Pandeminin en ağır geçtiği yıl olan 2020'de 33 trilyon dolarlık artışla 292.6 trilyon dolar kaydedilen küresel borç, 2021'de önceki yıla kıyasla 10 trilyon dolardan fazla artarak 303 trilyon dolara çıktı.
2022 gelişmekte olan piyasalar için zor bir yıl olacak
Geçen yılki artışta Çin başta olmak üzere gelişmekte olan piyasaların borçlarındaki yükseliş etkili oldu. Geçen yılın yeni borcunun yüzde 80'inden fazlası, toplam borcu 100 trilyon dolara yaklaşan gelişmekte olan ülkelerden kaynaklandı.
Bu da, gelişmekte olan piyasaların, tam da ABD Merkez Bankası pozisyonundaki Federal Reserve'in (Fed) yıllardır çok düşük tuttuğu faizleri yeniden yükseltmeye hazırlandığı sırada 2022'yi rekor yükseklikte finans kaynağı bulma çabasıyla geçirecekleri anlamına geliyor.
Bütçe dışı borçlanmaya bağımlılık arttı
Bu tabloyu çizen IIF Küresel Borç Monitörü raporuna göre "2021'de birikim hızı yavaşlarken, gelişmekte olan ülkelerin devlet borcu seviyeleri yüksek kalmaya devam etti".
"Bu yavaşlama, geçen yıl hükümetlerin bütçe açıklarında görülen ılımlılıkla uyumlu. Yine de, pandeminin başlangıcından bu yana, bazı gelişmekte olan ülke hükümetleri bütçe dışı borçlanmaya daha fazla bağımlı görünüyor" denilen raporda, Çin, Rusya ve Suudi Arabistan'da artan finansal olmayan kurumsal borç seviyelerine işaret edildi.
Yerel para birimiyle borçlanma 2003'ten beri en yüksek seviyede
Bireysel ülke borçları/GSYİH oranlarındaki sıçramanın çoğu gelişmekte olan piyasalarda meydana geldi.
Geçen yıl gelişen piyasa borcunun büyük çoğunluğu yerel para birimlerinde gerçekleşti ve yerel para birimiyle borçlanma payı 2003'ten beri en yüksek seviyeye ulaştı. Bu, pandeminin yabancı yatırımcıların yerel para birimi varlıklarına yönelik iştahını azalttığı bir zamanda geldi. Yerel tahvil piyasalarına yabancı katılım yüzde 18 ile 2009'dan beri en düşük seviyeyi gördü.
Dış borçlanmaya büyük ölçüde bağımlı olan bu ülkeler, 2022'de piyasalardaki oynaklık ve ABD faiz oranlarındaki artıştan kaynaklanan daha büyük risklerle karşı karşıya.
2020'deki borçlanmanın etkileri sürüyor
Hükümetler ülke ekonomilerini canlandırmak için işletmeleri kurtarma ve vatandaşlarını istihdamda tutmaya büyük meblağlar harcadıkça 2020 boyunca küresel borçluluk arttı. Küresel borç seviyeleri tarihsel standartlara göre çok yüksek kalırken, ekonomik toparlanmalar ve yüksek enflasyon, geçen yıl tablonun biraz iyileşmesine yardımcı oldu.
Küresel borcun ülkelerin GSYH'sine oranı 2020'de yüzde 360'ın üzerine çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesini kaydetmişti. Bu oran 2021'de yüzde 351'e geriledi, ama yine de pandemi öncesi dönemin 28 puan üzerinde kaldı.
Şirket ve kamu borçlarında artış
2021 sonu itibarıyla borç dağılımına bakıldığında, hane halkına ait borçlar 56.9 trilyon dolar, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 88.8 trilyon dolar, kamuya ait borçlar 88.1 trilyon dolar ve banka gibi finansal şirketlere ait borçlar 69.8 trilyon dolar oldu.
Toplam GSYH'ye oranları dikkate alındığında, hane halkına ait borçlar yüzde 66.4'ten yüzde 64.8'e, finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 101.6'dan yüzde 98.4'e geriledi. Kamuya ait borçlar yüzde 106.6'dan yüzde 104.7'ye ve finansal şirketlere ait borçlar da yüzde 85.8'den yüzde 83'e indi.
Çin'in borcu 60 trilyon dolara yükseldi
Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu 2021'de 207.8 trilyon dolar olurken, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Brezilya ve Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin toplam borçları ise 95.7 trilyon doları buldu. Çin'in borcu keskin bir yükselişle 7 trilyon dolar artarak 60 trilyon dolara çıktı.
Türkiye'de banka gibi finansal şirketlere ait borçlar 6 puan arttı
Türkiye'de ise borçların GSYH'ye oranları dikkate alındığında, geçen yılın son çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla hane halkına ait borçlar, 1.8 puan azalışla yüzde 16.2'ye geriledi. Finansal olmayan şirketlere ait borçlar 1.3 puan artarak yüzde 73'e ve kamuya ait borçlar 1.1 puan artışla yüzde 43.4'e çıkarken, banka gibi finansal şirketlere ait borçların 6 puan artarak yüzde 34'e yükselmesi dikkat çekti.
ESG etiketli tahvil ihracında patlama
Sürdürülebilirlik hedeflerini fonlamak için sosyal, çevresel ve yönetişimsel (ESG) finansmanına gelince, yatırımcılar sürdürülebilir borç piyasalarına yığıldıklarından patlama yaşadı. ESG etiketli tahvil ihracı, 2020'dekinin iki katına çıkıp 1.4 trilyon doları aşarak rekor kırdı. Ancak yaklaşık 3.4 trilyon dolarlık ESG borç evreni, küresel borcun sadece yüzde 1'ini oluşturdu. Bununla birlikte ESG ürünlerine olan talebin bu payı artırması bekleniyor. IIF'ye göre toplam küresel ESG borç ihracı 2022'de 1.8 trilyon dolara ve 2025'te potansiyel olarak 7.2 trilyon dolara ulaşacak.