa’yı kendi koydukları yasaya dahi uymuyorlardı. Ertesi gün daha polis tarafından alınan ifadem dahi tamamlanmamıştı. O dönem Adalet Bakanı olan Abdülhamit Gül, ‘Bu hadsiz beyanlar karşısında yargı gerekeni yapacaktır’ dedi. Aynı bakan daha önce yargı bağımsızdır şeklinde açıklamalar yapmıştı. Koro halinde beni suçlu ilan ettiler. Masumiyet Karinesi’ne saygı duymaya gerek yoktu. Hüküm çoktan kurulmuştu” dedi.
Kabaş’ın avukatları savunma yapmadan önce CMK gereği katılma taleplerinin değerlendirilmesini istedi. Ayrıca avukat Uğur Poyraz Cumhurbaşkanının hangi gerekçelerle mağdur olduğunu söyleyerek, kendisinin duruşmaya gelip mağduriyetini anlatmasını istedi. Cumhurbaşkanının avukatları bu duruma tepki göstererek, “Dosyaya delillerimizi sunduk. Davaya katılma talebimiz var” dedi. Cumhurbaşkanı avukatları ve İçişleri Bakanının avukatı davaya katılma talebinde bulundu.
Taleplere ilişkin görüşünü açıklayan duruşma savcısı suçtan zarar görme ihtimallerine binaen katılma taleplerinin kabul edilmesini istedi.
Avukat Kerem Altıparmak ise söz olarak, “Cumhurbaşkanının avukatı açıkça müvekkilinin ayrıcalıklı olduğunu söyledi. Bu dava normal bir hakaret davası gibi görülmeli. Cumhurbaşkanına ayrıcalıklı davranmazsınız. Cumhurbaşkanı da İçişleri Bakanı da buraya gelecek. AİHM kararını uygulamak zorundasınız. Katılma talebi kabul edilemez” dedi. Duruşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Sedef Kabaş’ın avukatları arasında tartışma yaşandı.