GÖRÜŞ

TTB Başkanı Fincancı anlattı: MHRS’de neden randevu bulunamıyor?

Sağlık Bakanlığı uygulaması Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden hastaların randevu alamama sorunu devam ediyor. Peki randevu neden alınamıyor? Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, hasta ve hekim gözünden randevu alınamamasına ilişkin yaşananları Sputnik’e anlattı.
Sitede oku
Kamu hastanelerinde hastaların randevu bulamıyor oluşu sağlık sistemi hakkında son zamanlarda en çok gündeme gelen konulardan biri oldu. 15 gün içerisindeki randevuları sıralı olarak göstermesi gereken sistemde bazı polikliniklerde haftalardır yer bulamayan hastalar şikayetlerini internette paylaşarak çözüm arıyor.
Bilim Kurulu üyeleri ise pandemi tedbirleri kapsamında yaklaşık 2 yıldır birçok polikliniğin Kovid-19’lu hastalara ayrılmasının, hastanelerin servislerinde de yoğunluk oluşmasına sebep olduğunu açıklamıştı.

‘Kriterlerinize uygun randevu bulunamadı’

Artan talepler üzerine hastanelerde sadece randevusu olana hizmet verilirken, randevular da eğer uygun bir saat varsa Merkezi Hasta Randevu Sistemi (MHRS) ve Alo 182 hattından alınabiliyor. Diğer bir yandan, randevu almak isteyenler de “Aradığınız klinikte uygun randevu bulunamamıştır. Randevu aradığınız klinik için kriterlerinizi değiştirerek farklı hastaneye veya semt polikliniklerinden randevu alabilirsiniz" uyarısıyla karşılaşıyor.
İdeal hasta muayene süresi ne kadar olmalı?

#Randevualınamıyor etiketi gündem oldu

Sosyal medyada #Randevualınamıyor etiketiyle de gündeme gelen sorun, kronik hastalar ve ilaca ihtiyacı olanlar için ciddi sonuçlar doğurabileceği gerekçesi ile tepki topladı. Buna bağlı olarak MHRS ile Alo 182 hattında, 3 büyük şehir başta olmak üzere pek çok hastanın randevu sisteminden faydalanamadığı görüldü.

MHRS sistemi TBMM’de de gündeme geldi

Son olarak CHP Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, 7 Şubat’ta TBMM’de yaptığı konuşmasında ‘randevu krizi’ne değindi. Konuyu tekrar gündeme taşıyan Gaytancıoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Vatandaş hastanelerden randevu alamıyor. ‘Hastanelerde kuyrukları kaldırdık.’ diyenler, bırakın taşrayı, Edirne gibi sağlık altyapısının güçlü olduğu yerde randevu almayı denesin; alamıyorsunuz. Taşraya bakınca durum tam olarak felaket. Başta AKP Genel Başkanı ve Sağlık Bakanı olmak üzere herkesi canlı yayında hastanelerden randevu almaya çağırıyorum, göz, kulak burun boğaz, dâhiliye ve benzeri branşlardan bakalım randevu alabiliyorlar mı?”

Hastalar kadar hekimler de tepkili

Hekimler yoğun çalışma koşulları nedeniyle şikayetlerini paylaşmaya devam ediyor. Daha önce hekim yetersizliği sebebiyle randevu almanın da zorlaşması üzerine Sağlık Bakanlığı, doktorların muayene süreleri de 5 dakikada 1’e düşürmüştü. Bu karara tepki gösteren Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) çağrısıyla toplanan hekimler, 8 Şubat’ta greve gitti.
Hekimler adına konuşan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, hastalara seslenerek, “Aylarca randevu beklemelere zorlandığınız, özel hastanelere mahkum bırakıldığınız sağlık sistemine birlikte ‘artık yeter’ demek için 8 Şubat’ta randevu almayın, hastanelere gelmeyin. Hastanelere bizlerin yanında olmak, dayanışma için gelin” çağrısında bulunmuştu.
MHRS ve Alo 182 hattında yaşanan randevu çıkmazını anlatan Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, neden randevu bulunamadığına ilişkin değerlendirmeler yaparak atılması gereken adımları Sputnik’e özetledi.

‘Salgının yönetilememesi ile birlikte diğer sağlık sorunları olan hastaların sağlığa erişimi de kısıtlandı’

Bu konunun birkaç boyutu olduğunu aktaran Fincancı, ilk sıkıntının salgının yönetilememesinden kaynaklı olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle küresel salgınla beraber çok yoğun bir vaka artışı oldu, bunu önlemeye dönük bir adım atılmadı. Halk sağlığı önlemleri hayata etkili bir biçimde geçirilmediği için sistem çok fazla hasta ile karşılaştı. Buna yanıt olarak da birçok farklı alanda poliklinik hizmeti sunan hekimler ve poliklinikler Kovid-19 polikliniğine çevrildi. Hekimler de Kovid-19 polikliniğinde görev yapmak zorunda kaldılar. Yoğun bakım yataklarının önemli bir kısmı Kovid-19 vakalarına ayrılmak zorunda kaldı. Sistem böyle bir yükle karşı karşıya kalınca diğer sağlık sorunlarıyla ilgilenebilecek olan hekimler ve sağlık emekçilerinin doluluk oranları çok arttı. Ne yazık ki diğer sağlık hizmetlerinde aksamalar yaşandı. Kovid-19 salgınına yönelik adımların etkili bir biçimde atılmaması, gerekli önlemlerin uygulanmaması ile birlikte diğer sağlık sorunları olan hastaların sağlığa erişimi de kısıtlanmış oldu. Bu koşullarda hastalar da, diğer sağlık hizmetlerine zaman ayırarak birlikte çalışacak olan hekimler sayı olarak azaldığı için randevu almakta ve poliklinik bulmakta sorun yaşıyor”

‘Yeni hekimlerin ataması uzun sürüyor, mevcut hekimler de çalışma koşulları ve sağlıkta yaşanan şiddet nedeniyle kamudan ayrılmaya başladılar’

İkincil sorunun ise hekim sayısının günden güne azalmasıyla alakalı olduğunu vurgulayan Fincancı, “Özellikle hekim atamaları ile ilgili bir sorun ile karşı karşıyayız. Hekimlere daha önce güvenlik soruşturmasına tabi tutuyorlardı. Biz Türk Tabipler Birliği olarak buna karşı dava açmıştık. Bu dava da başarılı olunca, güvenlik soruşturması yapılamayacağına dair karar çıktı. Güvenlik soruşturması da arşiv taramasına dönüştürüldü. Ama arşiv taramaları da çok uzun sürüyor. Belirlenen süreleri aşıyoruz. 30 iş günü içinde tamamlanması gerekir derken aylara yayılabiliyor. Bu arşiv taraması adı altında aslında belli ki güvenlik soruşturması yapıyorlar. Bu da atamalarda ciddi sorunlar oluşturuyor. Dolayısıyla sisteme girecek çalışmaya başlayacak hekim sayısı beklenen hızda olmuyor. Bunun yanı sıra tabii özellikle hekimlerin çalışma koşullarının ağırlığı, güvenli bir çalışma ortamının ve güvenli çalışma koşullarının yaratılmaması, sağlıkta şiddetin artışı ve tabiki hekimlerin emeklerinin karşılığını alamıyor olmaları ile beraber hekimler de kamudan ayrılmaya başladılar” dedi.

‘Hekimlerin yurtdışına yerleşmek için Türk Tabipler Birliği’ne başvurması kamuda çalışan hekim sayılarını azaltıyor’

Hekimlerin istifa etmesine dikkat çeken Fincancı, istifaların açılmasıyla birlikte sağlık sisteminin yoğun bir istifa dönemi ile karşı karşıya kaldığını belirtti.
Salgının başından bu yana Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı, kamuda çalışan 9 bine yakın hekimin istifa etmesi ile ilgili olan açıklamaya dikkat çeken Fincancı, “Yurtdışına yerleşmek için Türk Tabipler Birliği’ne iyi hal belgesi başvurusu yapıyorlar. özellikle genç meslektaşlarımız daha yoğun olmak üzere, daha işe başlamadan bu adımları atanlar olduğu gibi hani çalışırken başvuru yapan ya da uzmanlığını aldıktan sonra başvuru yapan meslektaşlarımız var. Bu sayılar ciddi bir biçimde arttı. Sadece 2021 yılı içinde 1405 doktor başvurdu. Bu da hekimleri alandan geri çekilmesi ile sonuçlanarak yurt dışına gitme çabalarını görmemize, mesleklerini bırakmaları ile de karşı karşıya kalmamıza neden oluyor. Bu da kamuda çalışan hekim sayılarını azaltıyor. Dolayısıyla bunların tamamı sistem üzerinde kaçınılmaz olarak bir yük oluşturmuş oldu” şeklinde konuştu.

‘Hekimlerin gidişini önleyecek, onların çalışma koşullarını iyileştirecek adımların atılması gerekiyor yoksa sağlık hizmeti sunacak hekim bulamazsınız’

Randevu bulunamasının sebeplerini masaya yatıran Fincancı çözümlerden de bahsederek, Kovid-19 polikliniklerine dönüştürülen polikliniklerin yeniden asli işlevine dönmesi gerektiğinin altını çizdi. Fincancı, “İnsanca yaşayabilecekleri ücretleri almaları gerekiyor. Sağlıkta şiddeti çözmek için somut adımların atılması gerekiyor. Özellikle hekimlerin değersizleştirmesine yönelik siyasi otoritelerin açıklamalarını engellemek gerekiyor. Hızla, hekimlerin gidişini önleyecek, onların çalışma koşullarını iyileştirecek adımların atılması gerekiyor. Yoksa hekimlerimizi yitiriyoruz. TTB olarak çokça söyledik, ‘Eğer böyle davranır, haklarını vermezseniz, bu çalışma koşullarına zorunlu tutarsanız hekimleri yitirirsiniz, bir süre sonra sağlık hizmeti sunacak hekim bulamazsınız’ dedik” ifadelerini kullandı.

‘Hasta yakınları ve hastalar, hekimin sorumlu olduğunu düşünerek bunu bir sistem sorunu olarak göremiyorlar’

Fincancı, Sağlık Bakanlığı’nın yoğunluğa çözüm olarak bulduğu 5 dakikada muayene kararını değerlendirerek şunları aktardı:
“Hekimlerin yükünü daha da artıran, hekimlerin emeğini değersizleştiren başka bir yol seçtiler. ‘5 dakikada 1 randevu’ sisteminin de buna yanıtı olmadığı muhakkak. Çünkü hekimin 5 dakikada 1 hastaya herhangi bir değerlendirme yapabilme olanağı yok. Bunlar olmayınca hasta kendisinin yetersiz değerlendirildiğini, yeterince zaman ayrılmadığını, derdini anlatamadığını düşünüyor. Bu aynı zamanda sağlıkta şiddeti de artırıyor. Çünkü hasta yakınları ve hastalar, hekimin sorumlu olduğunu düşünüyorlar, bunu bir sistem sorunu olarak göremiyorlar ne yazık ki.”

‘Siyasi otoriteler hatırlatma dozlarına ilişkin tereddüt yaratacak açıklamalardan vazgeçmeli’

Salgınla ilişkili sorunların çözümlerine de değinen Fincancı, halk sağlığı önlemlerinin hayata geçmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Başından beri ifade ettiğimiz, mesafeyi sağlayabileceğimiz koşullara ve kalabalıkların önüne geçilmesine ihtiyacı var. Ayrıca toplu taşımalarda yoğunluğu azaltacak bir takım sınırlamalar getirilip toplu taşıma sıklığını arttırarak bu kapalı ortamlardaki insan sayısını azaltmaya dönük adımlar atılması gerekiyor. Bunun yanı sıra kapalı ortamların etkili havalandırmasını sağlayacak değişiklikler ile aşılanmanın hızlanması gerekiyor. Siyasi otoriteler aşılanmada özellikle hatırlatma dozlarına ilişkin tereddüt yaratacak açıklamalardan vazgeçmeli” dedi.
Yorum yaz