İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, krizlerin bazen göz göre göre, bazen de hiç beklenmedik anlarda ortaya çıktığını, mevcut iktidarın, muhtemel kriz anlarında hayata geçirmeyi düşündüğü gerçekçi bir eylem planının olmadığını iddia etti.
İktidarın tek derdinin krizlerin oluşturduğu vasattan siyaseten nasıl besleneceği olduğunu ileri süren Dervişoğlu, "Milletin birlik ve beraberliğinin sembolü olması gereken Cumhurbaşkanı böyle durumlarda ortaya çıkarak milleti kutuplaştıracak ve birbirine düşürecek bir siyasi dilin ve üslubun mümessili gibi davranmaktan maalesef geri durmamaktadır" dedi.
Dervişoğlu, milletin gerçeği ve çilesi ile iktidarın gündeminin birbirinden farklı olduğunu, vatandaşın ekmek kuyruğunda, aş, iş, barınma ve ısınma derdinde olduğunu, temel ürünlerde kuyruklar ve enerji alanında kesintilerin yeniden hayatımıza girdiğini savundu.
'Kulağınıza gerçeği fısıldayanlara itibar ediniz'
Sanayinin, şalter indirme ve üretime ara verme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu öne süren Dervişoğlu, şunları kaydetti:
"Tüm bu gerçekler ortadayken hala magazinel konular üzerinden siyasi rant devşirmeye kalkışan bu yüzsüz iktidarın ar damarı çatlamıştır. Bu iktidarın yönettiği Türkiye'de milletin de sabır taşı çatlamak üzeredir. Sorumlu muhalefet anlayışımızın gereği olarak Sayın Cumhurbaşkanı'nı uyarıyoruz: Milletin sesine kulak veriniz. Etrafımızı kuşatan kifayetsiz danışmanlarınızı zaman kaybetmeden yanınızdan uzaklaştırınız. Yalan söyleyip pespembe tablolar çizerek sizleri yanıltanlara değil, kulağınıza gerçeği fısıldayanlara itibar ediniz. Büyük sıkıntılar içindeki milletimize her şeyin yolunda olduğu yalanını söyleyerek, aklımızla alay etmekten de artık vazgeçiniz."
'Yüzde 13 ile 15 arasında bir üretim kaybına sebep olacak'
Dervişoğlu, sanayide yüksek elektrik fiyatları can yakarken bir de enerjinin kesilmesi tehlikesinin baş gösterdiğini ileri sürdü.
Türkiye'nin kış aylarında günlük ihtiyaç duyduğu doğal gaz miktarının 260 milyon metreküp ile 300 milyon metreküp arasında değişmekte olduğunu belirten Dervişoğlu, şu anda kullanımda olan miktarın 265 milyon metreküp olduğunu, ülkeyi yönetenlerin enerji arzını garanti altına alabilecek miktarı sağlayacak tedbirleri almadığını iddia etti.
Konuya "İran bu yıl kesinti yapmazsa?", "Hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde giderse" diyerek yaklaşıldığını ve bunun sonucunun hüsran olduğunu savunan Dervişoğlu, şunları söyledi:
"Geçmiş yıllara bakıldığında İran'ın neredeyse her yıl bu kesintiyi yaptığı görülmektedir. Kısacası, koskocaman bir ülke üretim kabiliyeti ve kapasitesinin sınırını şansa terk etmiştir. Devlet yönetmek ciddiyet ister. Vatandaş iktidardan kriz meydana geldikten sonra önlem almasını değil krizin hiç meydana gelmemesi için çalışma yapmasını ve tedbir almasını bekler.
Her şeyden önce böyle bir durumla karşılaşıldığında kısıtlama yapılacak sektörler de bellidir. Kısıtlamaya önce bilinen sektörlerden başlanır. Topyekun tüm sektörleri içine alacak bir kesintiye gidilmesi hükümetin kriz yönetme konusunda da beceriksizliğini ortaya koymaktadır. 3 günlük kesinti sanıldığından daha büyük maliyetlere sebep olacaktır. Elektrik kesintisi sanayi alanında bir aylık dönem içinde yüzde 13 ile 15 arasında bir üretim kaybına sebep olacaktır. Gereken planlama neden yapılmamıştır? Yaşanan elektrik kesintileriyle ilgili problemin tek sorumlusu AK Parti iktidarıdır. Ülkemize verdikleri bu zararın hesabı da sandıkta elbette ki sorulacaktır."
Müsavat Dervişoğlu, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İmralı-Edirne ilişkisini" her fırsatta dile getirdiğini ileri sürdü.
Cumhurbaşkanının, daha önce "Edirne'dekinden hesabı İmralı'daki soracak" dediğini, şimdi ise "Öcalan'ın, Demirtaş'ın açıklamalarından rahatsız olduğu bir gerçek" değerlendirmesinde bulunduğunu dile getiren Dervişoğlu, şunları kaydetti:
"İmralı'daki terörist başı ile ilgili avukatları ve yakınları dahi bir görüşme trafiği oluşturmamaktadır. Bu bilgiler ve terörist başının görüş ve kanaatleri Cumhurbaşkanına nasıl iletilmektedir? Cani başının şu anki mevcut ziyaretçileri yoksa görevlendirilmiş kuryeler midir? Ya da daha tehlikelisi Cumhurbaşkanı ile İmralı arasında bir kırmızı hat mı vardır? Türk milletine ve onun milli birlik ve beraberliğini savaş açmış, elinde binlerce şehidimizin kanı bulunan bir caninin sözlerinin referans alınması ve siyasete malzeme kılınması hangi aklın ve vicdanın ürünüdür? Bu izaha muhtaç sorulara cevap vermek yerine, her fırsatta muhalefete isnat, itham ve iftirada bulunmak, devlet adamlığı ile asla bağdaşmaz. Herkes haddini bilmek zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onu yönetenler kendisine savaş açmış bir teröristin posta güvercini olamaz."
'Özel bir görüşme olabilir ama gizli görüşme de değildir bana göre'
Dervişoğlu, basın mensuplarının, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İngiliz Büyükelçi ile yediği yemeğe ilişkin tartışmalara ilişkin görüşünü sorması üzerine, şöyle konuştu:
"Sayın İmamoğlu bunun çok önceden planlanmış bir görüşme olduğunu ifade etti. Ayrıca arka planında ne olduğunu aramaya gerek yok. Zira açık bir mekanda bir araya gelmişler. Özel bir görüşme olabilir ama gizli görüşme de değildir bana göre. Bu görüşmenin karlı bir güne tesadüf etmesi de elbette ki birtakım tartışmaları beraberinde getiriyor. Burada başka bir ayrıntı var. Mobese kayıtlarının kullanılması ve siyasi kişiliklerin gerektiğinde devletin yetkili organları tarafından izlendiği görüntüsünün sergilenmesi var."
'Türkiye'nin sorunlarının tartışılacağı yer Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer" sözleri hakkındaki görüşleri de sorulan Dervişoğlu, "Bu ülkede cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık yapmış kişilerin 'AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer' gibi söylemlerine de geçmiş zamanda şahit olmuş birisiyim. Bunlar günlük siyasetin içinde kullanılabilir ama bize sorarsanız Türkiye'nin sorunlarının tartışılacağı yer Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. AB'nin yolu da Türkiye'nin kalkınmasının yolu da Türkiye'nin milli birlik ve beraberliğini yolu Diyarbakır'dan da geçer, Hakkari'den de geçer, Yozgat'tan, Trabzon'dan, Ordu'dan, İzmir'den, Aydın'dan da geçer ama Türkiye'nin başkenti Ankara'dır. Kararların alınacağı yer Türkiye Büyük Millet Meclisi, uygulanacağı yer de başkent Ankara olacaktır" diye konuştu.
Dervişoğlu, Millet İttifakı içinde problemlerin olduğu yönündeki söylemlere ilişkin de "İttifakın içindeki problemler kişisel taleplerden, beklentilerden kaynaklanmaz. Millet İttifakı'nın hangi şartlar altında kurulduğunu çok iyi biliyoruz. Seçim döneminde CHP ile bazı yerlerde ittifak yaptık, bazı yerlerde de birbirimize rakip olduk, karşılıklı aday çıkardık. Karşılıklı aday çıkardığımız yerlerdeki belediye başkanlarından bile gerekli saygıyı görüyoruz. Dolayısıyla bahsettiğimiz açıklamanın, ittifakın ruhuna zarar vereceği kanaatini taşımıyorum. Orta yerde ya bir talep kusuru vardır ya da bir diyalogsuzluk vardır, bunların da giderilmesi zor şeyler değildir" ifadelerini kullandı.