Savaş zamanında, Türkiye savaşan değilse, savaş gemileri 10. maddeden 18. maddeye kadar olan maddelerde belirtilen koşullarla aynı koşullar içinde, Boğazlar'da tam bir geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır. Bununla birlikte, savaşan herhangi bir Devletin savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçmesi yasak olacaktır; şu kadar ki, işbu Sözleşmenin 25. maddesinin uygulama alanına giren durumlarla, saldırıya uğramış bir Devlete, Milletler Cemiyeti Misakı çerçevesi içinde yapılmış, bu Misak'ın 18. maddesi hükümleri uyarınca kütüğe yazılmış (tescil edilmiş) ve yayımlanmış, Türkiye'yi bağlayan bir karşılıklı yardım andlaşması gereğince yapılan yardım durumları bunun dışında kalmaktadır. Yukarıdaki 2. fıkrada konulmuş geçiş yasağına karşın, Karadeniz'e kıyıdaş olan ya da olmayan savaşan Devletlere ait olup da bağlama limanlarından ayrılmış bulunan savaş gemileri, bu limanlara dönebilirler.
‘Karadeniz’de İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana tuzlu suya kan karışmamıştır’
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 19. maddesi şu an yürürlüktedir yani Türkiye savaşan değildir. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun 19. madde açıklaması doğrudur. Türkiye savaşan taraflara Türk boğazlarını kapatmıştır. Bu karar sonrası Karadeniz’deki limanlarına dönmek isteyecek kıyıdaş savaş gemilerine izin verilmesi gerekeceğini vurgulamalıyım. Bu kapsamda Dışişleri Bakanlığı’nın NATO tarafından gelecek kuzeye geçiş deklarasyonlarını da kabul etmeyeceğini anlıyorum. Çünkü NATO, Ukrayna’ya askeri yardım yaparak savaşan tarafa yardım eden olduğunu açıkça deklere etmiştir. Dışişleri Bakanlığı’nın bu konuyu da görerek tüm savaş gemilerine boğazları kapalı tuttuğu açıklaması yaptığını doğru bir yorum olarak değerlendiriyorum.
‘Türkiye krizin jeopolitik nedeni çok iyi anlamıştır’
Türkiye krizin jeopolitik nedeni çok iyi anlamıştır. Bunu Cumhurbaşkanı’nın ‘Dünyanın bir süredir köklü bir değişim sürecinden geçtiğini her defasında tekrar tekrar söylüyoruz’ ifadelerinden anlıyoruz. Bu da Türkiye’nin jeopolitik değişimi okuduğunu ve bu kapsamda Montrö’yü çok uygun bir şekilde kullandığını gösteriyor. Türkiye’nin bu kararının tarafların en kısa zamanda ateşkese ve diplomatik çözüme erişmesi için katkı sağlayacağını değerlendiriyorum.