Habertürk Yazarı Nagehan Alçı, Türkiye siyasetinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi etkisini ve siyasetteki kutuplaşmayı Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye siyasetine olan etkisini değerlendiren Alçı “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi maalesef uygulama aşamasında kağıt üzerinde durduğu gibi durmadı. Sonrasında yapılması gereken düzenlemeler ve çıkması gereken kanunlar vardı, onlar da çıkmadı. Türkiye’de siyaseti çok enteresan bir yere sıkıştırdı. Hem kutuplaşmayı çok derinleştirdi hem de siyaset oyununu çok ince bir ipin üzerinde oynanan adeta cambazlığa çevirdi. Dolayısıyla bu özellikle siyaseti ve siyasetçileri geriyor. Bu gerilim de topluma ciddi bir şekilde yansıma potansiyeli barındırıyor. Şu aşamada bunun emarelerini somut olarak gördüğümüzü söylemeyeyim. Türkiye bütün olarak yaşamayı başarıyor ama toplumdaki o gerginliği o kutuplaşmanın yarattığı ben-sen ayrımını da her geçen gün herkes daha net bir şekilde görüyor” diye konuştu.
‘Türkiye’de iktidar ya da muhalefet ayrımı olduğuna inanmıyorum’
Alçı, Türkiye’nin bugün geldiği noktada “iktidar ve muhalefet ayrımı” olmadığına işaret ederek “Ben Türkiye’de iktidar ya da muhalefet ayrımı olduğuna inanmıyorum. Bir rejim olduğuna ve bu rejime karşı çıkanlar olduğuna inanıyorum. ‘İktidar var ve buna karşı bir muhalefet var’ demek bizi bugün doğru bir okumaya götürmez. Devlet ve rejim var. Muhalefet aslında bu devlette bir şekilde kendini buluyor, onun bir parçası. Bir kısmını onaylıyorlar yapılanların. Belki kişisel olarak Tayyip Erdoğan’a karşı çıkıyorlar ama baktığınızda birçok başlıkta rejimin yansıması olarak da muhalefetin içinde ciddi bir kesim görüyorsunuz” diye konuştu.
‘Rejimin çizdiği hatların önemli bir kısmı ile muhalefet mutabık’
Alçı, muhalefet ve hükümetin birlikte hareket ettiği durumlara Türkiye’den ve yurtdışından şu şekilde örnekler verdi:
“Mesela Kazakistan Bildirisi, bir darbe girişimi oldu. Sonrasında çok ciddi bir şekilde sert müdahaleler alındı. Kazakistan kapalı bir ülke, o kapalı rejimde hangi önlemlerin alındığı ile ilgili hiçbirimizin sağlıklı bir fikri yok. Orada ne oldu? İktidar ve muhalefet bir arada protestolara karşı bildiriye alınan önlemlere imza attı. Mesela Mavi Vatan, milli meseleler denilen konularda muhalefet farklı bir duruş sergilemiyor. Rejimin çizdiği hatların önemli bir kısmı ile muhalefet mutabık. Küçük bir kısmına itirazlarını dile getiriyor. Bunların en basiti ekonomi, daha iyi işleteceğini söylüyor. Türkiye’nin kendi çizdiği sınırlar içerisinde muhalefetin özsel olarak itirazını bilmiyorum, siz görüyor musunuz? Ben büyük oranda görmüyorum. Devlet ayrı hükümet ayrıdır, biz devletimizin yanındayız; Muhalefetin büyük bir kısmı bunu söylüyor. Bu kendini kandırmadır. Bu aslında ‘Bugünkü rejimin ben bir parçasıyım. Küçük bir yere itiraz ediyorum. Bu dükkanı ben daha iyi işletirim’ demektir.”
‘Seçim 2022 sonbaharından itibaren olabilir, beni şaşırtmaz’
Alçı, “Erken seçim olur ise ne zaman beklersiniz” sorusuna “2022’nin sonlarına doğru olabilecek bir seçim gördüğüm kadarıyla çok da erken bir seçim olmayacaktır. Bir seneden daha az bir süre öne alınmış olur. 2022 sonbaharından itibaren olabilir. Beni şaşırtmaz. Bu geldiğimiz noktada gidilecek seçimler muhalefet ve iktidar yarışından ziyade muhalefetin karşı çıktığı ve otoriter bulduğu rejime karşı bir rekabet olacak. Dolayısıyla burada muhalefet ‘Türkiye’de her şey kötü, otoriter rejim var. Demokrasi yok oldu’ eleştirilerini yaptıktan sonra iş sandığa gelince sanki burası İsveç’miş gibi hiçbir problem çıkmayacakmış gibi her yerde problem yaşadığını söyleyen muhalefet ‘Türkiye’de her şey yolunda, herkes huzur içinde sandığa gidecek. Sonra biz iktidar olacağız. Biz bu oyunu aldık’ diyor. Bu sistem bu kadar ciddi bir güç konsantrasyonuyla bizi sıkıntılı bir yöne götürüyor. Bu gerilim taşınamayacak bir noktaya gelir. Muhalefet samimi bir şekilde sistemi değiştirmeyi amaçlıyorsa yapması gereken iktidarı seçim öncesi bir sistem değişikliğine zorlamak olmalıydı” cevabını verdi.
‘Bugün devletin içindeki memurların kaçta kaçı böyle bir değişim ister’
Devlet memurlarının bir hükümet değişikliği istememe ihtimalinden bahseden Alçı “İktidar cephesinin 20 yılın getirdiği çok ciddi bir devlet gücü ve yapılanması var. 20 yıldan ve 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıkan yeni bir devlet düzeninden bahsediyoruz. Memurların oranına bir bakın. Son 20 yılda kaçta kaçı değişti? Biz aslında iktidar partisi mensuplarından ziyade bugün devletin içindeki memurların kaçta kaçı böyle bir değişim ister? ‘Bu dönüşüm hepsi çok keskin bir şekilde aktiftir’ demeye çalışmıyorum. Net bir tespit yapıyorum. Bunların çok doğal olarak önemli bir kesimi de iktidar değişimini istemezler, kendi geleceklerini göremeyecekleri için. Türkiye o kadar keskinleşti ki kendilerini tehdit altında görebilecekleri için istemezler. Muhalefette de 20 yılın getirdiği bir birikim ve öfke ile Tayyip Erdoğan’a yönelik nefrete varan uç duygularla ‘Biz bu maçı aldık’ diye yükselen bir heyecan dalgası var. Tabanın yüzde 3-4’ünde de olsa bu da bir duygu yoğunluğuna yol açar. Zaferle sonuçlandığında yönetmesi zor, hezimetle sonuçlandığında daha da zordur” dedi.