‘ABD, Ukrayna’da bir savaşı önlemezse maliyeti Afganistan’dan fazla olabilir’
Prof. Mustafa Türkeş’e göre askeri-diplomatik cephede Rusya'ya baskıyı artıran ABD, yaptırımları genişletmek için Avrupa'ya muhtaç. Diplomasinin bitmediğini belirten Türkeş, Ukrayna'da savaşı önleyemezse ABD'ye maliyetinin Afganistan'dan fazla olabileceği söyledi. Türkeş, Kiev'le İHA'lar için işbirliğinin Türkiye için ciddi risk içerdiği görüşünde.
Sitede okuNATO'nun 'genişleme' krizi ABD yönetimi ile Rusya Federasyonu'nu karşı karşıya getirirken, Washington'ın enformasyon savaşı adeta 'enformasyon terörüne' dönüştü.
3 ayı aşkın süredir 'Rusya Ukrayna'yı işgal edecek' temasını son dönemde 'eli kulağında' ifadeleri eşliğinde sunan Washington, son olarak bizzat Başkan Joe Biden'ın ağzından ABD ve Rusya askerlerinin karşı karşıya gelmemesi gerektiği vurgusu eşliğinde 'dünya savaşı'nı andı.
Ukrayna'ya ve Doğu Avrupa'yı silah deposuna çevirirken, hamlelerini Avrupalı müttefikleriyle koordine etmeye yoğunlaştırın Biden yönetimi, son olarak işi Çin'de düzelenen Pekin Olimpiyat Oyunları sırasında 'işgalin geleceği' söylemine kadar vardırmış durumda. Uzmanlar ABD'nin adeta 'savaş tarihi' veren söylemlerinin Donbass sınırında aşırıcı sağcı Banderist birliklerin olası provokasyonlarına işaret edebileceğine dikkat çekiyor.
ABD'den yükselen 'dünya savaşı' retoriği, ABD'nin Avrupa ile ortak cephe oluşturma girişimlerini ODTÜ'den Prof. Dr. Mustafa Türkeş ile konuştuk.
‘ABD Ukrayna’da bir savaşı önlemezse maliyeti Afganistan’dan daha fazla olabilir’
Prof. Mustafa Türkeş’e göre, 'dünya savaşı' ifadelerinin kolayca kullanılması, Britanyalı bakan Truss'ın örneğinde olduğu gibi 'dünya ölçeğinde yöneticilerin çapsızlığıyla' da ilgili. Bugünden yarına bir savaş beklemeyen Türkeş, hem askeri hem diplomatik cephede baskıyı artırma siyaseti izleyen ABD'nin Ukrayna’da olası savaşı önleyememesi halinde maliyetinin Afganistan’dan fazla olabileceğine dikkat çekti. Türkeş'e göre ABD'nin bundan sonraki hamlesi yaptırımları genişletmeye çalışmak olacak, bunun için de Avrupa'ya ihtiyacı var:
“Dünya savaşı lafı kolaylıkla kullanılmaması gereken bir kavram. Bunu dönemin önemli aktörlerinin nasıl konuştuğuna baktığını zaman Britanya Dışişleri Bakanı Liz Truss örneği var, ABD’de de bu şekilde bir dile getirme biçimi çok şaşırtıcı olmaz. Artık dünya ölçeğinde o kadar çok çapsız yöneticiler var ki bunu kolaylıkla zikreder hale geldiler. Bugünden yarına hemen dünya savaşı olmaz. Ama gerilimin sürekli arttığı bir süreç yaşıyoruz. Provokasyon olmaz demiyorum. Ukrayna’daki provokasyonu önleyecek olan ABD. Çünkü buradaki savaşı göze alamayacak olan ABD. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde böyle bir gerginlik tırmanacak. Öte taraftan da o gerginliğin bir provokasyona dönüşmesini önlemek durumunda olan ABD. Eğer önlemezse bedeli Afganistan’dan daha maliyetli olabilir. Afganistan’dan çekilirken en fazla kendisi dışında NATO’nun prestij kaybetmesi oldu. Buradaki ABD açısından daha riskli olur. ABD’nin izledikleri strateji ne? Bir taraftan baskıyı artıracağız, öbür taraftan diplomasiyle yoklayacağız diyorlar. Baskıyı şu anda artırıyorlar. Şubat sonuna kadar baskıyı artıracaklar, diplomatik olarak da artacak. BM bağlamı içerisinde çok sayıda gürültülü tartışmalara hazır olmak lazım. O tartışmalardan yola çıkarak hemen bugünden yarına büyük bir savaş olacak değil. Şu anda diplomasinin çalıştığını düşünüyorum. Amerika’nın bundan sonra yapacağı hamle şu: Mümkün olduğunca yaptırımları genişletmek ve uygulamaya çalışmak. Bunun için Avrupa’nın desteğine ihtiyacı var. Avrupa desteklemeyecek olursa uygulayacağı politika çözülür. Onun için şu anda her iki türlü baskıyı artırmak istiyor. Diplomasiye geçtik dolayısıyla askeri seçenekler ortadan kalktı, olmayacak."
'Yıllarca sürebilecek bir gerginliğin aşamasında olduğumuzu unutmayalım'
Türkeş, belki yıllar sürebilecek bir gerilim aşamasına girildiği görüşünde. ABD ve Avrupa'nın Ukrayna'yı Batı kapitalist sistemine entegre etmek için öncelikle Rusya ile Ukrayna arasında ilişkiyi koparmaya çalıtıklarını dile getiren Türkeş, bunun 2014'ten bu yana uzanan bir 'hegemonya projesinin' rekabeti olduğunu söyledi. Moskova'nın ise böyle bir girişimin Ukrayna'ya bedellerine dair uyarıda bulunduğunu belirten Türkeş, iki tarafın da diğer yandan diplomasiyi devam ettirme hamlelerinin eksik olmadığına dikkat çekti:
"Kısa da değil belki yıllarca sürebilecek bir gerginliğin aşamasında olduğumuzu unutmayalım. Çünkü burada Avrupa ve ABD, Ukrayna’yı Batı kapitalist sistemine entegre etmek için öncelikle Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkiyi koparmak istiyor. Dolayısıyla o koparma işlemi yaşanırken içeride de kendilerine yakın elemanların iktidarda kalmasını istiyor. En küçük sarsıntıda Zelenskiy iktidardan düşebilir, böyle bir durumda. Böyle bir provokasyon sonucunda Rusya’nın pozisyonu çok net. Rusya da aslında hem diplomasi diyor hem gerekirse asker olarak hazır olduklarını söylüyor. Putin, istemiyoruz diyor ama bir yandan da fiili olarak hazırlıklı. ‘Eğer fiilen bir saldırı olursa ya da henüz vakit varken müzakere edelim dediğimiz konuları elinizin tersiyle iterseniz, gerekiyorsa biz güç kullanırız’ noktasında. Şu anda diplomasinin çalışmaya başladığını düşünüyorum. İlk başta gerilimin öncülü olarak bildiğimiz 2014 ve 2004 dönemlerindeki iki tane hegemonya projesinin rekabetidir bu. Avrupa ve ABD, bir Avrupa entegre iktisadi alanı oluşturmak için uğraştı, bunu kısmen yaptı. Serbest ticaret anlaşması imzalatarak yaptı Ukrayna’yı. Yanukoviç’in tam da Ukrayna milliyetçiliği üzerine oynadığı bir şeydi. Sanki Rus taraftarıymış gibi sunarlar ama öyle değil. Şu anda onu iktidardan düşürmede araçsal olarak kullanılan proje tavrına baktığımızda da onu görebiliriz. Yanukoviç bir Ukrayna milliyetçisiydi. Hem Avrupa hem Rusya ile bir denge tutturmaya çalıştı. Ama Amerika ve Avrupa’nın müdahalesiyle devre dışı bırakıldı. Rusya diyor ki ‘Böyle bir şeyi yapmayın. Bunun Ukrayna’ya bedeli ağır olabilir. Zaten 2014 müdahalesinde bunu yaptınız. Sonucu olarak yaşanan şey Kırım ve Donbass bölgesinde iki tane özerk bölge’. Ortaya çıkan tablo bu. Dolayısıyla iki taraf da kendi açılarından diplomasiyi çalıştırmak istiyor, çalıştırıyorlar da.”
‘Alman sanayicileri Rusya’dan gaz akışında sorun istemiyor, sabote etmek isteyen ABD’
Almanya Başbakanı Scholz'ün Rusya ve ABD'ye karşı gidişatı dengelemeye çalışırken, koalisyonu içindeki Yeşilleri de törpülemeye çabaladığı görüşündeki Türkeş, Alman sermayesinin Rusya ile enerji ilişkileri ve Kuzey Akım-2'yi elinin tersiyle itmek istemeyeceği değerlendirmesinde bulundu:
“Almanya şansölyesinin şu andaki pozisyonu sadece Rusya ve ABD’ye pozisyon almakla sınırlı değil aynı zamanda içeride Yeşiller’e karşı da. Yeşiller, hemen gidelim anti-Rus bölgeleri destekleyelim istiyor. Scholz'un onları da törpülemek gibi bir derdi var. Almanya’nın sanayisi, enerji ve en ucuz ve en pürüzsüz çalışan. Almanların Ruslara dönüp bu konuda ‘Siz şurada şöyle bir yanlış yapıyorsunuz’ diyecekleri bir durum hiç olmadı. Bütün maliyetini aslında Rusya’nın karşıladığı Kuzey Akım-2 son aşamasına geldi, Alman sermayesi bunu elinin tersiyle itmek istemez. Orada çalışan sistem nasıl? Putin de onu diplomatik olarak kendi açısından anlamlı kullanıyor, Schröder Gazprom’un yönetim kuruluna yerleşti. Bu yeni bir şey değil. Alman sanayicileri Rusya’dan gelen gaz akımının arzında bir sorun olmamasını istiyor. Bunu hala sürdürmek istiyor. ABD ise mümkünse bunu sabote etmek istiyor. Bir sonraki hamle, Ukrayna’nın elektrik şebekesinin Rusya ile kesilmesi. Bu genel anlamda Ukrayna’nın Batı kapitalizmine entegresini de öngören bir şey. Bu hamleler siyasal olarak Rusya’yı provoke eden bir şey. Rusya, ‘Eğer siz bu hamleleri sürdürürseniz Belarus’a S-400 savunma sistemlerini yerleştiririm. Siz Avrupa’da kıpırdayamazsınız bile. Gerekirse vururum’ mesajı veriyor."
'Diplomasi tamamen ortadan kalkmış değil'
Prof. Türkeş, diplomasiyi önceleyen politikaları Rusya'nın ABD ve NATO'ya sunduğu tekliflerle başlattığını belirtirken, ABD'nin bunları 'elinin tersiyle itmemesinin' izlediği sert çizgiye rağmen diplomasiye işaret ettiği görüşünde. Türkeş, aynı şekilde ABD dahil müttefiklerinin Ukrayna'nın NATO üyeliğini dışladıklarına da dikkat çekerken, estirilen savaş söylemlerinin Ukrayna'ya ağır bedelleri olduğuna dikkat çekti:
"Diplomasiyi önceleyen politikayı bence Ruslar başlattı; 'size iki belge sunuyorum, bunun üzerinden müzakere edelim' dedi. Eğer ABD ve NATO bunu tamamen elini tersiyle itseydi o zaman burada diplomasiye yer yok derdim. Ama bu aşamada ABD onu öyle diyecek. NATO konusundaki pozisyonuna açık kapı siyaseti diyor ama fiilen de Ukrayna ve Gürcistan’ın üyelik için hareket planı diye bilinen şeyi işletemediler. Rusya’nın buna tepkisinin büyük olacağını gördükleri için. Ukrayna’nın yakın zamanda NATO üyeliği söz konusu değil. Bunu bütün NATO üyeleri söylüyor, ‘Bizim kararlarımıza ambargo koyamazsın’ da diyor. Evet koyamaz. Batı sözlü taahhütler verecek ama bunun yazılı hale getirilmesini istemiyor. Son noktada öyle bir aşamaya gelir ki ABD ‘Minsk’i uygulayalım’ demez de bu kez Ukrayna’da onu uygulatacak. Böyle diplomasi tamamen ortadan kalkmış değil. Oyunlarını çok bilerek isteyerek sağlam oynuyor. Ama bunun bedeli Ukrayna için ağır oluyor. Şunun farkında değiller, gittiler İngilizler, Hama’da böyle bir eğitim verdiler. Ama burada böyle bir şeyip yapılmasının tepkisini Rusya verecek."
'Ukrayna ile teknoloji transferi, İHA meselesi Türkiye için ciddi riskler içeriyor'
Türkeş'e göre Türkiye, hukuki anlamda 'arabuluculuk' yapamaz çünkü NATO üyesi ve taraf konumda. Ancak iki taraf arasında 'laf taşıma' anlamında kolaştırıcılık yapabileceği görüşündeki Türkeş, Ukrayna'ya teknoloji transferi meselesinin Türkiye için ciddi riskler içerdiği görüşünde:
"Hukuki olarak burada arabuluculuk olmaz, çünkü NATO üyesi, taraf burada. Ukrayna ile stratejik ortaklık anlaşması imzalamışsın, çeşitli taahhütlere girmişsin, Rusya dolayısıyla seni bu konuda almaz ama her iki taraf arasında ne düşündüklerine dair dolaylı istikşafi görüşmelerle arabulucu, yani laf taşıma anlamında kolaylaştırıcı bir rol oynayabilir. Onun dışında liderlerin İstanbul’da buluşturalım teklifine Rusya’nın evet demeyeceği baştan belliydi. Bu Zelenskiy olarak önemli bir şey, çünkü bir aktör olarak tanımış oluyorsun. Bu hem dünyada hem kendi ülkesinde yerini sağlamlaştıran siyasal bir şey öbür taraftan Rusya buna hiçbir şekilde sıcak bakmıyor. Minsk’i uygulasın ondan sonra konuşalım diyor. Onların kendi stratejileri de çok net. Burada çok hevesine girmek anlamlı olmaz. Tam aksine Türkiye açısından teknoloji transferi edeceğim diye üretecekleri drone meselesi Türkiye için ciddi riskler içeriyor.”