ABD'de dünyadaki en yüksek Kovid-19 vaka ve ölüm sayısının kaydedildiği belirtilen raporda, ülkede ortalama yaşam süresinin 1.13 yıl azalarak, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en hızlı şekilde düştüğü aktarıldı.
Xinhua Haber Ajansı'nın yayımladığı resmi raporda, toplum güvenliği durumunun kötüleştiği ve şiddet suçlarının yaygınlığını koruduğu, 2021'de 693 kitlesel katliam yaşandığı, bunun 2020'den yüzde 10.1 fazla olduğu, silahla öldürme olaylarında 44 binden fazla kişinin öldüğü ifade edildi.
ABD'nin 49 eyaletinde oy kullanmaya yönelik kısıtlamaları içeren 420 yasanın uygulamaya konulduğu aktarılan raporda, genç Amerikalıların sadece yüzde 8'inin ülkeyi sağlıklı bir demokrasi olarak tanımladığına ve hükümete yönelik güvenin 1958'deki seviyesine gerilediğine işaret edildi.
Asya kökenli Amerikalılara karşı şiddette artış
Raporda, ülkedeki Asya kökenli Amerikalı yetişkinlerin yüzde 81'inin, Asyalılara karşı şiddetin arttığını bildirdiğinin altı çizilerek, "New York kentinde, Asyalılara karşı nefret suçları, 2020'ye göre yüzde 361 oranında arttı. Amerikalıların yüzde 52'si, etnik azınlıkların eşit iş fırsatlarına sahip olduğunu belirtiyor." bilgisi paylaşıldı.
ABD'nin güney sınırında, 2021'de aralarında 45 bin çocuğun bulunduğu 1.7 milyondan fazla göçmenin alıkonulduğu vurgulanan raporda, ülkede kolluk kuvvetlerinin 557 kişiyi öldürdüğü, bunun önceki yıla göre 2 kat artışı gösterdiği ve 1998'den bu yana en yüksek rakam olduğu hatırlatıldı.
Raporda, ABD'nin Afganistan'dan çekilirken düzenlediği insansız hava aracı saldırısında aynı aileden 7'si çocuk 10 kişinin öldüğü, Guantanamo'da halen 39 tutuklunun olduğunu anımsatılarak, Birleşmiş Milletler azınlık meseleleri özel raportörü Fernand de Varennes'in, "ABD'nin insan haklarını koruma konusundaki hukuk sistemi noksan ve miadını doldurmuş, bu nedenle artan eşitsizliğe yol açıyor." sözlerine yer verildi.
'Amerikalılar önce kendi ülkelerinde yanlış giden şeyleri düzeltmeli'
Raporda, Harvard Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler profesörü Stephen Walt'ın, ABD'nin insan hakları adına diğer ülkelerdeki insan hakları krizine yol açan yanlış uygulamaları hakkındaki, "Amerikalılar önce kendi ülkelerinde yanlış giden şeyleri düzeltmeli ve dünyanın geri kalanıyla nasıl ilgileneceklerini yeniden düşünmeli" ifadeleri aktarıldı.
ABD'nin 'insan hakları savunucusu' rolünün, 2021'deki sözde "Demokrasi Zirvesi"nin bir saçmalığa dönüşmesiyle tamamen çürütüldüğü vurgulanan raporda, birçok ülkenin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin 48. oturumunda, ABD'yi dünyadaki insan haklarının "en büyük yok edicisi" olmakla suçladığı ve kendi ağır insan hakları ihlalleri üzerine eğilmeye çağırdığı belirtildi.