Ali Çağatay, merkantilizm düzeninin tarihsel ilkelerini ve Türkiye’nin ekonomi politikasındaki izdüşümlerini Radyo Sputnik’te Seyir Hali programında yorumladı.
Çağatay, merkantilizmin himayecilik politikasını “Merkantilizme göre bir yönetim ekonomide korumacı rol oynamalıdır. Dışarıdan gelen bir şeye izin vermeyeceksiniz. İçeride yapabilirseniz yapın. Yapamazsanız ancak isteyebilirsiniz. ‘Sömürebilir, çalıp çırpabilirsiniz fakat dışarıdan altınla mal almayın’ diyor. Merkantilizmin doğuşu böyle başlıyor. Merkantilizmde himayecilik politikası egemendir. Devlet yerli üretimi korur. Korumak için yabancı ürünleri gerekirse bütünüyle yasaklar ya da gümrük vergilerini arttırır. Merkantilistler bir ülkenin nüfusunun artmasından yanadır. Kalabalık nüfus iş gücünü arttırarak maliyetleri düşürür. Bu da ihracatta avantaj sağlar. Nüfus artışı teşvik edilir. Çalışma zorunluluğu getirilir hatta çocukların emeğinden yararlanılır. Köle ticareti gibi yollara başvurulur. Düşük ücret politika olgusu savunulur” diye açıkladı.
‘Nüfus artışının teşvik edilmesi merkantilizmin 21. yüzyıl izdüşümüdür’
Merkantilizmin ‘kölecilik’ yoluna başvurduğunu ifade eden Çağatay, şunları söyledi:
“Köle kullanamadığımıza göre geriye ne kalıyor? Çalışanları köleleştirmek kalıyor. Türkiye’de son bir buçuk yıldır uygulanan düşük ücret politikası çalışanların köleleştirilmesinden başka birşey değildir. Nüfus artışının teşvik edilmesi merkantilizmin 21. yüzyıl izdüşümüdür. Şu an heterodoks diye uygulanan politikanın 21. yüzyıla uyarlanmış bir merkantilist politika olduğunu söylemeye çalışıyorum. Hiç ithalat yapmamalı olabildiğince ihracat yapmalıdır. Şu anda buna uğraşıyoruz. Ne diyoruz? 225 milyar dolara çıktık. Allah’ın izniyle 250 milyar dolara çıkacağız. Bütün bu uygulama buradan kaynaklanıyor.”