Avustralya Göç Bakanı Alex Hawke'nin, Avustralya Göç Yasası kapsamında bakanlık yetkilerini kullanarak Sırp tenisçi Novak Djokovic'in vizesini iptal etme kararı aynı zamanda 'belirli koşullar dışında' Sırp raketin gelecek üç yıl boyunca Avustralya'ya dönmesinin yasak olduğu anlamına geliyor.
Avustralya Federal Mahkemesi'nin, Bakan Hawke'nin kararını onaylamasının ardından tek erkeklerde Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nın geçen yılki şampiyonu olarak unvanını koruma şansını kaybeden 34 yaşındaki ünlü tenisçi, dün gece ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı.
Avustralya Başbakanı Scott Morrison, Avustralya Kanal 9 radyosunun konuyla ilgili sorularını cevaplayarak, Djokovic'in Avustralya'ya 3 yıldan önce dönüşüne garanti vermedi ancak şartların değişmesi durumunda süreninde kısalabileceği sinyalini verdi.
İçişleri Bakanı Karen Andrews da Djokovic'in gelecekte 'zorlayıcı bir nedeni' olması halinde bunun dikkate alınacağını ancak bu aşamada bunları konuşmanın 'tamamen varsayım' olduğunu kaydetti. Karara yönelik uluslararası tepkinin farkında olduğunu ancak doğru kararın verildiğine inandığını söyleyen Andrews, "Avustralya'ya gelmeye çalışanların yürürlükteki kanunlarına uymaları gerekir" dedi.
Eski Sırp tenisçi Jovanovski'den NATO- Yugoslavya benzetmesi
Öte yandan eski Sırp tenisçi Bojana Jovanovski, Djokovic'in 'Sırpların fazlasıyla alışık olduğu adaletsizliğe' maruz kaldığını savundu.
Djokovic'in Avustralyalı yetkililere karşı mücadelesiyle 1999'da NATO'nun Yugoslavya'yı bombalaması sırasında tanık oldukları 'adaletsizlik' arasında paralellik kurmaya çalışan Jovanovski, Twitter paylaşımında, şunları söyledi: "Yaşadığımız şehirdeki sivil bölgelere dünya güçleri tarafından bombalar atıldı. Vatandaşlarımız, arkadaşlarımız öldü. Şimdi de, adil ve sportif yollarla alt etmek mümkün olmadığı için dünyanın en güçlüleri vazgeçesiniz diye baskı yapmaya çalışıyor."
NATO, Kosova'daki sivillere baskıya son verilmesi amacıyla 1999'da eski Yugoslavya'daki bazı hedeflere yönelik olarak Müttefik Güç Harekatı başlattı. Harekata Yunanistan hariç tüm NATO üyeleri katıldı. Harekat sırasında NATO'nun 'yanlışlıkla' diye nitelendirdiği yabancı misyon temsilciliklerinin vurulduğu ve sivillerin hayatını kaybettiği olaylar da yaşandı.