Altaylı, bugünkü yazısında, BioNTech aşısı sayesinde Almanya'nın Mainz kenti bütçesinin 30 yıl sonra ilk kez fazla verdiğini belirterek konu hakkında şunları kaydetti
"BinNTech firması aşı sayesinde bu yıl 11,5 milyar avro kâr ediyor. Bu kâr üzerinden 3,5 milyar euro vergi ödüyor. Bu vergiden Mainz kentinin payına düşen miktar kentin borçlarını kapatıyor. Sadece bir aşıdan elde edilen kâr 11,5 milyar euro. Büyük bir ihtimalle, Türkiye’nin geçen yıl 169 milyar doları bulan toplam ihracatından, bu ihracatı yapan tüm firmaların elde ettiği kâr bu kadar yoktur. Tek bir firma, sadece bilim üreterek Türkiye’nin toplam ihracat kârından daha fazla kâr elde edebiliyor. Türkiye ise hala abuk sabuk modellerle, hiçbir sonucu olmayan finans oyunları ile gelişebileceğini, zenginleşebileceğini düşünüyor."
Altaylı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle:
Yıllardır televizyonda “Teke Tek Bilim” adı altında bilim programı yapıyorum.
Özellikle de gelişmiş ülkelerde en zeki gençlerin tercih ettiği, Türkiye’de ise birkaç meraklı genç dışında kimsenin yüzüne bakmadığı temel bilimler alanında bir bilinç yaratmaya çalışıyorum.
Felsefe, fizik, kimya, biyoloji, coğrafya, jeoloji, tarih üzerinde en çok durduğumuz konular.
Ben bunu yaparken kimileri gülüyor, kimileri dalga geçiyor, kimileri ise gündemden korktuğumu, siyaset konuşmaya çekindiğim için bunu yaptığımı iddia ediyordu.
Hala da ediyor olabilirler.
Çok da umurumda değil.
Bilim konusunda bir bilinç oluşturmak, siyasetten çok daha önemli bana göre.
Haklılığımın kanıtı ise her gün her yerde karşımıza çıkıyor.
Mesela Çin.
Bizim memlekette imam hatip lisesi açma rekoru kıranların Çin modeli uyguluyoruz deme cüretlerinin komikliğini bilim ortaya çıkarıyor.
Çin, ihracatının yüzde 30’unu “Yüksek teknoloji ürünleri” ile yaparken, Türkiye’de bu oran AK Parti döneminde yüzde 3,5’lardan yüzde 2,5’lara geriliyor mesela.
Değersiz TL’yi bize “Çin modeli" diye yutturanların size anlatmadığı şey, Çin’in bilimsel eğitimde aldığı mesafe.
Çin bugün dünyada tüm ülkelerden daha fazla bilim üretiyor, daha fazla bilimsel makale yayınlıyor, daha fazla patent alıyor.
Bir diğer güzel örnek ise Biontech.
İki Türk, Türeci ve Şahin Corona salgınına karşı en etkili aşılardan birini buluyor.
Sonuç.
Bu aşıyı ürettikleri Alman kenti Mainz, Türeci ve Şahin’in buluşları sayesinde kent bütçesinin borçlarını ödüyor, 30 yıl sonra ilk kez bütçe fazlası veren bir kent haline geliyor.
Çünkü Binotech firması aşı sayesinde bu yıl 11,5 milyar avro kâr ediyor.
Bu kâr üzerinden 3,5 milyar avro vergi ödüyor.
Bu vergiden Mainz kentinin payına düşen miktar kentin borçlarını kapatıyor.
Sadece bir aşıdan elde edilen kâr 11,5 milyar avro.
Büyük bir ihtimalle, Türkiye’nin geçen yıl 169 milyar doları bulan toplam ihracatından, bu ihracatı yapan tüm firmaların elde ettiği kâr bu kadar yoktur.
Tek bir firma, sadece bilim üreterek Türkiye’nin toplam ihracat kârından daha fazla kâr elde edebiliyor.
Türkiye ise hala abuk sabuk modellerle, hiçbir sonucu olmayan finans oyunları ile gelişebileceğini, zenginleşebileceğini düşünüyor.
Oysa tek kurtuluş bilimde.
Ama lafta değil, gerçek bilimde.