"Ülkem bana çok büyük onur veriyor. Bu benim için önemli. Yani tarif edemem. Biliyorsunuz Nobel ödülünü DNA onarımı için üç kişi almıştık. Yani öteki iki arkadaşımın adına benim bildiğim kadarıyla hiçbir eğitim veya öğretim merkezi yok. Benim bütün Türkiye sathında Iğdır Anaokulundan tutun İzmir'de ortaokula kadar adımın verildiği merkezler var. Tabii Başkent'teki en büyük eğitim merkezi olacak. Milletimin beni takdir etmesi tabii beni çok duygulandırıyor. Umarım bunu duyan gençlerimiz de bundan bir ders alır; bizim milletimiz bizim devletimiz vefakardır, eğer bu ülkeye faydalı bir şey yaparsanız veya bir şey yaptığınızda ülkenizi unutmazsanız, bu ülkeden verdiğinizden fazlasını alacaksınız.
Türkiye'nin bana yaptığı, 10 Nobel'den daha önemli daha fazladır, beni daha çok tatmin etmiştir. Çünkü, 85 milyon insanın sevgisi, herkes benim Türkiye'yi sevdiğimi, Türkiye'ye hizmet ettiğimi Türkiye'ye kıymet verdiğimi, bu yaptıklarımın kendi başarılarım değil Türkiye'nin başarısı olarak algıladığımı biliyor. Ben doğru; araştırmalarımı ABD'de yaptım ama ben bilimsel olarak burada (Türkiye'de) yetişmiştim, bilimsel metodu ben Türkiye'de öğrendim. Türkiye'ye gelmek üzere ABD'den ayrıldığım gün, Ahmet Gül adında Türk profesör arkadaşım bana hocam Muzaffer Aksoy'un biyografisini gönderdi. Muzaffer Aksoy, bana bilim yapmayı öğreten hocaydı. Benim iç hastalıkları hocamdı ve arabalarda kullanılan kimyasal madde olan benzinin kanser yaptığını keşfeden insan oydu ve Amerikan Meclisi'nde bu konuda bilirkişi olarak onu çağırdılar. Yani Muzaffer Hoca harika bir bilim insanıydı ve ben bilimi ondan öğrendim. ABD'ye gittiğimde bilim nasıl yapılır biliyordum. Burada imkanlarımız yoktu ama bilim, deney ve kontroller nasıl yapılır bunların hepsini ondan öğrendim."