Nisanda cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidecek Fransa'da hem sistemi değiştirerek seçimlerin makus talihini kırmayı hem de zayıf düşmüş ve bölünmüş sol partileri tek bir adayın arkasında birleşmeye itmeyi amaçlayan 'Halkın Önseçimi' başladı.
'Çoğunluğun yargısı' denilen oylama sistemi kullanılacak
Pazar akşamına dek devam edecek 'Halkın Önseçimi'nde seçim süreciyle ilgili artan hayal kırıklığına çözüm olarak sunulan ve 'çoğunluğun yargısı' adı verilen bir oylama sistemi kullanılacak. Bu süreçte test edilecek yeni oylama yöntemi, çoğunluğun dışlanmış hissetmesine neden olan seçim sisteminin artırdığı seçmen ilgisizliği ve hayal kırıklığıyla başa çıkmak için tasarlandı.
Melenchon, Hidalgo, Jadot sonuçları dikkate almayacaklarını açıkladı
Katılımcıların aralarında tercih yapacağı 7 aday içinden eski Sosyalist Partili Adalet Bakanı Christiane Taubira, çevre aktivisti Anna Agueb-Porterie, halk sağlığı uzmanı Charlotte Marchandise ve Avrupa Parlamentosu üyesi Philippe Larrouturou, girişimde gönüllü olarak yer aldı.
Solun ağır topları olan radikal çizgideki Jean-Luc Mélenchon, Paris Belediye Başkanı olarak tüm dünyada tanınan Sosyalist Parti adayı Anne Hidalgo ve Yeşiller'den Yannick Jadot ise 'Halkın Önseçimi'nin sonucunu dikkate almayacaklarını söyleyerek girişimin solu birleştirme hedefine darbe indirdi.
En çok kabul gören adayı belirlerken, en az kabul görenleri ayıklıyor
Bununla birlikte önseçimin deneysel doğasının yapmasının beklendiği kalıcı katkılar var: Fransa'nın parçalanmış ve itibarsız siyasi partilerini bay pas ederek seçimlere katılmama eğilimiyle mücadele ve kazanma şansı en yüksek adaylar etrafında fikir birliği oluşturmak için tasarlanmış yeni bir seçim sistemini tanıtma.
'Çoğunluğun yargısı' sisteminde seçmenler, her adayı baştan birbirleriyle karşılaştırmak yerine ayrı ayrı değerlendirerek görüşlerini ifade ediyor. Buradaki fikir, en iyi ortalama nota sahip olan ve dolayısıyla daha geniş çapta seçmenler tarafından en çok kabul gören adayı belirlerken, en az kabul görenleri ayıklamak.
Mevcut sistem halkın iradesini yansıtmıyor, taktik oyla yürüyor
Sistem 2000'lerin başında Fransa'nın geleneksel iki turlu seçim sisteminden artan memnuniyetsizliği gidermek amacıyla Fransız araştırmacılar Michel Malinski ve Rida Laraki tarafından icat edildi. O dönemde Fransa, aşırı sağcı aday Jean-Marie Le Pen'in birinci turda yüzde 17'den az oy aldıktan sonra ikinci tura katılmaya hak kazandığı 2002 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin şokundaydı. Solun çok fazla adayı olması nedeniyle oylarının bölünmesi sayesinde ikinci turu gören baba Le Pen, son turda Fransız seçmeninin ezici çoğunluğu tarafından elenmişti.
Daha sonra bu senaryo kızı Marine Le Pen ile tekrarlandı. Sonuçta Fansa, halkın iradesini yansıtmak yerine taktik oy vermeye dayanan sistem sebebiyle 2017 cumhurbaşkanlığı seçiminden zaferle çıkan neoliberal Emmanuel Macron'a yönelik protestolarla sarsılıyor.
'Kazanan, halkın çoğunluğunun desteği olmadan seçiliyor'
'Çoğunluğun yargısı' sistemini savunan Mieux Voter örgütünün kurucu ortağı Chloé Ridel, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Mevcut sistemimiz, seçmenleri ilk tercihleri olabilecek veya olmayabilecek tek bir aday seçmeye zorluyor. İnsanlar, adaylar hakkında ne düşündüklerini söyleyemeden, bir adaya oy vermekten ziyade bir adaya karşı oy kullanmak durumunda kalıyor. Sonuç olarak, seçimlere katılmama, çekimser ve boş oylar (esas olarak protesto oyları) giderek artıyor ve kazanan, halkın çoğunluğunun desteği olmadan seçiliyor.”
'Tüm adaylara kötü puan verilebileceği için protesto oyu vermeye gerek yok'
"Bizim önerdiğimiz sistemde isterseniz tüm adaylara kötü bir puan verebileceğiniz için protesto oyu vermeye gerek yok. Mevcut seçim sistemi kutuplaşmayı teşvik ediyor, çünkü adayların ikinci tura çıkabilmeleri için seçmenlerin yalnızca yüzde 20'sini etkilemesi yeterli. 'Çoğunluğun yargısı' ise tüm adayları daha geniş seçmenlere ulaşmaya zorluyor."
5 not var: Çok iyi, iyi, oldukça iyi, kabul edilebilir ve kötü
'Halkın Öseçimi'ne' kaydolan seçmenler, her adayı beş nottan birini kullanarak derecelendirecek: Çok iyi, iyi, oldukça iyi, kabul edilebilir ve kötü. En öne çıkan adaylar aynı ağırlık notunu alırsa, ortalama puanları hesaplanarak kazanan belirlenecek. Örneğin en tepedeki iki adayın her ikisinin ağırlık notu 'kabul edilebilir' ise, kazanan, ortalama notu 'oldukça iyi'ye en yakın kişi olacak.
Geniş desteğe sahip olmayan uç adayları doğrudan eliyor
Bu oylama yönteminin doğrudan sonucu ise küçük bir fanatik destekçi havuzuna sahip olan ama daha geniş seçmenler tarafından reddedilen en uç adayları hızla ortadan kaldırması. Bu sayede daha az bölücü olan diğer adaylar, 'çoğunluğun yargısıyla' en ileriye fırlayabiliyor.
Mevcut sistemde en düşük oyu alan solcu Montebourg, bu sistemde ilk üçte
Geçen ay Opinion Way anketi hem mevcut cumhurbaşkanlığı sistemini hem de çoğunluğun yargısı sistemini aynı seçmen kitlesi üzerinde test etti ve nisandaki cumhurbaşkanlığı seçimleri için radikal şekilde farklı sonuçlara ulaştı.
Aşırı sağcı Eric Zemmour, mevcut seçim sistemine göre oyların yüzde 12'sini kazanmasına rağmen çoğunluğun yargısı sisteminde dibe vurdu. Cumhurbaşkanlığı yarışından çekilmiş bulunan solcu Arnaud Montebourg, mevcut seçim sisteminde yüzde 1 gibi düşük bir puan almasına rağmen, çoğunluğun yargısı sisteminde13 aday arasında 3. sırada yer aldı.
Çoğunluğun yargısı Pecresse'i Macron'un önüne geçirebilir
Cumhurbaşkanı Macron ile merkez sağcı-muhafazakar Cumhuriyetçiler partisinin kadın adayı Valérie Pécresse, ağırlık notunda kabul edilebilir seviyesini tutturarak en öne çıktı, ama Pécresse ortalama notunun daha yüksek olması, yani daha fazla olumlu görüş alması sayesinde Macron'u geçti.
Bu sisteme göre ABD'deki en kötü iki aday Trump ile Clinton'dı
Bununla ilgili Donald Trump'ın kazandığı 2016 ABD başkanlık seçimi dahil başka kıyaslamalı analizler de var. Open Democracy web sitesinde, seçmenlerden adayları 'harika'dan 'korkunç'a dek derecelendirmelerini isteyen Pew Araştırma Merkezi'nin verileri kullanılarak, Demokrat Parti adayı Hillary Clinton ile Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump'ın rakiplerinden daha fazla olumlu not aldıkları, ama aynı zamanda çok daha fazla olumsuz not aldıkları, bunun da düşük ortalama not tutturmalarına yol açtığı saptandı. Buradan “ABD'deki seçim süreci başarısız oldu, çünkü her parti için iki 'en kötü' adayı belirledi" sonucuna varıldı.