Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'nın Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimi düşürmeye yönelik girişimlerine devam ettiğini açıkladı.
Rusya Bilimler Akademisi Avrupa Enstitüsü Sosyal ve Siyasi Araştırmalar Bölümü kıdemli araştırmacısı Sergey Fedorov, Erdoğan’ın sözlerine ilişkin değerlendirmesinde bu tür girişimlerin sonuç vermesi için öncelikle Batı’da yaratılan, Rusya’nın Ukrayna'ya saldırabileceği şeklindeki yanılsamanın yok edilmesi gerektiğini söyledi.
Fedorov, “Bölgedeki gerilimi düşürme konusuna sadece Ukrayna tarafından yaklaşılmamalı. Rusya-Ukrayna ilişkilerindeki krizden bahsederken Ankara aslında otomatik olarak Ukrayna yanlısı bir tutum izliyor. Moskova, kendisi ile Kiev arasındaki ilişkilerde herhangi bir kriz olmadığına inandığına göre sorun Kiev ile Donbass arasındadır. Rusya Ukrayna'ya saldırma niyetinde değil. Kiev ve Batı ülkelerinin Rus ordu birliklerinin Ukrayna sınırları yakınında yığılması veya Donbass'taki varlığı ile ilgili suçlamaları asılsız ve mesnetten yoksundur. Rusya’nın Ukrayna'ya saldıracağı hakkında uydurma bir yanılsama içeren histeri körükleniyor. Hatta bazıları olası saldırıya kalan günleri, saatleri sayıyor. Fakat saldırı yok ve olmayacak. Sadece Batılı kafalarda gerçeğe dönüşen bir yanılsama söz konusu. Her şeyden önce bu aldatıcı yanılsamayı ortadan kaldırmak gerekiyor. Batılı ortakları Rusya'dan böyle bir tehdit olmadığına dair ikna etmek önemli. O zaman Türkiye’nin ya da Fransa’nın bölgedeki gerilimi düşürmeye yönelik girişimlerinin etkili olabileceğinden bahsetmek mümkün olacak” diye konuştu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Moskova ziyaretine değinen Fedorov, şunları söyledi:
“Macron'un Moskova ziyareti zamanında yapıldı ve bölgedeki zor durumun çözümü yönünde olumlu gelişmeleri getirebilir. Paris’in arabuluculuğunun mantığı, öncelikle Fransızların ve Almanların ‘Normandiya Formatına’ dahil olması gerçeğine dayanıyor. Yani Fransa, Minsk Anlaşmalarının uygulanmasının garantör ülkelerinden biridir. İkincisi, Paris’in karmaşık uluslararası krizlerle başa çıkma konusunda belli bir deneyimi var ve uluslararası sorunların çözümüne ilişkin defalarca çeşitli girişimlerde bulundu. Kaldı ki şimdi Macron, Avrupa adına konuşabiliyor. Zira Fransa şu anda Avrupa Konseyi’nin başkanlığını devralmış durumda ve fiilen Avrupa Birliği'nin direksiyonunu elinde tutuyor.”
Bunlara rağmen durumun yakın gelecekte kökten değişebileceği ile ilgili şüphelerini dile getiren Fedorov, şöyle konuştu:
“Macron'un Moskova ziyaretinden sonra, Minsk Anlaşmalarının bir şekilde uygulanacağına ve Normandiya diyaloğunun daha etkili bir şekilde devam edeceğine dair belli bir umut belirdi. Ancak durumun yakın gelecekte kökten değişebileceğini düşünmüyorum. Yine de en azından Donbass'taki çatışmalar durdurulabilirse ve masum insan ölümleri kesilirse, büyük ilerlemeden bahsetmek mümkün olacak. Tüm zorluklara ve çelişkilere rağmen bölgedeki gerilimin derecesini azaltmak için kullanılabilecek rasyonel bir zeminin bulunacağını umuyorum.”