İstanbul Üniversitesi Jeoloji Bölümü’nden Prof. Okan Tüysüz, Türkiye’de gündeme bile gelmeyen ‘deprem haftası’nı Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na yorumladı.
Prof. Tüysüz, “Yaklaşan depremle ilgili planlar uygulamaya geçemiyor. Bizde plan çok, plandan bol ne var. Bu felaketle karşılaşmaktansa bu felaketi önceden hazırlanarak en zararsız şekliyle atlatmak mümkün. Geçtiğimiz 22 yılın karnesine baktığımızda gelecek için çok iyimser olmanın da anlamı kalmıyor” dedi.
Prof. Tüysüz’ün açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“Türkiye’nin bulunduğu coğrafyaya baktığımız zaman 500 tane kara üzerinde bilinen diri fay var. Diri fay dediğimiz yani geçmişte deprem üretmiş ve gelecekte de deprem üretme potansiyeli olan faylardır ki belki de bir bu kadar da denizinin içerisinde vardır. Bu faylar zaman zaman yıkıcı zaman zaman ise afete varır derecede depremler üretiyorlar. 17 Ağustos 1999, 12 Kasım 1999, Elazığ ya da İzmir depremleri buna örnektir. Bahsettiğimiz 500 faya yakın yerleşim birimlerinde mutlaka depreme karşı tedbirli olmak gerekiyor.
'Tatbikat yapılmalı'
22 yıl önce Gölcük’te meydana gelen depremden bu yana Marmara Denizi içerisinde bir beklenti var. Bu deprem yarın, bir hafta sonra ya da 20 sene sonra.. Zamanını net olarak söylemek şansımız yok ama eğer biz görmezsek gelecek nesil illa ki görecektir. Bu felaketle karşılaşmaktansa bu felaketi önceden hazırlanarak en zararsız şekliyle atlatmak mümkün. Geçtiğimiz 22 yılın karnesine baktığımızda gelecek için çok iyimser olmanın da anlamı kalmıyor. Oturduğumuz binanın sağlamlığı elbette ki çok önemli ama depreme nerede yakalanacağınızı kimse söyleyemez dolayısıyla bu koşullara göre tatbikat yapmak gerekiyor ki depreme hazır olabilelim. Tahliye planı konusunda özellikle büyükşehir belediyesinin yapmış olduğu planı var hatta tsunami kaçış yolları ya da deprem olduğu zaman hangi yollar tıkanacak gibi yol tıkanma analizleri var ama bunların çok büyük bir kısmı raporlarda kalıyor.
'Rapor hazırlarken cevvaliz ama...'
İstanbul’un, depremde ne yapacağına dair en kapsamlı çalışmalardan bir tanesi 2002 Uluslararası İşbirliği Ajansı tarafından yapıldı ve bir yol haritası çizildi. Bu raporda önerilenlerin neredeyse yüzde 90’ı o raporun içinde kaldı uygulamaya geçmedi. Toplanma alanları için belirlenen yerler günümüzde büyük çoğunlukla otopark olarak kullanılıyor. Herhangi bir afet durumunda ulaşmanız mümkün değil zaten normal zamanlarda bile bir noktadan bir noktaya gitmek mümkün değil kaldı ki afet olduğu zaman hiç mümkün olmayacaktır. Bizde plan çok, plandan bol ne var. Önemli olan planların ne şekilde uygulamaya geçeceği. Raporlar son derece değer kişiler tarafından ve emek verilerek hazırlanıyor ama iş uygulamaya gelince rapor hazırlamadaki cevvalliği ya da çalışkanlığı uygulamada pek gösteremiyoruz.”