YAŞAM

Rahim ağzı kanseri hakkında doğru bilinen 10 yanlış

Rahim ağzı kanserinin belirtileri neler? Bu kanser türürün erken teşhisi mümkün mü? HPV aşısı olduktan sonra test yaptırmaya var mı? Uzman isim, 45 yaş altı kadınlarda sıkça görülen kanser türlerinden birisi olan rahim ağzı kanseriyle ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı.
Sitede oku
Rahim ağzı kanseri dünyada en sık görülen kanserler arasında 4. sırada yer alırken, 45 yaş altındaki kadınlara bakıldığında görülme sıklığı 2. sıraya yükseliyor. Düzenli yapılan taramalarla önlenebilmesine rağmen dünyada her yıl 604 bin kadın rahim ağzı kanserine yakalanıyor. Bu hastaların ise yaklaşık yarısı hayatını kaybediyor.
Toplumda rahim ağzı kanseri hakkında doğru sanılan bazı hatalı bilgiler de erken tanı ve tedaviyi geciktirerek ölüm sayılarını artırıyor. Rahim ağzı kanseri hakkında toplumda doğru zannedilen 10 hatalı bilgiyi anlatan Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serkan Erkanlı, önemli önerilerde bulunarak kadınları uyardı.

‘Aşılar sayesinde, rahim ağzı kanserine yakalanma riski yüzde 70-90’a varan oranlarda engellenebiliyor’

Erkanlı, rahim ağzı kanserinin düzenli uygulanan üç yöntemle önlenebildiğine dikkat çekerek, “Rahim ağzı kanseri için en önemli risk faktörü onkojenik human papilloma virüsleri olup, bu virüsler hastalığın yüzde 99’undan sorumlu tutuluyor. Onkojenik HPV enfeksiyonunu önleyen HPV aşıları, bu kanser türüne karşı en etkili korunma yöntemidir. Aşılar sayesinde, rahim ağzı kanserine yakalanma riski yüzde 70-90’a varan oranlarda engellenebiliyor. Diğer önleyici yöntemler ise smear ve HPV bazlı testlerin uygulandığı tarama programlarıdır. Bu tarama testleri sayesinde rahim ağzı kanseri erken safhada, hatta henüz gelişmeden önlenebiliyor. Rahim ağzı kanseri tanısı konduğunda bir an önce doğru tedavinin uygulanması önemlidir” dedi.

Gençler rahim ağzı kanserine yakalanmaz mı?

Rahim ağzı kanserinin genç yaşta görülmediği söylentilerinin yanılgıdan ibaret olduğunu vurgulayan Erhanlı, “Genellikle 35-45 yaş grubundaki kadınlarda görülüyor. Ancak bu kanser türü ileri yaş grubunda görülebildiği gibi, 35 yaşından genç kadınlarda da oluşabiliyor. Öyle ki dünyada her yıl 35 yaş altındaki yaklaşık 60 bin kadında rahim ağzı kanseri teşhis ediliyor. 21 yaşından genç kadınlarda ise rahim ağzı kanseri görülme riski çok düşük oluyor” açıklamasında bulundu.

Rahim ağzı kanseri belirti vermiyor mu?

Erhanlı, kanserin değil de kanse öncüsü lezyonların genellikle belirti vermediğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“Bu nedenle tarama programının hiçbir şikayeti olmayan kadınlarda yapılması yaşamsal öneme sahip. Rahim ağzı kanseri ise bulunduğu evreye göre; anormal vajinal kanama ve cinsel ilişki sonrası kanama şeklinde belirti verebiliyor. İlerleyen dönemlerde; düzensiz ara kanamalar, kasık ve karın bölgesinde ağrı, kanser daha da ilerlediyse; böbreklere veya bacaklara vuran ağrı ile bacaklarda şişlik gibi sinyallerle kendini belli edebiliyor.”

Rahim ağzı kanseri erken teşhis edilemez mi?

Rahim ağzı kanseri erken teşhis edilebildiğini belirten Erhanlı, “Hatta henüz kanser öncesi lezyonlar aşamasındayken yakalanabiliyor. Kanser öncüsü lezyonların rahim ağzı kanserine dönüşümü için yaklaşık 15-20 yıllık bir süre gerekiyor. Bağışıklık sistemi zayıflamış kadınlarda bu süre 5-10 yıla düşebiliyor. İşte bu zaman aralığı, kanser öncüsü lezyonların, smear ve HPV bazlı testlerle henüz kansere dönüşmeden tespit edilmesine imkan tanıyor” dedi.

Tek cinsel partneri olan kadınlarda rahim ağzı kanseri görülmez mi?

Diğer bir yanlış algının tek partnerli kadınlarda rahim ağzı kanserine yakalanma riskinin olmadığına dair düşüncelerden kaynaklandığını söyleyen Erhanlı, “Büyük oranda cinsel yolla bulaşıyor. Tek bir partnerle olan ilişkiden alınan HPV hücrelerde anormalliğe neden olup erken saptanmadığı takdirde kansere yol açabilir” dedi.

Şikayeti olmayanın test yapmasına gerek yok mu?

Kanser öncüsü lezyonların herhangi bir şikayete yol açmadığını bu yüzden de önlem alınması gerektiğini söyleyerek, “Belirtiler ancak kanser geliştiğinde ortaya çıkıyor. Bu nedenle rahim ağzı kanseri taraması olan smear testine asıl hiçbir yakınma olmadan 21 yaşında, HPV bazlı testlere ise 25-30 yaş itibarı ile başlamak gerekiyor” dedi.

Rahim ağzı kanserinden korunmak için sık sık test mi yapılmalı?

Rahim ağzı kanserine dönüşebilecek olan hücresel değişimleri saptayan smear testine 21 yaşında başlandığını vurgulayan Erhanlı, 65 yaşına kadar her 3 yılda bir devam edilmesi gerektiğini aktardı. Erkanlı ayrıca, HPV bazlı testlerle yapılan taramalarda daha başarılı sonuçlar elde edildiğine işaret ederek, “Tek bir smear testi kanser öncüsü lezyonları yüzde 55 oranında tespit edebilirken, tek bir HPV testi bu lezyonların yüzde 95’ini saptayabiliyor. Dolayısıyla smear testine 30 yaşından sonra HPV testi de ekleniyor. HPV bazlı testler normal sonuçlandığında, bir sonraki testin 5 yılda bir yapılması öneriliyor” diyor. Riskli durumlarda veya sonuçların anormal çıkması halinde ise her iki testte süreler kısalabiliyor. Eğer riskli bir tablo yoksa smear testini sık yaptırmak rahim ağzı kanserine erken tanı konulması şansını fazla arttırmadığı gibi, endişeye ve yanılma ihtimali nedeniyle gereksiz biyopsi işleminin yapılmasına da yol açabiliyor” şeklinde konuştu.

HPV enfeksiyonu geçirdikten sonra aşı olmak fayda sağlamaz mı?

Erkanlı, HPV aşılarının etkilerinin HPV ile karşılaşmadan önceki dönemde daha güçlü olmakla beraber bu enfeksiyonu geçirdikten sonra da fayda sağladıklarını belirterek, ”Rahim ağzı kanserine yol açan yaklaşık 14 adet onkojenik human papilloma virüs tipi vardır. Bunlardan biriyle enfekte olan hasta, HPV aşıları sayesinde, aşı içerisinde yer alan diğer tiplere karşı korunabiliyor. Ayrıca aşıların bu virüse karşı sağladıkları bağışıklık, vücudun enfeksiyona yönelik geliştirdiği bağışıklıktan daha güçlü bir etki gösteriyor” dedi.

Aşı olduktan sonra test yaptırmaya gerek yok mu?

HPV aşıları her ne kadar rahim ağzı kanserine karşı büyük oranda koruyucu olsalar da, rahim ağzı kanserini yüzde 100 oranında önleyemediklerini söyleyen Erhanlı, aşı sonrasında da rutin rahim ağzı kanseri taramalarının ihmal edilmemesinin yaşamsal önem taşıdığına dikkat çekti.

Smear testinde anormal hücre varlığı rahim ağzı kanseri demek mi?

Erkanlı, smear testi sonucunun anormal gelmesi durumunda hastaların mutlaka yakından değerlendirilmeleri gerektiğini belirterek, “Anormal hücre varlığı kanser öncüsü lezyon ihtimalinin arttığına işaret ediyor. Ancak bu tablo hastanın rahim ağzı kanserine yakalandığı anlamına gelmiyor. Burada daha önemli olan, kanser öncüsü hücre bozukluklarının oranının normal smear testi sonucuna nazaran artmış olmasıdır. Bu hastalardaki hücresel anormalliğinin derecesine göre rahim ağzından biyopsi yapmak gerekebiliyor. Bu şekilde kanser öncüsü lezyonlar erken aşamada yakalanıp tedavi edilebiliyor, böylece rahim ağzı kanseri önlenebiliyor” dedi.

HPV testi pozitif çıkan rahim ağzı kanserine mi yakalanır?

Erhanlı, kadınların yüzde 80’inden fazlası hayatları boyunca en az bir kez HPV ile enfekte olduklarına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Ancak vücudun bağışıklık sistemi, 2-3 yıl içerisinde, hastaların yüzde 90’ından fazlasında HPV enfeksiyonunu temizliyor. Hastaların yüzde 10’luk kesiminde ise HPV enfeksiyonu kalıcı oluyor. İşte bu grup hastaların yakından takip edilmeleri, kanser öncüsü lezyonların erkenden teşhis ve tedavi edilmesi için çok önemli. Her HPV kansere yol açmadığı için test pozitif çıktığında, hangi HPV ile enfekte olunduğuna ve smear testindeki sonuca göre biyopsi yapılması veya hastanın yakın takip edilmesi gerekebiliyor.”
Yorum yaz