Bu iddialar, Anadolu’yu işgale ve istilaya kalkışanın Yunanistan olduğu, Yunan ordusunun, özellikle Batı Anadolu bölgemizdeki masum sivil halka karşı barbarca insanlık suçları işlediği gerçeğini değiştirmemektedir. İtilaf Devletleri Tahkikat Komisyonu’nun raporunda da kayıtlı bu suçlar nedeniyle Yunanistan’a, Lozan Barış Antlaşması’nın 59. maddesi uyarınca, savaş hukukuna aykırı eylemlerinden doğan zararları tazmin etme yükümlülüğü getirildiğini bir kez daha hatırlatırız. Yunanistan’ın sıkça ortaya attığı gerçek dışı ithamlar, iki ülke arasındaki sorunların çözümü yolundaki samimi ve dürüst bir diyalog ortamının oluşturulmasına yönelik adımları gölgelemektedir.Bu tür tutum ve davranışlar, devlet ricalinden beklenen sorumluluklarla bağdaşmamaktadır. Bu çerçevede, komşumuz Yunanistan’ı bir kez daha aklıselime ve yapıcı bir anlayışa davet ediyoruz.
Pontus Rumları’nın tarihi
Yunanistan ile sorunlar neden çözülemiyor?
İktidarı döneminde Çipras çeşitli vesilelerle dört kez Türkiye’ye geldi. Ama İstişari Görüşmeler onun döneminde kapalıydı. Kiriakos Miçotakis döneminde ise Türkiye konusundaki görüşleri daha ılımlı gözükse de aynı zamanda Yunanistan’da zaman zaman geçmişte de gördüğümüz gibi farklı güç odakları veya aktörler tarafından kullanabilecekleri kırk yıldır biriktirilen bulunmaz bir ürün var. Bu da Türk düşmanlığı veya Türkiye’nin politikaları ile ilgisi olmayan algıların Türkiye kaynaklıymış gibi medyanın, insanların ve dış dünyanın yıllardır beyinlerinin yıkanmasıdır. Bu ortam Türkiye’ye karşı bugünkü bölge konjonktürü ve Yunanistan’ın silahlanması ile birleşince siyasi iradeyi de zorlayacak bir şekilde Yunanistan’da ikinci söylediğim ve tarihi saplantılar içine bilinci kaybolmuş bu grupta olan görüş için alan kazandırıyor ve sahada daha çok görünmelerini sağlıyor.
‘Türk-Yunan ilişkileri için ABD veya AB katkısı çözüm getirmez’
2022 yılı Türk-Yunan ilişkilerinde sürtüşmelere açık bir yıl olacağa benziyor. Diplomasi sanatına çatışma ihtimalini bertaraf ettirecek önemli yük düşüyor. Şu sırada Kıbrıs sorunu kilitlenmiş bir durumda. Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları meselesi bölge ülkeleri ve Batı ile konjonktürel ve bir güç sorundur. Sadece Ege sorunları iki ülkenin karşılıklı iyi niyeti ile tüm Türk-Yunan ilişkilerinin yeniden diyalog ve barışçıl sürece sokacak bir kaldıraç olabilir. Bunun için de 1988 Yılmaz-Papulias mutabakatı önemli bir tekrar yola çıkabilme mekanizması olmalıdır. Komşumuzun şu sıradaki yukarıda bahsettiğim hasmane tutumu ülkemizde tüm kesimler tarafından hatasız ve doğru değerlendirilmedir. Şu tabloda bir çatışma ihtimali yoktur, sıfırdır diyemeyiz. Ancak Türkiye her zaman diyaloga ve işbirliğine açık olduğunu en üst makamlarınca Yunan tarafına defalarca beyan etti. Diyalog için Yunan tarafı ikili olarak Türkiye ile masaya oturmalıdır. Türk-Yunan ilişkileri için ABD veya AB katkısı çözüm getirmez.