Elazığ'da Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın intiharını haber yaptığı gerekçesiyle işten atılan yerel gazeteci Faik Akgün, RS FM'de Atilla Güner'le Akşam Postası'na konuk oldu.
Akgün, "Enes'in ölümü ilk olarak Elazığ genelinde 'Evinin önünde ölü bulundu' diye geçti, sonrasında Enes'in videosu sosyal medyada çıkınca intihar olduğu ortaya çıktı. Enes'in intihar ettiği yeri tespit etmek için yoğun bir uğraş verdik. Sonra araştırma yapmaya başladık. Cemaatin orada kiraladığı ya da satın aldığı tek bir daire var onu da şuradan biliyoruz; Enes'lerin kaldığı dairenin kapısında Risale-i Nur'dan çıkartmalar yapıştırılmış. Komşularla da konuştuk ve onlar da evin cemaat evi olduğunu ve Nurculara ait olduğunu her dönem farklı öğrencilerin gelip gittiğini hatta öğrencilerin başında cemaat tarafından görevlendirilen abileri olduğunu evi de 15 yılı aşkın süredir cemaatin kullandığını söylediler" ifadelerini kullandı.
'30 tarikatın 28'i Elazığ'da'
Enes Kara'nın ölümünün üzerinden günler geçmesine rağmen hala ön otopsi raporunun açıklanmadığını anımsatan Akgün, şunları söyledi:
"Elazığ için açıklama yapması gereken vali henüz açıklama yapmadı. Enes'in okulunun bağlı bulunduğu rektör ve dekan açıklama yapmadı. Elazığ, tamamen cemaatlerin yuvası haline gelmiş konumda. Türkiye genelinde 30 küsur tarikat varsa, bu tarikatların en az 28'inin en kolay şekilde örgütlendiği yer Elazığ. Enes'in haberini internet sitesinde yayınladık ve cemaate mensup olduğunu ifade eden şahıslar gazetenin telefonunu arayarak bana önce hakaret sonrasında da tehdit ettiler. Telefonda beni dinsizlikle, kafirlikle, kafirlere hizmet etmekle suçladılar. Haberin devamının geleceğini belirttiğim zaman da beni ölümle tehdit etmeye çalıştılar. 'İslam'ın nurunu tamamlanmasına engel olamayacağımız' gibi garip garip tehditler etmeye başladılar."
'Gövde gösterisi yapıyorlar'
Gazeteci Akgün, tehditlerden sonra gazete yönetimine ulaşıldığını ifade ederek, "Telefonda beni tehdit edenler istediklerini benden duyamayınca gazetenin imtiyaz sahibi ve genel yayın yönetmenine ulaşıyorlar, o da haberi siteden çıkarıyor, gazetede de basılmasına izin vermiyor. Bir sonraki gün genel yayın yönetmeni toplantı istedi ve gazetenin diğer çalışanları benimle ilgili olmayan rahatsızlıklardan bahsettiler ve işimi düzgün yapamadığımı bahane ederek beni yazı işleri müdürlüğü görevimden aldılar. Şu an beni işten çıkarmadılar, çünkü yerel gazeteler resmi ilanlarla dönen gazetelerdir ve resmi ilanı almak istiyorsanız kadronuzda belirli sayıda personel bulundurmanız gerekiyor ve beni çıkarttıkları takdirde sayı düşeceği için şu an görevden almakla yetindiler diye düşünüyorum" diye konuştu.
"Bu yapılar dernek ve vakıf adı altında örgütlenip okuma evleri açıyorlar. Siyasi partilerin içinde bile örgütlenmeleri var" vurgusunu yapan Akgün, şöyle devam etti:
"Elazığ Mustafapaşa mahallesinde görünüşte bir vakıf ama okuma şeklinde dükkandan bozma bir yer yapıp ve belirli günlerde 5-6 yaşlarındaki çocukların başlarına fes giydiriyor sokaklarda gezdiriyorlar. Adeta gövde gösterisi yapar gibi. Bu durum karşısında ilk tepki vermesi gereken muhalefet susuyor, gazeteler de sesini çıkarmıyor görmezden geliyor."