Küreselleşme söyleminin ve liberalleşme eğilimlerinin zirve yaptığı bir dönemi geride bıraktık. Öte yandan Batı dünyasının bir yandan sosyal devlet krizine tanıklık ettiğini diğer yandan siyasal çözülme yaşadığını gözlemliyoruz. Geldiğimiz noktada Batı dünyası ne yazık ki ırkçılığın derinleştiği, yabancı düşmanlığının yükseldiği, sosyal gettolaşmaların arttığı bir coğrafya olarak karşımıza çıkıyor. Sorunların ulusal olmaktan çıkıp uluslararası boyut kazandığı yeni bir dönemi tecrübe ediyoruz. Böylesi bir ortamda Türkiye olarak ağır insani ve siyasi krizlere şahitlik eden zorluklarla dolu bir coğrafyada var olma, büyüme, gelişme mücadelesi veriyoruz.
‘Bu sorunla en ciddi şekilde yüzleşen ülke Türkiye’dir’
Bu dönemde Türkiye hem kendi güvenliği ve istikrarı hem de bölge ülkelerinin güvenliği ve istikrarı için sahada ve masada mücadele verdi. Türkiye gerçekçi ve insani göçmen politikası ile dünyaya örnek oldu. Bugün tüm dünya göçmen sorunu ile karşı karşıyadır. Fakat bu sorunla en ciddi şekilde yüzleşen ülke Türkiye’dir. Bunu biz tercih etmedik. Bölgemizde büyük bir yangın çıktı. Bu yangını biz çıkarmadık, aksine bu yangını söndürmek için çok büyük gayretler sarf ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız insanlığın vicdanı olarak yürüttüğü siyasetle mağdurların ve mazlumların yanında yer aldı. Bu yangın neden çıktı? Açık ve net olarak ifade edelim. Batı merkezli yeni sömürgecilik siyaseti nedeniyle çıktı. Batıcı siyasetin bölgemizdeki işbirlikçilerinin tamahkâr ve tahripkâr uygulamaları nedeniyle çıktı.
'Ülkemiz Almanya’nın 8 katı göçmene ev sahipliği yapıyor'
'Göçmenler; sorunun kaynağı değil, sorunun mağdurlarıdır'
Şu gerçeği çok açık ve net bir biçimde ortaya koymak durumundayız. Göçmenler, sığınmacılar; sorunun kaynağı değil, sorunun mağdurlarıdır. Medyada ve siyaset dünyasında sığınmacılara ve göçmenlere yönelik önyargıları yeniden üretmek, zulmü kalıcı hale getirmektir. Medyada göçmenlerin temsili noktasında adil bir tutuma ihtiyacımız var. Veri temelli haberciliğe ihtiyacımız var. Gerçek insan hikayelerine ve birleştirici, bütünleştirici bir dile ihtiyacımız var. Bunu başarabiliriz ve başarmalıyız.
‘500 binden fazla Suriyeli döndü’
Sözde değil özde çaba gösteriyor. Bölgenin barış, güven ve istikrarına katkıda bulunuyoruz. Bugüne kadar kendi ülkelerinde inşa edilen güvenli yaşam alanlarında kalmak üzere 500 binden fazla Suriyeli kardeşimiz onurlu bir şekilde vatanlarına geri döndü.