GÖRÜŞ

Twitter’ın gazetecilerin kişisel hesaplarını etiketlemesi: ‘Yer sağlayıcı olmaktan çıkıyor’

Twitter’ın, Rus medya kuruluşlarını etiketleme furyası, Rusya’nın Donbass’a başlattığı operasyonun ardından hız kazandı. Bu kuruluşlarda çalışan gazetecilerin kişisel hesaplarına da bu etiketi koyan Twitter, hangi suçları işliyor? Uygulama hukuki bağlamda nasıl okunabilir? Avukat Dr. Mete Tevetoğlu ve Avukat Buket Yazıcı Sputnik’e anlattı.
Sitede oku
Rusya’nın Donbass bölgesinde bulunan Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin talebiyle başlattığı operasyon sonrası, Batı’nın ‘yaptırım savaşı’ tüm hızıyla devam ediyor. Kedi ve kedi sahiplerinden sanatçılara, sporculardan yazarlara, Rusya’yı ve Rusları tahmin edilebilecek neredeyse her alandan silmeyi amaçlayan bu yaptırımlar, ifade ve basın özgürlüğüne de sirayet etmiş durumda.
2020’nin Ağustos ayında sosyal medya uygulaması olan Twitter’ın Rus medyasını etiketleme süreci, bu operasyonun ardından kurumlarda çalışan gazetecilere de sıçramış görünüyor. Bu süreçte, kuruluşlarda çalışan gazetecilerin kişisel Twitter hesapları ‘Rusya devletine bağlı medya’ şeklinde etiketlendi. Batılı devletlerin medya kuruluşlarına ‘editoryal bağımsızlık’ atfeden bu sosyal medya uygulaması, Rusya ve Çin’in medya kuruluşlarında bu ‘bağımsızlığın’ olmadığı iddiasıyla, etiketleme yapıyor ve kendi deyimiyle ‘tweetlerini öne çıkarmıyor’. Seçim sürecinde ABD’nin eski lideri Donald Trump’ın Twitter hesabı ‘şiddeti yaydığı gerekçesiyleaskıya alınırken, aynı platformda Ukraynalı neo-Nazi güçlerinin hesaplarına yer verilebiliyor. ‘İfade özgürlüğü ve tarafsızlık’ ilkelerini benimsemiş olan platform, neredeyse Avrupa’nın tümünde Sputnik ve RT kuruluşlarını da engelledi.
Peki, gazetecilerin kişisel hesaplarının, sosyal medya uygulaması tarafından etiketlenmesi hukuksal bağlamda nasıl okunabilir? Twitter Türkiye’de uygulanan kanunları çiğniyor mu? Bunlara karşı önlemler alınabilir? Bilişim hukuku konusunda uzman Avukat Dr. Mete Tevetoğlu ve Avukat Buket Yazıcı Sputnik’e değerlendirdi.

‘Kişilerin bu platformlardaki verileri ancak yasaların izin verdiği çerçevede işlenebilir, aktarılabilir ve kaydedilebilir, burada görüyoruz ki bunun dışında bir müdahale var’

Twitter gibi mecraların hukukta ‘sosyal ağ sağlayıcı’ olarak nitelendirildiğini söyleyen Tevetoğlu, bu uygulamanın kullanıcılarının kendini arzu ettiği şekilde ifade edebileceklerini vaad ettiklerini vurguladı. Ancak Tevetoğlu, gelinen noktada bu durumun değiştiği görüşünde:
“Açıkça anlaşılıyor ki anonimliği çok desteklemeyen uygulamalar var. Çünkü bir kişinin bireysel hesabının, şahsına ait ve kişisel amaçlarla kullanıldığı bir Twitter hesabının, kişinin mesleği ile ilişkilendirilmesi ve burada mesleğiyle ve kurumuyla, diğer tercihleri ve kişisel özellikleriyle bağlantılı içeriklere yer verilmesi veya bunların kaldırılması, bunlara müdahale edilmesi ilk başta aklınıza bir şeyi getiriyor; gizli izleme, takip işlemi ve tasnif etme gibi uygulamaları çağrıştırıyor ve bu bakımdan kişisel verilerin işlenmesi anlamında ve kişisel veri mevzuatına aykırı bir durum var. Kişilerin bu platformlardaki verileri ancak yasaların izin verdiği çerçevede işlenebilir, aktarılabilir ve kaydedilebilir. Burada görüyoruz ki kendi rızalarını, kendi tasarruflarının dışında bir müdahale ve işleme var. Kişinin bireysel kullanım alanında, bireysel hesabındaki tanımlara kadar varacak seviyede bir müdahale olması da açıkçası çok endişe verici. Bu platformların kullanıcıları vadettikleri anonimliki ifade hürriyeti ve mahremiyet gibi unsurların aslında daha çok reklam ve pazarlama amacıyla, platformları cazip hale getirmek amacıyla öne çıkartılan araçlar olduğu izlenimi yaratıyor.”

‘Twitter’ın bizzat kendisi editöryal müdahale sınırlarını aşan, içeriği ve kullanıcıyı analiz eden ve kendi uygun bulduğu şekilde yayımlanmasını sağlayan durumda’

Twitter’ın etiketlediği kurum ve kuruluşlar hakkında bir ‘analiz’ yaptığına dikkat çeken Tevetoğlu “Twitter bu kurum ve kuruluşlar hakkında bu kuruluşlarla ilgili bir analiz yaptığını, bir tasnif yaptığını, bir değerlendirme ve derecelendirme yaptığını düşündüren bir açıklama yapıyor. Yani ‘Şu kuruluşlar bağımsızdır ama bu kuruluşlar bağımsız değildir’ şeklinde bir açıklamada bulunuyor. Twitter'ın pozisyon yeri hukuken aslında ‘yer sağlayıcı’ olarak adlandırılan bir pozisyon. İnternet yayıncılığını düzenleyen 5651 sayılı kanunun çerçevesinde, bunlar içerik üretmeyen ama kullanıcıların içerik üretmesini sağlayan platformlar. Ayrıca bunları diğer kullanıcılara sunan da araçlar. Fakat görüyoruz ki bu değerlendirmede içeriğe bir müdahale var. Yani Twitter'ın bizzat kendisi editöryal müdahale sınırlarını aşan, içeriğin hukuka uygunluğunu ve aykırılığı denetlemenin ötesine geçen, içeriği analiz eden, kullanıcı analiz eden, kullanıcı hakkında veri toplayan, bunu değerlendiren, raporlayan ve bunun kendi platformlarında kendi uygun bulduğu şekilde yayımlanmasını sağlayan bir durumda” dedi ve ekledi:

‘Bu uygulamayla Twitter, hukuken yer sağlayıcı olmaktan çıkıyor’

“Öyle olunca da aslında hukuken Twitter gibi platformlar, yer sağlayıcı olmaktan çıkıyorlar. İlgili içerikten, o içeriğin hukuka uygun bulunmasından ve hukuka aykırılığından sorumlu hale gelen bir konuma geliyorlar. Dolayısıyla Twitter'ın, yaşanan süreçte kendi politik kriterlerine, kendi analiz ve verilerine göre yapmış olduğu açıklama; diğer yandan aslında Twitter hukuken çok riskli bir bölgeye, pozisyona sürüklüyor.”

‘İçerikten sorumsuz’ konumları bu uygulamayla zedelenir, müdahale bu denli ilerideyse hukuken içerikten sorumsuz platformlar diyemeyiz’

Twitter’ın bu uygulamasının, yayınladığı içeriklerde tam sorumluluk almasına yol açabilecek sonuçlara evrilebileceğine işaret eden Tevetoğlu “Bu içerikten tam sorumluluktur. Twitter, eğer kullanıcılarının hesaplarına bu ölçüde müdahale ediyorsa, kullanıcıların kimliklerini, aidiyetlerini analiz ederek, bunlarla ilgili raporlamalar ve tasnif yöntemleri uyguluyorsa bu, her türlü içerikten, bunların hepsine müdahale ettiği ve sürekli temas halinde olduğu halinden hareketle tam sorumluluk anlamına gelir. Yıllardır bu sosyal medya platformlarının pozisyonları yer sağlayıcı olarak tarif edilir, içeriklerden de sorumsuzdur bunlar. Fakat eğer editöryal müdahale bu redaksiyon seviyesine gelecek ölçüde ileri noktaya taşındıysa artık bunlara hukuken içerikten sorumsuz platformlar diyemeyiz. Her türlü hukuka aykırı içerikten sorumlu olduklarını kabul etmek gerekir. Kastettiğim şey şu; Twitter’daki bir hesap suç unsuru içeriyorsa Twitter artık bu saatten sonra ‘Ben içerikten sorumlu değilim, bunu kullanıcı oluşturuyor ve belirliyor. Ben buna müdahale etmiyor ve bunu yönetmiyorum’ deme şansınız zayıflatmış bulunuyor. Uygulamaların bu son zamanlardaki açıklamaları; örneğin eğer içerik, katalog suç dediğimiz sonuçları barındırıyorsa, bu içerikten Twitter'ın da kullanıcı ile beraber sorumlu olduğunun düşünülmesi de yol açan bir uygulama” dedi.

‘Yaratılan tek taraflılık, ister istemez ilgili kamuoyu nezdinde yoğun bir dezenformasyon amaçlandığını gösteriyor’

Hem kurumların hem de gazetecilerin bu şekilde etiketlenmesinin, sosyal medya uygulamasının varlık sebebiyle ters düştüğünün altını çizen Tevetoğlu, "İfade özgürlüğünü tek taraflı hale getiren bir uygulama. Bu tek taraflılık, ister istemez ilgili kamuoyu nezdinde yoğun bir dezenformasyon amaçlandığını gösteriyor. Dolayısıyla bu yaşanan olaylar sırasında Twitter aslında kendini bir pozisyona bir cepheye ait olarak konumlandırmış. Bu cephe içerisinde bir mücadeleye girişmiş bir konuma geliyor. Bu da Twitter'ın tarafsızlığın temel ilkesine aykırı hareket ettiğini gösteriyor. Çünkü ‘network naturality’ sosyal medya platformları bakımından temel parametredir. Eğer bir sosyal medya platformu, sahip olduğu network üzerindeki nötrlüğünü kaybederse, ki bu uygulamalar kaybedildiğini gösteriyor, artık orada ağ tarafsızlığından, ifade hürriyetinden, temel hakları savunan bir yurttaş gazeteciliğinden bahsetmek mümkün değil. Burada bir cepheden bahsetmek mümkün çünkü bu da bir sosyal medya savaşının cephesi haline getirilmiş, belli şekilde kullanılması, belli şekilde kullanılmaması için ayarlanmış bir aygıt haline geldiğini gösteriyor” diye konuştu.
‘Uygulama gazetecilerin, gazeteciliğin evrensel ilkeleri çerçevesinde mesleklerini icra etmelerine engel teşkil ediyor’
Avukat Buket Yazıcı ise, Twitter’ın başlattığını bu uygulamanın Türkiye Anayasası’na aykırı olduğunu vurguluyor. Yazıcı “İfade özgürlüğüne zaten bütünüyle aykırı ama bununla birlikte özel hayatın gizliliğini, çalışma hürriyetini, basın özgürlüğünü, hepsini ihlal eden bir uygulama. Öncelikle tüm bu ihlallerde bizim anayasamızda düzenlenmiş biçimde olduğunu belirtmekte fayda var. Yani bu gazetecilerin, gazeteciliğin evrensel ilkeleri çerçevesinde mesleklerini icra etmelerine engel teşkil ediyor. Başta bu şekilde bir fişleme eylemiyle bunu yapmaya çalıştıklarını düşünüyorum” dedi.
‘Twitter’ın bu fişlemeyle kendi koyduğu kurallara da uygun hareket etmediğini görüyoruz’
Sosyal medya platformunun bu uygulamasının hukuki anlamda bir altyapısı olmadığını dikkat çeken Yazıcı, aynı zamanda platformun kendi çizdiği kurallara da uygun olmadığını söylüyor:
“Hukuki anlamda Twitter'ın bunu yapabilmesinin aslında herhangi bir altyapısı da bulunmuyor. Çünkü ifade etmek gerekirse Twitter, sitesini açtığımızda zaten özel bilgi ve medya politikası var, kuralları var. Hepsi zaten yazılı şekilde kendi sitesinde yayınlamış durumda. Öncelikle Twitter bu fişleme ile birlikte burada yayınladığı kuralları kendisi ihlal etmiş bulunuyor. Çünkü bu kurallardan bazıları da; nefret dolu davranış, ırk ve etnik köken, kişinin cinsel yönelimi, çalışma hayatına ilişkin olarak hiç kimse bu verileri yayınlayamaz ve bu anlamda tehdit edemez, doğrudan saldıramaz şeklinde. Kurallarını koymuş ama bunu başta kendisi ihlal ediyor. Bu anlamda yine bizim Ceza Kanunu kapsamında da Twitter şu an suç işlemekte. Burada Twitter, fişlenen gazeteciler açısından haberleşmenin engellenmesi suçu ve kişisel verilerin kaydedilmesi suçu işliyor. Bu verileri de hukuka aykırı olarak işliyor. Bu da iş ve çalışma hürriyetinin ihlali demek.”
‘Twitter, gazetecileri hedef göstererek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme ve aşağılama suçunu da işlemiş oluyor’
Gazetecilerin kişisel hesaplarının ‘medya’ olarak işaretlenmesinin doğru bir bilgi olmadığının da altını çizen Yazıcı “Bu sizin kişisel hesabınız, herhangi bir medya hesabı da değil. Bu anlamda da yine doğruluğa da aykırılık teşkil ediyor. Bunun yanında da Twitter, gazetecileri hedef göstererek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme ve aşağılama suçunu da işlemiş oluyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de dahil olarak, bizim kanunumuzda da, hepsinde bir suç teşkil ediyor. Bununla birlikte bir de Kişisel Verileri Koruma Kanunumuz var. Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nda da kişilerin şahsiyetlerine yönelik verilerin işlenmesinin şartları var ve bunların yayınlanmasının da şartları bulunuyor. Twitter'ın bu gazetecilerin şahsi hesaplarının Rus medya kuruluşuna bağlı olduğunu söylemesi yine buradaki hiçbir şartı sağlamıyor. Bu kanuna aykırılık teşkil ediyor. Birçok kanun daha sayabilirim, hepsine bütünüyle aykırı bir durum söz konusu. Gazetecilerin tabii buna ilişkin hukuki olarak da yapabilecekleri şeyler var” diye konuştu.
Gazeteci ve kurumlar hangi adımları atabilir?
Etiketlenen gazetecilerin ve kurumların hukuki yollara başvurabileceklerini aktaran Yazıcı şu ifadeleri kullandı:
“Öncelikle savcılığa başvurabilir. Ceza kanununa aykırılık teşkil eden, biraz önce saydığım suçlarla alakalı, bundan ayrı olarak da kişisel verileri koruma kanununa aykırılıktan ötürü de Kişisel Verileri Koruma Kurumumuz var. Buraya başvuruda bulunulabilir ve Twitter şikayet edilebilir. Yani bu gazetecilerin kendi şahsi hesaplarındaki bu bildirimin kaldırılması yönünde bir başvuruda bulunulabilir. Dünya çapındaki diğer ülkelerde de kısıtlanma anlamında baktığımızda burada da uluslararası hukuki durumlar devreye giriyor. Ama hepsinden önce zaten burada tüm dünya çapında, ABD olsun AB olsun, özgürlüklerin en çok kullanılabildiği, ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün en çok korunulabilen yerler olduğu şekilde pazarlanıyor. Ama biz Rusya ve Ukrayna arasındaki durumda gördüğümüz üzere bir tek mesele gazeteciler de değil aslında. Birçok yazar, sanatçılar işten çıkarılıyor. Hepsi için ifade özgürlüğünün kısıtlanması söz konusu. Bunu tabii ki kabul edilebilir bulmamız mümkün değil. Sputnik'in veya RT’nin bu anlamda uluslararası hukuka başvurular yapması gerekebilir.”
Ukrayna krizi
AB’nin Rus medyası yasağı: ‘Bu ambargo, basın özgürlüğü naraları atan Batı’nın iki yüzlülüğü’
Yorum yaz